25. Bölüm: Çiçek Buketi

381 53 179
                                    

"Kalbine ağır geleni başkasına yapma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kalbine ağır geleni başkasına yapma."
- Hacı Bektaşi Veli -

🎶

• Kaan Yörük (Kalkan) •

"Ben molaya giriyorum." benimle birlikte çalışan Eray'ın seslenmesiyle önüme konulan tepsiden kaldırdım kafamı. Ona doğru bakıp hafif gülümseyerek kafamı salladım.

Garson takımı olarak sadece ben, Eylül ve Kuzey kaldığında kafenin doluluğundan dolayı daha hızlı hareket etmeye başladım. Günün öğle saatleri olduğu için kafe daha yoğundu. Neyse ki çıkmama az kalmıştı.

Önüme konulan tepsiyi alıp siparişin verildiği masaya doğru dikkatli bir şekilde ilerledim. Yüzüme en can alıcı tebessümümü kondurup masanın önünde durdum. Tepsideki yiyecek ve içecekleri tek tek masaya dizip tepsiyi aşağı indirdim.

"Başka bir isteğiniz var mı?" masadaki iki erkekte kafasını iki yana salladı. "Yok, teşekkürler." sağ tarafta oturanın kibar cevabını kabul ettiğimi belli edercesine kafamı salladım. "Afiyet olsun." diyerek masadan uzaklaştım.

Kasanın oraya geçtiğimde daha tam soluklanamadan buraya doğru acele hareketler eden müdürü fark ettim.

Hayır ya! Kesin yine mesaiye kalacağım.

Göbekli ve kısa haliyle attığı küçük, hızlı adımlar yüzünden çok komik görünse de kesinlikle Eylül ve beni mesaiye bırakacağından emin olduğum için gülemiyordum.

"Kaan ve Eylül!"

İşte, başlıyoruz.

"Bir saat sonra iki çok önemli müşteri gelecek. Onların masasıyla siz ilgileneceksiniz. Masadan kalkana kadar etraflarında pervane olacaksınız. Bakın, bu hiçbir önemli müşteriye benzemez! Tek bir hatanız hepimizin canını yok eder." acele ve endişeyle yüksek çıkan sesini sonlara doğru etrafına bakarak kıstı.

Dedikleri kaşlarımı çatmama neden oldu. Ne zaman özel bir müşteri gelirse Eylül ve beni hizmete verirdi çünkü bizim bir ailemiz yoktu. Başımıza bir şey gelse peşimizden gelecek birisi yoktu.

"Benim bugün ki çalışma saatim bitti, Eylül'ün de hastane randevusu var." aslında öyle bir şeyin olup olmadığını bilmiyordum ama kendimi kurtarırsam onu bu tehlikede bırakmak adamlığıma sığmazdı.

"Tamam, Eylül hastane için işten çıkabilir ama sen çıkmıyorsun. Ek mesai olarak maaşına da para eklerim ama gidemezsin, sizden başka onlarla ilgilenecek garsonum yok!"

Müdürün bu dedikleri iyice sinirden köpürmeme neden oluyordu. "Neden yokmuş? Kuzey ve Eray ile birlikte akşamcı çalışanlara ne oldu?" iki elini de bellerine koyup 'hah' diye bir nida çıkardı. "Onların arkasında bir ailesi var. Peki sizin? Bu tehlikeli insanlara hata yapıp zor duruma düşseniz kim peşinizden gelir ki?" burun kıvırıp onca endişenin içinde alay ettiğinde yanımda duran Eylül'ün rahatsızca kıpırdandığını hissettim.

KIRIK ZİNCİRLER | Aile |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin