24. Bölüm: Anıtkabir

705 62 240
                                    

"Plansız bir amaç, sadece bir 'dilek'tir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Plansız bir amaç, sadece bir 'dilek'tir."
- Antoine de Saint-Exupery -

🎶

Selim Kalkan •

"Koyulacak çanta kaldı mı?" abimin araba bagajından uzattığı kafasına döndüm. Benim bir şeyim kalmamıştı ama Oğuz'u bilemezdim.

"Benim yok." kendi durumumu belirtip siyah sürgülü arabanın kapısını açtım. Kapı açık kalacak şekilde oturup Oğuz'u ve abimi izlemeye başladım. Oğuz evden iki elindeki büyük boy valiz ile çıkarken abim de bir önceki eve girişinde getirdiği çantaları korumaların arabasına diziyordu.

Sekiz gün için bu kadar çanta taşıyan Oğuz hiç pişman değilken abim oldukça bıkkın görünüyordu. Çantalar bizim arabayı doldurunca geri kalanını iki araba şeklinde arkamızdan gelecek olan korumaların arabasına koymuşlardı.

Evin süslüsü belli olmuştu. Resmen 1 saattir çanta diziyorlar.

Sıkıntıyla oflayıp ayaklarımı sallamaya başladım.

"Bitti mi Oğuz?" abimin bagajda eğildiği yerden doğrulmasını gördüğümde eğdiğim kafamı kaldırdım. Oğuz da iki elini beline koyup nefes nefese kafasını salladı. "bitti."

İkisinin de yüzünde vatan gülüşü oluştu. Abim bir eliyle arabayı, yani benim oturduğum kısmı gösterip "hadi geç otur ben korumalarla konuşup geliyorum." demiş ve diğer iki arabaya doğru ilerlemişti. Zaten konuşacağı adamlar arabaların etrafında bizim binmemizi bekliyordu.

Oğuz yanıma geldiğinde koltukta yana kayıp ona yer açtım. Oda hiçbir şey demeden yanıma oturup arkasına yaslandı.

"Yolculuk yapmayı sever misin?"

Sohbet açmak için ortaya attığım soruyla kafasını bana doğru çevirdi. "Hiç şehir dışına çıkmadım." ilki miydi? O zaman kesinlikle çok sevecekti çünkü yolculuklarda oynamak için birkaç oyun getirmiştim.

Gülümseyerek kafamı salladım. "O zaman ilk deneyimin çok güzel olacak. Çünkü bol bol eğlenmemiz için çeşit çeşit oyunlar getirdim." heyecanla düşüncelerimi dışa aktardığımda oda gülümsedi. "Eğlendiremezsen sürgülü kapıdan atarım o zaman seni." alayla söylediklerine kahkaha attım.

"Kırıcısın." sahte bir alınganlıkla elimi göğsüme koydum. Birde dudaklarımı büzdüm. Bir süre sonra ikimizde kahkaha atarken abim de gelmişti. Karşımızdaki koltuğa da o otururken gülümseyerek kafasını 'noluyor' der gibi salladı. "Hayırdır, noldu?"

KIRIK ZİNCİRLER | Aile |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin