Bir anlık dalgınlıkla söylediğim sözler... Ben resmen ejderhaya benim için önemli olduğunu itiraf etmiştim hem de yanlışlıkla. Halbuki hiç de öyle düşünmüyordum. Elbette iyi yönleri, bana yaptığı iyiliklerini görmezden gelemezdim. Ancak başıma gelen onca kötü olay; yaşattıkları, onun yüzünden yaşadıklarımı da öylece bir kenara itemezdim, itmemeliydim.
"Senin için özel bir yere sahibim yani?" soruyu gülerek sorsa da cevabını ne kadar merak ettiğinin farkındaydım. Gözlerimi parlak yeşillerden çekerken neden ona doğruyu söyleyemediğimi anlamaya çalışıyordum. Eğer gerçekleri yani ona değer vermediğimi söylersem bana kırılır mıydı? Cevabın ne kadar hayır olmasını istesem de evet, kırılırdı. Ancak kırılırsa kırılsın beni niye bu kadar ilgilendiriyordu ki? Of yeter bu kadar beynim karma karışık oldu!
"Bilmiyorum tamam mı!" diyerek ani çıkış yaptığımda ejderha afalladı. Onunla bu konuda konuşmak istemiyordum. Benim için önemli bir yere sahip değildi ancak onu nedensizce kırmak istemiyordum, bu kadar! Zaten elimden geldiğince iyi bir plan yapıp kaçmak için çabalayacaktım. İkinci kez başarısız olmamalıydım. Yakalanırsam bu sefer bana gerçekten de zarar verebilirdi.
"Bu kadar öfkelendiğine göre senin için özelim... Ancak bunu kendi içinde kabul edemiyorsun." Sakince söylediği sözler sinirimi kat be kat arttırması gerekirken yeşillerinde ki dinginlik rahatlamama neden olmuştu. Sanki daha demin ki içimde yanan harlı aleve bir kova buzlu su dökülmüştü. Daha fazla konuşarak bir yere varamayacağımı anladığımda konuyu değiştirmeyi denedim.
"Kaden farkında mısın bilmiyorum ama ben iki gündür bir şey yemedim." Gözlerine masumca bakarken dediklerim tamamıyla doğruydu. Çok açtım ve belki de açlıktan ötürü doğru düzgün düşünemiyordum.
Söylediklerime boğuk bir sesle gülerken gözlerimi devirdim. Ejderhanın her dediğime gülmesi artık sinirlerime dokunuyordu. Hayatım boyunca benimle dalga geçip eğlenen bir kişi bile olmamışken ejderha istediği gibi eğlenip gülebiliyordu.
"Evet haklısınız prensesim uzun zamandır yemek yemediniz. O sırada benden kaçmakla meşgul olduğunuzdan sizin için bulup getirdiğim yemekleri yeme fırsatınız olmadı." evet dönüp dolaşıp yine aynı konuya gelmiştik. Sıkıntıyla nefes alıp verdiğimde bakışlarımı gözlerine çevirdim.
"Kaden cidden çok acıktım ve şu an seninle atışacak havamda değilim. Rica etsem bana yiyecek bulmamda yardımcı olur musun?" dedim bıkkın sesimle. Ejderhayla bu kadar rahat konuşmamı boş vermişliğime bağlıyordum. Dün yaşadığım olaylar zinciri umursamazlığımın zirve yapmasına sebep olmuştu sanırım.
"Evet güzelim sana yemek bulacağım ama önce seni kurutalım, daha fazla üşümeni istemiyorum." Kaden'ın konu üzerinde durmaması beni sevindirirken başını bana yaklaştırarak ağzını aralamasıyla kalakaldım. Testereyi andıran keskin dişlerini yakından görmek beni ürkütürken ne yapacağını anladığımda onu durdurmak için hemen harekete geçtim.
"Bu-buna gerek yok Kaden..." Yanlışlıkla da olsa yakacağı korkusuyla iki elimi kaldırmış onu durdurmaya çalışıyordum ki yüzüme esen güçlü sıcak hava dalgasıyla cümlemi tamamlayamadan sustum. Cidden bu ejderha neden benim hiç bir sözümü dinlemiyordu ki? Ona göre ufacık kaldığın ve kendini savunamadığın için olabilir mi Katherine?!
İç sesimin yüzüme vurduğu gerçeklerde haklılık payı vardı, ejderhayı kas gücümle yenemeyeceğim ortadaydı. Ancak bana karşı zaafı olduğunu biliyordum ve bunu ona karşı doğru bir şekilde kullanabilirsem, elinden kurtulmayı da başarırdım.
Güçlü esen sıcak hava dalgası durduğunda gözlerimi araladım. Bakışlarım ejderhanın keskin yeşilleriyle kesişirken gülümsedim. Planımı uygulamak istiyorsam onun güvenini kazanmam lazımdı. Bunun için de suyuna gitmem gerektiğinin farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...