SB-37- Ağız Alışkanlığı

11.8K 508 27
                                    

Selamlar! Multimedya da yeni hikayemin tatlış karakterleri var. Hepinizi orada da yanımda görmek isterim. Armağan'ımızı  yetim bırakmayın lütfen. ;D

***********

"Hayatta önemli olan güçlü durmak, güçlü kalmaktır. Aşkta önemli olan ise güven vermek, güvenebilmek... Bir ilişkinin en temel noktasında güven vardır. Düşünün mesela; üç küme var. Ve bu kümelerin kesişim noktası güven. Sevgi, saygı ve sadakati temsil eden bu kümelerin kesişim noktası güven. Onu oradan çıkardığınızı düşünün.  Eksik olur değil mi? Her bir kümeden bir şeyler eksilir. Artık hangi güç bu üçlüyü bir arada tutabilir? Hangi duygu bu kümeleri tekrar kesiştirebilir? Sabır mı? Bir düşünelim; sevginin içinde gerçekten bir sabır var mıdır? Herkes aynı sabırla sevip, aynı sabırla bekler mi? Ya da mesela adamın sabrı karısının güvenini tekrar verebilir mi?

************** 37. Bölüm *************

"İlk hamileliğiniz mi?

"Hayır."

"Hamilelikten önce yüksek tansiyon şikayetiniz var mıydı?"

"Hayır."

"Yaşınız 28'di değil mi?"

"Evet."

"Daha önce düşük, ölü doğum gibi kötü bir olay yaşadınız mı? Ya da daha önceki gebeliklerinizde bebekte gelişme geriliği oldu mu?"

"Hayır."

"Fakat bu bebeğimizde düşük tehlikesi vardı. 4 haftalık hamileyken ufak bir kaza geçirmişti." Selim araya karıştığında kadının ağlamaktan tek kelimelik cevapları anca söylemesini üzülerek fark etti. Bebeğini kaybetmediği için sevinmesine rağmen yaşadığı korku kadını yorgun düşürmüştü. Bir eli yine bebeğini korumak için karnındayken başını da kocasının omzuna yaslamıştı.

Doktor başını salladı.  "Anlıyorum. Diyabet hastası değilsiniz, değil mi?"

"Hayır."

"Böbrek hastalığınız var mı?"

"Hayır."

Bu gibi bir çok soruya tek kelimelik cevaplar verirken hala ağlıyordu. Bu inanılmaz da olsa sanıyordu ki bir ağlama krizindeydi. Selim hemşirelere sakinleştirici tarzı ilaçları istemediğini, ağlarsa rahatlayacağını söylediğinde şaşırmadan edememişti. İlk defa Selim ağlamasını istiyordu. Ve adamın hala Eslem'i rahatlatmak  için elini tuttuğunu fark ediyordu. Küçük okşayışlar da cabasıydı. O böyle yaptıkça daha çok ağlayası geliyordu işte! Nasıl söyleyebilmişti o sözleri? Nasıl sana güvenmiyorum  diyenilmişti? Tamam, güvenmiyordu ama bunu böyle söyleyerek adamın ikisi için çabalayışlarının sona ermesine neden olacağına emindi. Ama nasıl güvensindi ki? Yani belki birazcık ağır söylemiş olabilirdi. Cidden, azıcık ağır söylemişti. Çok ağır değildi. Ah, kahretsin ki gerçekten ağır söylemişti! Kendi kafasında bile bu sözlerin adamı nasıl yaralayacağını fark edebiliyordu. Gözleri de adamın gözlerindeki paramparça yığıntıları fark etmekte zorlanmamıştı o sözleri söylediği an. Adamın gözlerinden süzülen birkaç damla yaş aklına geldiğinde daha da ağlaması şiddetlendi.

  "Sanırım eşiniz ciddi bir şok geçiriyor Selim Bey? Bu kadar stres, sıkıntı bebek için gerçekten çok zararlı. Özellikle; biliyorsunuz ki bu aylarda çocuklar hissederler  ve annelerinin ruh halinden kolayca etkilenirler."

Genç adam başını salladı. Dudaklarını birbirine sımsıkı bastırıp,  ne yaparsa yapsın düzeltemeyeceğine emin olduğu karısının ruh hali hakkında düşünmeye başladı. Kadında psikoloji falan kalmamıştı ki! Maşallah hepsini yerle bir etmişlerdi. Üstelik sadece dört buçuk ayda.  Önce Selim'in ihaneti, sonra anne ve babasının vefatı, ablası ve en yakın arkadaşının bebeklerinin aynı gün vefat etmesi... en son da bu olanlar. Ablasının da kendiyle aynı kaderi paylaştığını düşünüyor olmalıydı. Oysa ne çok yanılıyordu! Ablası ve Eslem bir değildi ki kaderleri aynı olsun . Ayrıca Selim ve Faruk arasında da dağlar kadar fark vardı. Faruk bir özür dilemeyi bile çok görmüştü karısına. Ancak Selim aylardır bekliyor olmasına rağmen, ömrünün sonuna kadar beklemeye razıydı.

SON BAKIŞ ~ Son Durak Serisi 1 *DÜZENLENECEKTİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin