Sorular içinde kaybolmak üzere olan benliğimi son anda tutup çekerek gerçek hayata dönebildim. Ama bu soruların cevabını bulmam gerektiğini de biliyordum.
Hemen internet kafenin yolunu tuttum. Evet, yine aynı internet kafe. Çünkü en yakını buydu vebenim zaman kaybetmeye vaktim yoktu! Aklıma gelen ilk mantıklı şeyi yaptım. Sahte bir e-mail açıp onunla sahte bir facebook hesabı açtım. Aras'ın facebook sayfasına gittim ve arkadaşlarına baktım. Ama Ozan adında iki kişi olmasına rağmen o kişilerin aradığım kişi olmadığını kısa sürede anladım. Bu sefer aklıma gelen tek şey blogger ve aynı zamanda ropörtajı yapan kızı bulma fikriydi. Ama nasıl bulabilirdim ki?
Hemen eve geri döndüm. Dergiyi de yanıma alarak yeniden internet kafeye gittim. Bilgisayarın başına oturdum ve dergiyi yeniden kurcaladım. Konuşmaların altında ropörtajın sahibi vardı. Ecrin Meral adında bir kız. Hemen facebook hesabıma girerek adını aradım. Birçok kişi çıktı aynı ismi taşıyan. Tek tek bakmayı da denedim ama olacak gibi değildi. Sonra Aras'ın sayfasına girdim. Arkadaşlar bölümüne yine baktım. Ve sonunda buldum. Çalıştığı yer kayıtlıydı. Küçük de olsa bir ilerleme kaydetmiştim. Derginin arkasına adresi kaydettim. Dergiyi yeniden karıştırdım. Aras'a baktım iç çekerek. O arada arkamda iç ceken bir nefesin sesini duydum. Gözlerimi diktiğim yerden ayırarak yarım olarak arkamı döndüm. Gözlerim aşağıya eğikti.
İlk olarak hasır babetler içinde, ince ve beyaz tenli bacakları taşıyan bir çift ayak gördüm ve sonra gözlerimi yavaşça yukarı kaydırdım. Ucunda renkli oyaları olan bir elbisenin eteğini gördüm ve yine yukarı doğru kaldırdım başımı. Bu sefer tanıdık bir yüzle karşılaştım ve hiç de şaşırmadım. Yine aynı mekan, yine arkamda olan biri ve yine Miray! Gözleri odaklanmıştı dergiye. Benim baktığımı ilk de farketmedi. Hafif bir öksürük sesiyle gülme sesi arasında çıkardığım ses ile kendine geldi. Merhaba dedim aynı şekilde karşılık verdi ve devam etti:
-merhaba kısa. Ne garip yine aynı yer. Şss... Şey ne arıyorsun birada. Yani.. Yani yine ne işin düştü bizim kafeye.
Samimiyetsiz, donuk bir gülüş atmıştı. İki saniye sonra konuşmaya girdim:
-e.. Ee.. Evet.
Dergiye bakarak konuştu
-pratiki!
Bu çok da bilinmeyen dergiyi bilen biri, dibimde, kelimesi kulağımda çınlıyordu.
PRATİKİ!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kesik kan
Mystère / ThrillerDüşünün bir, yalnızsınız, yalnızlığınızı çalıyorlar,daha da yalnız kalıyorsunuz... Ne yapardınız? Belki katil olursunuz,belki aşık...⏳