*24* Göl Kenarı

11K 885 257
                                    

Olayın şokunu yaşarken söylediklerini duyduğum anda konuşmak istedim ama yalnızca ağzımı açık kalakalmıştım. Cidden bu gün kaç kez daha utanmak zorunda kalacaktım? Üstelik o nede bu şekilde bakmaya başlamıştı? Bana eziyet etmek istermiş gibi bakan soğuk gözleri gitmiş yerini içimi ısıtacak kadar yumuşak ve şefkatli bakışlar almıştı.

"Katherine..." boğuk bir fısıltıyla adımı söylediğinde içimin ürpermesine sebep oldu. Ona yakın olmak beni hiç iyi yönde etkilemiyordu. Şu an bağırıp çağırmam ve hesap sormam lazımdı. Ben ise onun yerine kolları arasında sarmalanmış halde duruyordum.

Kafasını eğerek burnunu boynuma sürttüğünde kendimi kastım. Şu an yanlış anlaşılmaya çok müsait bir haldeydik. Acilen bu duruma son verip birbirimizden uzaklaşmamız gerekiyordu.

"Lütfen yapma." cılız çıkan sesimle zorla konuştuğumda onun geri çekilmesi için ittirmeye çalışıyordum. Üstünde herhangi bir şeyin olmadığını elimin değdiği çıplak göğsünden anlarken utancım olabilirmiş gibi bir kat daha artmıştı. Boynumdan başlayarak yüzüme doğru çıkan alevlenme hissiyle baş edemezken kendimi suya atmayı planlıyordum. Hiç değilse bu durumdan daha az utanç verici olurdu.

"Kokunu benden mahrum etmene bir daha asla izin vermeyeceğim." dudaklarını boynuma bastırdığı için her kelimesinden sonra tenime değen dudaklarıyla birlikte kalbim soluksuz kalmışım gibi çarpıyordu. Ne demek istediğini zerre anlamazken tek düşündüğüm şey bu durumdan kendimi kurtararak ondan uzaklaşmaktı.

"Geri çekil bu yaptığın çok yanlış!" sonunda sesim istediğim kadar güçlü çıkarken azıcık da olsa geri çekilmesini sağlayabildim. Ancak bu sefer de beni etkileyen parlak yeşilleriye karşı karşıya gelmek zorunda kalmıştım. Şu an ejderha insana dönüşmüş olsaydı karşımda ki adamla bakışları ancak bu kadar benzerdi.

"Benim tek doğrum senken sana yaklaşmamın yanlış olduğunu söylemeye hakkın yok!" gözlerinde ki soğukluk gün yüzüne çıkarken içimde yeşeren tüm güzel hisler buzdan bakışları sayesinde yok olmaya başladı. Ben sırf gözleri yeşil diye bir insanı ejderhanın yerine koyacak kadar saftım! Karşımda ki adamın Kaden'la ortak olan tek yönü parlak yeşil gözlerinin oluşuydu. Onun dışında ejderhayla zerre alakası yoktu.

"Daha bu sabah tanışmışken böyle laflar ederek ancak saçmalamış olursunuz lordum!" ciddi bir şekilde gözlerine bakarken artık ona anlamsız şeyler hissetmeme konusunda kararlıydım. Mantıklı düşünmem gerekiyordu, ben Batı Krallığının prensesiydim. Bulunduğum konuma uygun davranmak zorundaydım.

"En kısa sürede karım olacak kadın mı söylüyor bunu? Evlendiğimiz günün gecesinde konuştuklarınızı size hatırlatmak benim için büyük bir keyif olacak leydim!" eğlenen ifadesiyle utanmaksızın söyledikleri gerçekten de çok fazlaydı. Kuzey'in İmparatoru olması zerre umurumda değildi. Ona benimle bu şekilde konuştuğu için kesinlikle haddini bildirecektim!

"Hah işte buna çok gülerim! Sizinle evlenmeyi kabul ettiğimi düşündüren ne oldu peki?" derken alaycı bir şekilde gülümsüyordum, o da bana öfkeyle kaşlarını çatmış her an sinirden patlayabilecekmiş gibi bakıyordu. Neden bilmiyorum ama onun soğuk ve kendinden emin ifadesini alaşağı etmek hoşuma gitmişti.

"Leydim benimle evlenmekten başka çarenizin olmadığını göremeyecek kadar kör müsünüz cidden?" tehditkar çıkan sesi yutkunmama neden olmuştu. Ancak beni bu şekilde korkutabileceğini sanıyorsa yanılıyordu. Onunla her ne olursa olsun evlenmeyecektim işte! Hiç bir güç beni buna zorlayamazdı!

"Ne düşündüğünüzü umursamıyorum. Sizin gibi küstah bir adamla evlenmeyeceğim!" kararlılığımı görmesi için gözlerinin içine bakarken beklemediğim bir tepki vererek gülümsemişti. Mutluluktan olmadığı açıktı gülüşünün hatta sinirinden güldüğünü bile söyleyebilirdim.

Ejderhanın TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin