Geçmiş yıllarda yaşanan bir kaza sonucu bir aile parçalanmış, içlerinden bazıları vefat ederken bazıları da hasarlarla kazayı atlatmıştır. Fakat tek sorun, ailenin ebeveynlerin vefat etmesi ile tüm kardeşler farklı farklı yetimhanelere verilmiştir.
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(bu şey değil mi ya, Göktuğ-Selim-Oğuz üçlüsü dkslflsğfldlfdh)
"Her gözyaşı yenilgi değildir. İnsan bazen daha fazla dayanabilmek için ağlar."
🎶
• Göktuğ Kalkan •
"Sen şimdilik bu odada kal, yarın seçtiğin oda için istediğin mobilyalara bakarız olur mu?" Oğuz'u, aynı Selim'in ilk geldiği zaman yerleştirdiğim üçüncü kattaki misafir odalarından birisine getirmiştim. Dediğim gibi şimdilik burada durur, ardından Selim gibi ona da kataloglardan eşyalarını seçtirirdim.
"Sıkıntı yok. Benim yanımda kıyafet yok, o ne olacak?" ne kadar ifadesiz tutmaya çalışsa da çok belirgin edemediği heyecan vardı sesinde. Aynı heyecan ne yalan söyleyeyim bende de vardı.
"Selim'den birkaç parça getiririm. Akşam yemeğinde kartlarınızı vereceğim zaten. İster gider alışveriş yaparsın ister internetten sipariş edersin."
Kafasını sallayıp odanın içine girdi. "Şimdi Selim'e söylerim seninle kıyafet seçer. Biraz hızlı hazırlan olur mu? Geç olmadan gidelim." beni onaylayan mırıltılar çıkardığında arkamı dönüp merdivenlerden ikinci kata geçtim. İlk başta Selim'in kapısını çaldım.
"Gir" içeriden seslenmesiyle kapıyı yavaşça açıp eşikten ona baktım. "Selim, abine ne giymek istediğini sorup kıyafetlerinden paylaşır mısın? Yarına onun da kıyafetleri gelecektir zaten." ister istemez 'umarım rahatsız olmaz' diye geçirmiştim içimden.
"Tamamdır."
Kapıyı kapatıp kendi odama doğru ilerledim. Üzerimdeki takım elbiseden kurtulmak istiyordum. Sabahtan beri üzerimdeydi ve artık bunaltmıştı.
Odaya girer girmez üzerimi çıkarmaya başladım. Hiç acele etmeden iç çamaşırlarım kalacak şekilde soyunduktan sonra giyinme odasına girdim. Gömlek yerine siyah bir boğazlı kazak, altıma da siyah kot pantolon giyip daha rahat bir hale geldim.
Dünya varmış. Gerçekten.
"Hadi bakalım... Bu akşam her şeyi ortaya dökeceğiz." mırıldana mırıldana giyinme odasından çıkıp gün içinde emanet gibi kullandığım odama geçtim.
•
"İlk yiyecek ve içeceklerimizi sipariş edelim. Ardından siz ne sorarsanız onların cevaplarını vermekle başlayayım. "
Üçümüzde önümüzdeki menüyü açıp bir süre sessizce içini inceledik. Ardından çorba olarak ben tandır, Oğuz arabaşı ve Selim de mercimek seçip başımızda bekleyen garsona bildirdik. Yemek olarakta Selim pilav üstü döner, Oğuz da Adana kebap istemişti. İkisinden farklı olarak ben iskender istediğimde son olarak içecek sipariş edip garsonu göndermiştik.
