Telefondan şuan sinyal alınmasa da son bulunduğu yeri öğrenmiştim. Ama korkularım şaha kalkmış gibiydi. Gözlerimin önünde karanlık düşüncelerim vardı. Suça ortak olduğum gerçeği vardı karşımda. Duvar arkası mekan! Gitmek istemiyordum. Ama içimdeki merak duygusu ağır basıyordu. Donuk bir biçimde ayağa kalkıp dışarıya doğru yürümeye başladım. Ne yaptığımın farkında bile değildim. Ya da ne yapacağımın...
Donuk bir şekilde konumun alındığı o kötü anılarımı gömdüğüm mekana gittim. Taksim, duvar arkası mekan! Çıkmaz sokak gibi görünüyordu. Öyleydi de zaten. Duvarın arkasında yol olması oranın benim için çıkmaz olmadığı anlamına gelmezdi. Çok çıkmaz bir yerdi orası. Suçlu olduğum yerdi orası. Suçlu olduğum heryer gibi...!
Oraya vardığımda grafiti yazılarıyla süslü , girinti çıkıntıları olan duvara bir kez daha baktım. Bir iki dakika korku ve endişelerimle yüzleştikten sonra etrafa göz gezdirdim. Zaten ıssız bir yerdi ve yürüyerek uzaklaşan iki sevgiliden başka ki!se yoktu. Onların daha da uzaklaşmalarını bekledim. Ve sonra duvara tırmanmaya başladım. Tıpkı o gün ki gibi. Ellerim terlediği için kayıyordu. Ama sıkı sıkı kavrayarak tırmanmaya devam ediyordum. Küçük ayaklarım çukurlara rahatça girebildiğinden çıkmam kolaylaşıyordu. İki üç dakika sonra duvarın tepesine çıkabilmiştim. Ayaklarımı aşağı sarkıtarak duvarın tepesine oturdum. Aşağı bakmak istemeyerek gökyüzüne bakıyordum. Gözlerim doldu yine. Tam aşağı bakıyordum ki arkamdan bir ses geldi. Nefesimi tuttum, gözlerimi büyüttüm. Etrafıma baktım. Kafamı arkaya doğru çevirdim ve aşağı baktım. Kimse yoktu. Yine kedi olmasın diye düşündüm. Gülmedim. Çünkü gülmeyi haketmiyordum. Yeniden dikkatimi olaya topladım. Kafamı yeniden önüme çevirdim. Bu sefer kendime gelip kafamı aşağı indirdim. Toprak, eski basket sahası, su bidonu, ve biraz kabarık duran yer, mezar!
Aşağı indim. Yavaş adımlarla etrafta gezinmeye başladım. Etrafa bakınırken, ayağıma o su şişesi çarptı. İlkte çok dikkatimi çekmesede sonradan kafamı tekrar şişeye çevirdim. Şişede dikkatimi çeken bir şey vardı. Yazı!!! Önceden yazı vardı üstünde. Sana zarar vermez yazıyordu ama şimdi yoktu! Nasıl oluyordu bu?
Hızlıca etrafta Ozan'ın telefonunu aramaya başladım. Başıma güneş geçmişti. Neden bu kadar sıcaktı bugün? Yakınmayı bırakıp arama devam ettim ve sonunda basket sahasının içinde telefon gördüm. Koşarak sahanın eski ve paslanmış demir kapısından içeri girdim ve telefonun başına çöktüm.Telefon kapalıydı ama bataryası ve sim kartı takılı olduğundan sinyal alabilmiştim. Ama aklımda cevaplayamadığım bir soru vardı. Telefon buradaysa Ozan neredeydi? Burada görünmüyordu. Yoksa buradaydı fakat saklanıyor muydu? Aklım karışmıştı. Telefonu toplayıp cebime koydum. Sahadan çıktım ve duvara geri çıkabilmek için duvara doğru yöneldim. Arka tarafımda kalıyordu duvar. Arkamı döndüm ve.....Kalın bir sesle konuştu:
-- Kimi arıyorsun? !!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kesik kan
Misteri / ThrillerDüşünün bir, yalnızsınız, yalnızlığınızı çalıyorlar,daha da yalnız kalıyorsunuz... Ne yapardınız? Belki katil olursunuz,belki aşık...⏳