9. Bölüm: Canavar

961 50 31
                                    

"İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır."
- Stefan Zweig -

🎶

• Göktuğ Kalkan •

Pişmanlık, öfke, korku ve üzüntü.
Bir insan, duygu karmaşası yaşadığında ne yapacağını şaşırır. Her bir duygu o an içinde bünyesinde gezinir, son hız etki ederdi. Bazıları bununla baş etmeyi öğrenebilmiş ya da sakinleşebilmek için bazı şeyler bulmuştur. Benim gibiler ise o karmaşanın kendiliğinden çözülmesini, her düğümün kendi sonunu getirip çözülmesini beklerdi. Tabii, beklerken olmaması gereken şeyleri yapanlar da bulunuyordu.

İçimde yaşadığım bu dört duygu sinsi adımlarını hızlı hızlı atarak ortalığı karıştırıyordu. Karman çorman olmuş bir ip yumağı gibiydim. Pişmandım. Kardeşimi bulduğum ilk an peşine adam takmayacak kadar kafayı Oğuz ve Selim'e bozduğum için çok pişmandım. Bulduğum gibi onu da korumaya alabilseydim, böyle bir travma yaşamazdı. Yaşatmazdım.
O kadar öfkeliyim ki...
O iki herifi Oğuz'u eve bırakır bırakmaz ele geçirmiş, depoya göndermiştim. Biraz kafamı toparlayabilsem, ilk önce İlkim'in son durumunu öğrenecek ardından o depoya gidip ortalığı yıkacaktım.

Korkuyordum. Bir gece de harap olan psikolojisi ile kendisine bir şey yapmasından korkuyordum. Kolay değildi. Yaşadıkları asla kolay bir şey değildi. Kim olursa olsun, her ne kadar tamamen tecavüz edilmese de o anın korkusundan bile kafayı yiyebilirdi. Ya Oğuz geç kalsaydı?

Bunu düşünmek bile istemiyordum...

O kadar üzgünüm ki, kaç saattir kafamı toparlayamıyordum. Acilen toparlanıp İlkim hakkında bilgi edinmem gerekiyor, ona göre bir yol tasarlamam gerekiyordu ama kendimi sakinleştiremiyordum.

Hiçbir kadın, böyle bir durumu yaşamamalıydı. Kendi azgınlıkları için kadınları kullanan tüm it kopukları yok etmek istiyordum. Hiçbiri yaşamayı hak etmiyordu.

Daha fazla oturup bekleyemezdim. Ayaklandığım gibi ilk önce cebimden telefonu çıkarıp arama kısmından Eymen'in üzerine tıklayıp ilk önce çalmasını bekledim. Telefon çalmaya başladığında da kulağıma dayayıp kafamı yere doğru eğmiş, tahta zemini ve halıyı inceliyordum.

Bir-iki çalmanın ardından açılan telefonla derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım. "Alo abi, olaylardan haberin var sanırım" Eymen'in sesi çekinceli geliyordu. Büyük ihtimalle olayı öğrenmişti.

"Var. Bana İlkim'in son durumundan haberdar eder misin? Bilgileri biraz hızlı ver. Depoda olacağım ben." onun dediklerimi onaylaması dışında daha fazla konuşmamış, telefonu kapatmıştım.

KIRIK ZİNCİRLER | Aile |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin