Kapıyı çaldı. Yine aynı manzarayı, üç gündür buraya her gelişinde Selim'i ya uyuyor buluyordu ya da adam asistanı ile dosyalar üzerinde çalışıyor oluyordu, görmemeyi dileyerek içeri girdi. Duası kabul olmuştu ama adamın iyi davranacağından emin değildi. Ufak bahanelerle Eslem'i göndermeyi adet edinmişti çünkü Selim. Ve Eslem artık bu görmezden gelinmeden sıkılmıştı. O gün konuşmaya daha fazla devam edemeden Selim'in çalışanlarından birkaçı ziyarete gelmişti ve konuşmaya bir daha devam etmemişlerdi.
Selim yüzünde çekingen bir ifade ile içeri giren karısına baktı. Yüzündeki ifade değişmezken gözlerini hemen kadının yüzünden çekmişti. Bakışlarını kapının üzerindeki saate dikti. Tabii yelkovanı izlemekten sıkılınca bakışları istemsizce kadına yöneldi.
"Nasılsın?" Eslem kesinlikle konuşmaya böyle girmek istememişti. Ama adamın İfadesiz bakışları altında toy bir genç kız kadar heyecanlanıyordu. Ve kelimeleri pek düşünmeden dillendiriyordu. Adamın yüz ifadesinden mantıklı bir soru sormadığını anlamış oldu.
"Normal." Genç adam tek düze bie ses tonu ile cevap verdi. Ve bilinçli bir şekilde karısının nasıl olduğunu sormadı. Aslen çok sert bir adam değildi. Normal günlerde naif, her halükarda anlayışlıydı. Ama sinirlendiğinde veya kırıldığında soğuk olmaktan kendini alamıyordu. Öfkesine yenik düşmemek için seçtiği bir yoldu aslında bu. Bir zamanlar öfkelendiğinde her şeyi yapabilirdi. Gözü kararır, kimseyi görmezdi. Ancak yıllar geçtikçe kendine engel olmayı öğrenmiş, öfkesini karşısındaki güzel kadından çıkarmamak için susmayı ve araya mesafe koymayı yararlı bulmuştu.
"Pekala," Eslem ayakta durmayı bırakmak istiyordu. Oldukça yorulmuştu tüm gün. Zaten mesaisi bitmişti ve eve gidecekti. " Eymen seni görmek istiyordu. Birazdan eve gidip, onu getirmeyi düşünüyorum."
"Uyuyacağım." Aslında uyumayacaktı. Ama Eslem'i düşünen tarafı zaten yorgun olduğu için dinlenmesini istiyordu. Ve kendini düşünen tarafı ise, bugün bir kez daha Eslem'i görmek istemiyordu. Onun yüzünde gördüğü ifadeleri anlamamazlıktan geliyor ve ona biraz zaman tanıyordu. Eslem önce kendini toparlamalıydı. Kendini toparlamalıydı ki bu ilişkiyi toparlasın. "Gelme bir daha."
Eslem oflamamak için kendisini zor tuttu. Adamın kendisine set çekmesinden nefret ediyordu. Kolay sinirlenmiyordu bu adam ama sinirlenince sahip olduğu potansiyel öfke bir türlü dinmiyordu. Bağırıp çağırmadığı için, öfkesini sindire sindire yok etmesi uzun zaman alıyordu. Kadın onun sinirli haline alışık değildi. Ve Allah biliyor ya, bu halini hiç de sevmiyordu. Selim gibi bir adam için düşünürsek, en kötü ceza buydu kadına. Sessizlik. İlgisizlik. Ve soğukluk. Dayanılmazdı.
" Saat sekiz de uyumayacağını tahmin edebiliyorum Selim." Kendini tutamadı. "Daha geçerli bahaneler üretsen."
"Kendine zaman tanı Eslem." Selim ses tonu yumuşamasın diye uğraştı.
" Birbirimize de zaman tanısak iyi olur. Birkaç gün beni görme. Kafanı toparla. Kendinden emin ol." Asıl sözünü söylemek için biraz bekledi. " Öyle gel."Eslem bilmiyordu ama genç adam yine onu düşünüyordu. Kadının bunu anlaması için, adamın yerinde olması gerekirdi. Selim değildi ki onun ince düşüncesini anlasın... Kızdı kendi kendine adama. Kibarca kovuyordu. Gelme diyordu. Seni görmek bana iyi gelmiyor diyordu. Olumlu tek kelime etmiyordu. Başını salladı kırgınlıkla. Adamın kendisine ördüğü bu duvardan iyice nefret etmeye başlamıştı.
Küçük bir iç çekiş döküldü dudaklarından. Gözleri hafifçe buğulanırken, başı hafifçe yere eğildi. Kolları iki yana düşmüş, bitkinliğini belli ediyordu. Adam içi yana yana seyirci kalırken, Eslem başını hemen dikleştirdi. Bir saniye, yalnızca bir saniye öyle kalmıştı. Sevdiği adamın önüne Eslem'e düşman olarak örülen o seti yıkacaktı. Başka şansı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ ~ Son Durak Serisi 1 *DÜZENLENECEKTİR
Fiksi UmumSon bulmaya yüz tutmuş bir hikaye... Acı vermeyen son olur mu? Ona ilk baktığında filizlenen aşkın, son bakışınla son bulur mu? Ya onunla atmaya başlayan kalbin, gidişiyle durur mu? Acılarla bezenmiş bir hayat, özlediğin gelmeden mutluluğa bulanır m...