Genç kadın evin kapısını açtığında yorgunluktan ölmek üzereydi. Kısa bir duş alıp uyumaya ihtiyacı vardı. Salona uğradığında gözleri gördüğü manzarayı idrak etmek için kısıldı. Selim kanepeye uzanmıştı. Sağ kolunu başının altına koymuş, göğsüne Selin'i yatırmıştı, sol kolu ile de onu sarmıştı. Gözleri kapalıydı, uyuyordu. Küçük bebek de mışıl mışıl uyuyordu. Eslem çantasını kapının yanına bırakarak içeri geçti. Tekli koltuğa oturarak onları izlemeye başladı. Şüphesiz bu gözlerin gördüğü en güzel manzaralardan birisiydi.
Eymen'in o soruyu soruşunun üzerinden bir aydan daha fazla bir süre geçmişti. O günden beri Selim'i görmüyordu. Gerçekten özlemişti. Genç adam iki haftalığına Balıkesir'e gitmiş, Eymen'i de yanında götürmüştü. Sonra Eymen'i bir kreşe yazdıran Selim, bazen Eymen'i annesine bırakıyordu. Çocuğu bahçeden yolluyor oluşunun sebebini biliyordu Eslem. Veya Gülcan Abla'yı arayıp, Eslem'in nöbet saatlerini öğrenip, ona göre Selin'i görmeye geliyordu. Kısaca Selim Eslem'i görmek istemiyordu. Oysa bu tamamen bir yanlış anlamaydı. Eslem o gün konuşmaya, "Hayır, anneciğim." diye başlamamış olsa şimdi her şey çok farklı olabilirdi.
Şakağını ovuşturarak kocasına baktı. Kızını kolları ile sarmış, rahatça uyuyordu. Göz kapakları kapanmış, çatalı kaşları çok da sert olmayan yüz hatlarına bir güzellik katmıştı. Saçlarını kestirmemişti. Bu nedense Eslem'i mutlu etmeyi başardı. Sakalları da uzamıştı. Birkaç gündür kesmediği belliydi. Sonra gözleri kızına kaydı. O uyumuyor muydu? Gözleri şaşkınlıkla açılırken, kızı kendisine gülümsedi. Eslem daha da şaşırdı. Minik bebek bir kolunu babasının göğsüne koymuş diğer, hiç ses çıkarmadan yatıyordu. Yeşil gözleri munzur bir parıltıyla şenlenmişti. Eslem de kendisini ona gülümserken bulmuştu. Çıkarcı kızı!
"Seni cimcime! Sevdin değil mi orayı?" bebek birkaç ses çıkarıp annesine gülümseyince devam etti. "Hiç heveslenme, o adam benim."
"Öyle mi diyorsun?"
Eslem kocasının sesini duyunca birden ne diyeceğini bilmedi. Fena yakalanmıştı.
"Kızımla uğraşma hatun." Selim bebeği kadına verip üzerini düzeltti. "Acıkmış galiba, ben gelene kadar çok huysuzluk etmiş."
Eslem bebeği omzuna yatırıp, sırtını okşadı. "Sen gel diye yapmıştır kesin."
"İlahi Eslem!" diye mırıldanan Selim çıkışa yöneldi.
"Nereye?"
Genç adam bu sorunun üzerine karısına bakıp, omuz silkti. "Şirkete gidiyorum. Kerem ile halledeceğim birkaç konu var. Neden sordun?"
"Hiç." diyen kadın yalan söylemişti. Deli gibi merak ediyordu bu son bir ayda ne yaptığını. " Yemek yemediysen, beraber yiyelim diyecektim."
"Yerim ben dışarıda." diyen adam karısına o cümleden dolayı kırgın olduğunu belli ediyordu. Eymen'in 'Hayır,' sözünü duyduktan sonra "İkinizi de sevmiyorum." diye bağırarak evden çıkışının ardından Eslem'e son kez bakmış ve çıkmıştı. Geldiği gibi sinirle gitmişti. Ancak öfkesini, kadınını anlayan bir tarafın arkasına saklamayı başarabilmişti. Bir bilseydi Eslem'in o cümleye başka bir şekilde devam edeceğini... Ama bilmiyordu.
"Biraz vaktin varsa sana yemek yapabilirim. Bu sırada Selin de seninle vakit geçirir." Eslem neredeyse yalvaran gözlerle ona bakıyordu. Adamın bu mavi gözleri reddetme şansı hiç olmamıştı zaten.
" Yorgun değil misin?"
"Sana hiçbir zaman..." Eslem gülümsediğinde Selim'in dudakları muzip bir şekilde kıvrıldı. " Bunu çok fena hatırlatacağım Eslem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ ~ Son Durak Serisi 1 *DÜZENLENECEKTİR
Fiksi UmumSon bulmaya yüz tutmuş bir hikaye... Acı vermeyen son olur mu? Ona ilk baktığında filizlenen aşkın, son bakışınla son bulur mu? Ya onunla atmaya başlayan kalbin, gidişiyle durur mu? Acılarla bezenmiş bir hayat, özlediğin gelmeden mutluluğa bulanır m...