İyi okumalar..
****
Polat Kaya,
Her kayıp ruhunuzdan bir parça mı götürüyordu? Yoksa kayıplarla yeni bir ruh mu kuruyordunuz? Ruhum var mı bilmiyordum? Kaybedecek bir parçam kaldığını bile artık düşünmüyordum.
Aden'in gözlerindeki acıyı gördükten sonra aslında kalbimin bu kırılan, yitip giden parçalarını taşıdığını anladım. Beni büyüten annem ile babam öldükten sonra farklı bir insan olmuştum. Olmak zorunda kalmıştım. Ruhsuz, soğuk diyorlardı arkamdan.
Büyüyünce acımasız dediler. Takmadım. Öyleydim. Acımasızdım. Kırdım, yaktım, yıktım, katil oldum, kimsenin gözünün yaşına bakmadım. Kimseyi hayatıma almadım. Sevmedim. Sevilmedim. Yalnızlığı kendime mesken ettim. Ama bir çift mavi göz, turunçlu bir kaç tutam bütün hayatımı alt üst etti.
Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? sonra Şems-i Tebrizinin sözü geliyor aklıma daha iyi olacak diyorum kendime oluyorda. Kardeşlerime kavuşmak, onlarla olmak beni yaşadığım hayattan alıyordu. Kendimi sadece Polat olduğum zaman döndürüyordu, onların yanında gerçek Polattım, başkalarına ise Ruh Adamdım.
Ne olacaktı bilmiyorum. Gecenin karanlığı bile o kadar kasvetliydi ki, içim mi daha kara karanlık olan şehri mi bilmiyordum? "Abi," diyerek gelen Sinan'a omzumun üzerinden bakıp, tekrar önümdeki camdan bakmaya devam ettim. "Beni çağırmışsın."
"Bana Ersin Demirhan'ı getiriyorsun, biraz misafir edelim," soğuk sesimle ne olduğunu anlamaya çalışır gibi yüzünü buruşturdu. Cama yansıyan görüntüsünden her detayını görüyordum.
"Abi öyle küçük adamlarla işimiz olmazdı bizim."
"O, değerlime bulaşmadan önceydi." dediğimde ses etmedi. "Peki abi, ben hemen getirtiyorum," diyerek yanımdan ayrıldı.
Saat gecenin yarısıydı ama cadde arabalar hala çok fazlaydı. Aden'in belki bana ihtiyacı olur diyerek şehrin göbeğindeki bu sevmediğim evdeydim. Bu kalabalığı gördükçe yalnızlığım yüzüme vuruluyordu.
"Polat," gelen ince sesle arkamı dönmeden bana doğru gelen Zeliha'nın adımlarını dinledim.
Zeliha yaralı dağ ceylanım...
Zeliha gözlerinde kendimi kaybetmemek için çaba harcadığım...
Zeliha onu o bataklıktan kurtardığımdan beri içimi yaktığı ateşi bilmeyen güzeller güzeli, yosun gözlü Zeliha..."Uyandırdım mı?" Yanımda dikildiğinde o eşssiz kokusunu çektim. "Beklemiyordum gelmeni, ne zaman geldin ki?"
"Çok olmadı," diye mırıldandığımda, kafasını salladı. "Kötü görünüyorsun."
"Kötüyüm," dediğimde bana doğru döndü. "Ne oldu? Birine bir şey mi oldu? Ahmet mi düştü peşinize, ondan mı geldin buraya?" Korkusunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uykusu / Gerçek Aile Serisi 2
General FictionKitaplar birbiri ile bağlantılı değildir. Bir ailenin birleşme hikayesi. "Bir anlamı var mı?" Oraya bakarak konuşmam ile ne sorduğumu anlamıştı. "Evet, bana göre en özgür hayvan kelebekler. Bir gün ömrü var ve doya doya geçiriyorlar. Bana yaşamanın...