Tatlı uykumdan saçlarım arasında hissettiğim varla yok arası dokunuş hissiyle uyandım ancak yinede yattığım yerde gözlerimi açmadan uzanmaya devam ettim. Bu sıkışık yerde tahmin ettiğimden daha rahat uyumuştum. Ayrıca gece üşüyeceğimi düşünmeme rağmen bir kerecik olan rüzgar esintisi dışında oyuğun için hep sıcaktı. Şimdi de sıcacıktı ve bu sıcaklıktan kendimi koparıp ejderhanın gidip gitmediğini kontrol etmekle uğraşmayı hiç ama hiç istemiyordum! Ejderha kimin umrundaydı ki ben birazcık daha uyuyacaktım banane!
"Yerinizden baya bir memnunsunuz gördüğüm kadarıyla prensesim." ejderhanın alaylı sesinin neden bu kadar yakınımdan geldiğini sorgulayamayacak kadar uykulu olduğum için yine ağzıma geleni söylemeye başladım.
"Elbette memnumum! Şimdi susar mısın acaba uykumu bölüyorsun Kaden!" bunu söylerken sağa dönerek daha rahat bir pozisyon almıştım. Sıcak yüzeye elimi koyarak pürüzlülüğü üzerinde elimi gezdirmeye başladım. Sıcaklık çok iyi geliyordu...
"Hmm rahatsın yani?" tuhaf bir şekilde fısıltılı çıkan sesiyle aramızda mesafe yokmuş gibi hissetmiştim ve bu gerçekten çok saçmaydı.
"Evet sen boş yapıp uykumu sabote etmeden önce gayet rahattım." hafifçe esneyerek yerimden doğrulduğum an parlak yeşillerle karşılaştığım andı. Çığlık atmakla atmamak arasında kalmış halde gözlerim kocaman açtım.
"A-ama sen nasıl...?" ne diyeceğimi bilemez halde kalakalmıştım öylece. Cidden şu an içine düştüğüm durumu tarif edecek kelime bulamıyordum. Umarım rüya falan görüyorumdur da karşımda ki ejderha gerçek değildir.
"Yoksa dilini mi yuttun güzelim? Halbuki benden kurtulduğunu düşündüğün zamanlarda ağzın baya iyi laf yapıyordu." her ne kadar sesi eğleniyormuş gibi çıksa da altında yatan öfkeyi çok güzel bir şekilde hissettirmişti. Gülümsemeye çalışarak ejderhanın bana fazla kızmamasını sağlamaktan başka çarem yoktu.
"Ay yok canım olur mu öyle şey? Ben de kendi kendime küçücük oyukta nasıl bu kadar rahat ettim diyordum. Meğer senin pençelerin arasında uyuyormuşum." yapay olduğu belli olan gülmem eşliğinde söylediklerimi ejderha ciddi yüz ifadesini koruyarak dinledi. Of ya her şeyi daha da elime yüzüme bulaştırıyordum sanırım. Sahte gülümsemem yerini somurtkan yüz ifademe bıraktığında sert bakışlarından rahatsız olarak gözlerimi yere eğdim. Hala daha pençesinin üzerinde oturuyordum ve her an öfkelenip yine canımı yakması an meselesiydi.
"Beni ne kadar kızdırdığını biliyorsun değil mi? Şimdi sana ne yapmalıyım Katherine? Cezan ne olmalı sence?" kafasını yaklaştırarak tıslarcasına konuştuğunda yüzümü diğer yöne çevirerek onu görmemeyi diledim. Şu an yer yarılıp da yerin dibine girsem ne güzel olurdu... Böylelikle ejderhanın gazabından tamamen kurtulmuş olurdum.
"Kaçtığım için beni suçlayamazsın Kaden." sesim varla yok arası fısıltıdan ibaret çıkarken ejderhanın kuyruğunu yüzümde hissetmemle kafamı hızla kendisine çevirmesi aynı zaman dilimi içerisinde olmuştu. Gözlerinden taşan öfkenin hedefi yine bendim ve çaresizce ona bakmaktan başka bir şey gelmiyordu elimden.
"Kaçan sensin ufaklık bu durumda seni suçlamam normal değil mi? Hem söylediğin saçmalıkları da unuttuğumu sanma sakın!" evet bir de kaçmam haricinde söylediklerim de vardı. Neyse ki çok ağır konuşup da onu iyice delirtmemiştim. Eğer öyle olsaydı şimdiye kadar canımı çoktan yakmıştı.
"Hayır normal değil Kaden! Sana ailemi özlediğimi ve bu yüzden gitmek istediğimi söylüyorum. Sen ise anlayışsız davranıp bana kızıyorsun!" sesimi ona karşı yükseltemediğim için normal bir ses tonuyla konuştum. Bu sefer konuşmamızın sonunun kötü bitmesini istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderhanın Tutsağı
FantasyBen kralın biricik kızı, krallığımızın yegane prensesi Katherine Bloom'um. Her zaman ne istersem elde etmiştim. Kralın kızı ve aynı zamanda tek çocuğu olduğum için bana hiç bir zaman saygıda kusur edilmemişti. Haliyle durumlar böyle olunca azıcık da...