*35* Öpücük

14.6K 998 477
                                    


Yüzümde gezinen ellerin varlığıyla bilincim yavaş yavaş yerine geliyorken kime ait olduğunu bilmediğim elleri sorgulayamayacak kadar bitkindim. Bulanık zihnim yüzünden neler olduğunu düşünecek kadar bile takatim yoktu ve en kötüsü de ciğerlerimdeki yanma hissi nefes alıp verirken fazlasıyla canımı yakıyordu. 

"S-su" kuruyan ağzımı zorla aralamayı başardığımda sonunda bedenimin neye ihtiyacı olduğunu dile getirebilmiştim. Çölde günlerce kızgın kumların arasında bir damla suya muhtaç kalmış kadar susuzdum.

İki yanağımı da avuçları arasına hapsetmiş eller aynı anda bulundukları konumdan ayrılırken biri sırtıma gelerek yattığım yerden az da olsa doğrulmama yardımcı oldu. Bedenimdeki uyuşmadan ötürü canım yanarken bu durum sonucu ağzımdan küçük bir inilti firar etmişti. O sırada beni tutan kişinin vücudunun kasıldığını hissettim. Sanki canımın yanması onunkinin de acımasına sebep oluyormuş gibi bir tepki vermişti.

Sırtımda olan eli arkamdan kayarak koluma geldiğinde başımı göğsüne yaslamak zorunda kalmıştım. Bir ölünün teni gibi soğuk olan yanağım ateş kadar sıcak göğsüne temas ettiğinde ürperdim. Lanet olsun bilincim yerinde olmasına rağmen tepki veremiyordum. Tanımadığım adamın kollarında beni yarı çıplak bir halde tutmasına izin veriyordum! Bu Batı Krallığı prensesi olan benim için kesinlikle kabul edilemezdi!

İçimde yaşadığım kaosvari serzeniş dudaklarıma temas eden tahta kabın içinde ki suyun ağzıma akmaya başlamasına kadardı. Azıcık aralayabildiğim küçük ağzıma içimde ki devasa boyutlu yangını söndürmeye yetmeyecek kadar gelen bir kaç damla sudan sonra başımı çevirdim. Daha fazlasını içebilmeyi istesem de boğazımda ki kocaman yumru yüzünden bu kadarını bile zorla yutabilmiştim.  

Cılız soluklarım arasında yanağımı biraz daha sıcak tene bastırırken yine ne yaptığımı sorgulayamayacak kadar bitik haldeydim. Sanki az önce içinden bağırıp çağıran bu yakınlığı için kızan ben değilmişim gibi adamın çıplak teninden yükselen ısıdan faydalanabilmek için yamacına sokuluyordum. Ah kesinlikle bir prensese yakışmayacak kadar seviyesizce davranıyordum. Ancak elimde değildi ki... Çıplak teninden yükselen ısıyı hissetmek karlı bir kış gecesinde şöminenin başında oturmak gibi iyi geliyordu.

Dudaklarıma değen parmaklarla birlikte bir an irkilerek geri çekilmek için kıpırdansam da sağ kolumda olan elini sıkılaştırarak hareket etmeme izin vermemişti. Takati olmayan zavallı bedenimin elinden bir şey gelmezken parmaklarının yüzeysel olarak dudaklarımın üzerinde gezinmesine izin vermek zorunda kaldım. Doğru dürüst içmeyi başaramadığım suyun ıslaklığı dudağıma sürttüğü parmağına bulaşırken aldığı derin nefesin gücüyle göğsüne yaslı başımı bile oynatmıştı. 

Neden bu şekilde davrandığını anlayamadığım adamın, alıp verdiği en az teni kadar sıcak,  sert solukları arasında aklımı istila etmeye başlayan düşüncelerle beynimden vurulmuşa döndüm. Hatırladığım gerçek kesinlikle ejderhanın beni dumanıyla boğmak üzere olduğuydu ve eğer ben şimdi yaşıyorsam beni bırakmış olması da imkansızdı. Peki ya o şimdi neredeydi?!

Gözümü açıp yüzüne dahi bakamadığım adama gitmesi için bir şeyler demeye çalışırken buldum kendimi. Kim olduğunu bilmesem de bana yardımcı olmuştu ve en önemlisi de ejderhanın gelip onunla beni bu halde görmesi ikimizin de hayatına mâl olurdu. Dumanın gücünü bir kere tatmış biri olarak bu sefer de ateşinin yakıcılığında kavrulmaya hiç mi hiç niyetim yoktu!

"K-Kaden-" bedenimde var olan tüm gücümü kullanarak ağzımı araladım ve ona ejderhanın gelebileceğini söylemek için kendimi zorladım. Ancak kesinlikle hesaba katmadığım bir şey olmuştu...

 Adam genzinden gelen hırlama benzeri sesten sonra dudağımda gezinen parmağını çekerek büyük eliyle yanağımı kavradı ve ondan sonra da DUDAKLARINI SERTÇE DUDAKLARIMIN ÜZERİNE BASTIRDI!

Ejderhanın TutsağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin