İyi okumalar.
Satır arası yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum.
Bölüm şarkısı: Duman- Haberin Yok Ölüyorum.
Bol Aslanlı ve Adenli bölüme hazır mısınız? İkisini yazmak çok keyif verdi bana. Umarım okurken sizde o keyfi alırsınız.
*****
Küllerinden Doğanlar
Aslan Hancıoğlundan,
Hayatımın bazı dönemlerinde yaşımdan büyük davranmak zorunda kalmıştım. Bunlardan ilki annemin öldüğü zamandı. Babam anneme çok aşıktı ve o ölünce büyük bir depresyona girdi. Kardeşlerime ben bakmak zorunda kalmıştım.
Dokuz yaşında bir çocuktum halbuki. Benim de annem ölmüştü ama kimse benim duygularımı umursamamıştı. Bende kendimi arka plana atmıştım. Küçük kardeşim Cenk daha bir yaşındaydı annem öldüğünde.
Babam kendinde olmadığı için ona ben bakmak zorunda kalmıştım. Baran yedi yaşında Yiğit ise beş yaşındaydı biraz laftan anlıyorlardı ama yine de çocuktular. Babaannem bir süre bizde kalmış ve destek olmuştu ama bizim ona değil babama ihtiyacımız vardı. Bunu kimse görememişti.
Kuzenlerimiz gözümüzün önünde anne ve babaları ile büyürken babam bizi hem yetim hem öksüz bırakmıştı.
O bizi umursamadan yurtdışına gitmişti. Sözde iyileşmek için gitmişti, bizi arkasında bırakmıştı. Aslında sadece bizi değil doğmamış çocuğunu bile bırakıp gitmişti...
Geri döndüğünde artık on beş yaşında delikanlıydım. Her şeyin farkına varan erken yaşta büyümek zorunda olan delikanlıydım. Araya o kadar zaman girmişti ki aramızdaki mesafe gittikçe açılmıştı. Sadece Cenk ile arası iyiydi. Onunda yaşı küçüktü. Hala bir anneye babaya ihtiyacı olduğunda gelmişti. Bize ise geç kalmıştı.
Kardeşlerim bu zamana kadar kırmızı çizgim olmuştu. Hepsini ayrı ayrı çok seviyordum. Baran beni örnek alarak mimar olmak istemişti. O zaman kendimle ilk defa gurur duymuştum. Kardeşim beni örnek alıyor diye çok mutlu olmuştum.
Yiğit polis olmak istediğinde onu desteklemekten başka çarem yoktu. Ne olursa olsun yanında olmalıydım.
Cenkin ben şirkette çalışmak istemiyorum kendi işimi yapmak istiyorum dediğinde babam ve babaannem üstüne çok gitmişti ama ben destek olunca istediği bölümü seçmişti. Üçü ile ayrı ayrı gurur duyuyordum. Üstlerinde emeklerim çok fazlaydı ve bunu bana böyle yaşattıkları için onlara minnettardım.
Babamın bizim üzerimizde bize karışma hakkı yoktu. Biz kendi kendimize büyümüştük. Babaannem ne kadar iyi görünse de Cenke ve Yiğite eziyet ettiğini çok iyi biliyordum. Onları korumak için eve başka birisini almasını istemiştim dedemden ve kabul etmişti.
Ve Aden iki yıl önce öğrediğim koruyamadığım diğer kardeşim. Daha doğmadan babaannemin gazabına uğramıştı. Annesine doğurmaması için para vermiş ve ölmesini istemişti. Bazen onun ne kadar vicdansız olduğunu unutuyordum.
Onu ilk gördüğüm zamanki hali gözümün önünden gitmiyordu. Yüzü gözü üzeri başı kan içindeydi ama parlıyordu. Turuncu saçları, yarı baygın olmasına rağmen ışık saçan mavi gözleri ile ışıl ışıldı. Yiğit oradaki arkadaşından ne olduğunu öğrendiğinde ona geç kalmanın vicdan azabını yaşadım. Hala atlatamadım. O küçük bedeni nasıl dayanmıştı?Nasıl mücadele edebilmişti?
İyileşme sürecinde uzaktan onu kontrol etmiştim ama içini hiç bilememiştim. Bir sene sonra tedavisi bitince köylerine geri dönmüştü. O zaman gördüğümde ise mutluydu. Ya da ben öyle sandım. Çok istedim mutlu olsun çok istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uykusu / Gerçek Aile Serisi 2
Ficción GeneralKitaplar birbiri ile bağlantılı değildir. Bir ailenin birleşme hikayesi. "Bir anlamı var mı?" Oraya bakarak konuşmam ile ne sorduğumu anlamıştı. "Evet, bana göre en özgür hayvan kelebekler. Bir gün ömrü var ve doya doya geçiriyorlar. Bana yaşamanın...