Selim başını yatağın sırt kısmına yaslayarak, minik kızının yanına kıvrılmış bir halde uyuyakalan karısını izlemeye devam etti. Uyandığından beri onu izliyordu. Ve Allah biliyor ya, ölene kadar onu izlese bıkmazdı. Bu kadının güzelliğine doyum yoktu. Gözleri kapalıyken, yüzü oldukça güzel görünüyordu. Gözleri açıkken zaten ayrı güzeldi... Her haliyle, her halükarda güzeldi bu kadın.
Onun kokusunu yatağında hissetmeyeli geçen süreyi hesaplayamadı adam. Onunla uyanmayalı kaç zaman geçmişti... Ne kadar güzel bir sevda ellerinde mahvolmuştu. Üstelik son günlerde her şey açık ve net olmasına rağmen birbirlerini kırıyorlardı. Genç adam, Eslem'in Selim'i istediğine emin olmak istemişti ve soğukluğunun kadını yaraladığını biliyordu. Ama en mantıklısı buydu. Çünkü; onu deli gibi istiyordu. Ve bu özlemin, içinde harmanlanan bu ateşin ikisini de yakmasından korkuyordu. Kendini dizginleyememek en büyük korkusuydu. Ve öyle bir durumda kalırlarsa her şey daha da çıkmaza girerdi. Bir kere, Eslem tekrar Selim'in olduğu an genç adam bir daha asla gitmesine izin vermezdi. O yüzden şimdi emin olmalıydı. İçindeki özlemi dizginlemenin tek yolu soğuk davranmak olsa bile...
Kadını incelemeye başladı. Gece sürekli uyanan Eylem yüzünden burada uyuyakalmış olmalıydı. Saçları dağılmıştı. Yorgan üzerinden sıyrılmış, evin sıcak olmasının sağladığı avantaj ile giydiği elbise biçimdeki geceliğin açık bıraktığı uzun bacakları adamın gözünün önüne serilmişti. Selim gece uyandığında kadının üzerindeki geceliği görmüştü. Adamı sınamak için giyilmediği açıktı. Kısa kolluydu ve diz kapaklarının tam üzerinde bitiyordu. Oldukça sadeydi üstelik. Ama bu adamın o geceliği biran önce kadının üzerinden çıkarmak istemesine engel değildi. Adamın bahsettiği tam da buydu işte. Selim'in sabrı son demlerini yaşıyordu anlayacağınız...
Kadının yeni boyattığı, parlak saçlarını yüzünden çekmek için eğildi. Parmakları kadının yüzüne dediğinde dudaklarını bir gülümseme ele geçirmişti. Ancak eğildiği için canı yanmış ve hemen yüzü buruşmuştu. Acıyla gözlerini yumarak dikleşirken, şansızlık bu ya kadın gözlerini açmış ve yüzünü buruşturarak ellerini çeken adamı görmüştü. Gözleri dolmasın diye uğraşarak gördüklerini hazmetmeyi denedi. Yok. Olmadı.
Gözleri doldu. Yumduğu gözlerini açmamak için birkaç dakika tekrar uyumayı denedi. Ama olmadı. Gözlerini açarak, adama baktı. Bakışları kesiştiğinde, adamın sol eli sağ göğsünün üzerindeydi. Ancak adamın bu hareketini fark etmeyen kadın, bunu nasıl aşacaklarını düşünmekle meşguldü. Hemen ayağa kalktı. Adamın bu tavrını aşmanın bir yolunu bulmadan, rahat etmeyecekti.
Selim onun gözlerinin kenarlarında biriken yaşları görmüş ve ne olduğunu çözmeye çalışmıştı. Eslem her güne gülümseyerek uyanan, yanağındaki o gamze ile adama her sabah yaşama sevincini hediye eden kadındı. Ancak çok geçmeden anladı. Kadının ardından yatağa uzanıp, bebeği izlemekle zamanını geçirdi. Miniğin güzelliği annesini andırıyordu. Bir süre sonra kalkarak, elini yüzünü yıkadı. Eslem'i aramaya giriştiğinde, kadını mutfakta buldu.
Eslem gözlerinden yaşlar akarken, sofrayı kurmayı başarmıştı. Doğradığı soğanların yan etkisi olarak gözleri kızarmıştı. Menemenin piştiğini fark edince, yumurtaları kırıp tavanın kapağını kapattı. Arkasını döndüğünde Selim'i görmek en son beklediği şey bile değildi. Adam inanamayan bir ifade ile kendisini süzdü. Eslem gözlerindeki kızarıklığı unutmuştu o an.
"Günaydın." Genç adam sandalyeye oturdu. Kadının göz çevresindeki kızarık lekelerin nedenini sormak için onun karşısına oturmasını bekledi. Kadının birkaç parça kahvaltılığı daha masaya koymasını sessizce izlerken, "Günaydın." cevabıyla yetinmek zorunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAKIŞ ~ Son Durak Serisi 1 *DÜZENLENECEKTİR
General FictionSon bulmaya yüz tutmuş bir hikaye... Acı vermeyen son olur mu? Ona ilk baktığında filizlenen aşkın, son bakışınla son bulur mu? Ya onunla atmaya başlayan kalbin, gidişiyle durur mu? Acılarla bezenmiş bir hayat, özlediğin gelmeden mutluluğa bulanır m...