İyi okumalar..
Satır arası yorum ve beğenileriniz bekliyorum.
******
Yuva
Hayatın bir dengesi vardı. Bazen sizden bir şeyler alır, onu kaybedersiniz ve yaşayamayacak sanırsınız. Zaman geçince alışırsınız ve kayebettiğiniz şeyi hep iyi hatırlamaya başlarsınız. Çünkü biliyorsun ki kaybettiğin neyse yerine başka bir şeyi farketmeden hep koydun. Bu döngü böyle devam etti.
Şimdi kendi hayatıma bakınca bunu daha iyi anlıyorum. Babam yoktu ama yerine Hikmet amcayı koymuştum. Kardeşim yoktu ama Ezgi vardı. On sekiz yaşında hayallerimi kaybettim ama yirmi yaşımda tekrar kazandım. Artık önüme bakmam gerekiyordu.
Sabah saat 6.30 du okul için kalkmam lazımdı. Yavaşça yatağımda kalkmış ve banyodaki işlerimi halletmiştim. Okullar açılalı bir ay olmuştu. Beklediğimden daha güzel ve sakin gidiyordu.
Ezgiye her şeyi anlatınca biraz daha rahatlamıştım. O günden sonra konusu bir daha açılmamıştı. Ezgi ne yaparsan yap yanımdayım demiş ve bana bırakmıştı. Açıkcası ben de bir şey yapmayı düşünmüyordum. Karşısına çıkıp, merhaba ben sizin kızınız olabilirim diyemezdim. Kendi hayatımı yeni yeni düzene koyarken bunu bozamazdım.
Aynadaki halime bakıp büyükçe gülümsedim. Artık değişiyordum ve mutluydum. Bunu kaybetmemek için elimden gelen her şeyi yapacaktım.
Sakince odadan çıkmış ve mutfağa geçip Ezgi ile ikimize tost hazırlamaya başlamıştım. Arkamdan gelen tıkırtı ile Ezgiye baktım.
"Günaydın kızıl."
"Günaydın sarışın."
Bana kafasını sallamış ve dün sıktığı portakal suyunu bardaklara doldurmaya başlamıştı.
"Bugün kaçta bitecek dersin?"
"Üç gibi senin?"
"Benim de iki de bitecek o zaman çıkışta yanına geleyim, bugün dışarda yemek yiyelim." Onu onaylamış ve kahvaltı yapmaya devam etmiştik.
Evde biraz daha oyalandıktan sonra metroya doğru yürümüş ve okula gitmeye başlamıştım. Yavaş yavaş metroya binmeye bu kalabalık ve karanlık ortama alışıyordum. Bazen nefes almakta zorlansamda bir şekilde hallediyordum.
Durağa gelince inmiş be okula doğru yürümüştüm. Binadan içeriye girince son bir aydır yaptığım gibi P.A kişisinin yaptığı maketin önünde durdum. Neden tanıdık geliyordu bunu yapan bana? Ona her baktığımda içimde farklı bir duygu oluşuyordu. Sanki içimde birini özlemiş gibi hissediyordum. Makete bakınca hiç yabancılık çekmiyordum. Bir aydır sürekli kendimi onun önünde buluyordum.
"Değişik bir yapı değil mi?" O kadar dalmışım ki yanıma gelen birini farketmesim ve sesle irkildim. "Pardon korkutmak istemedim." Kafamı çevirip kim olduğuna baktığımda bana çarpan gizemli yabancı olduğunu gördüm. Şaşkınla ona bakarken bana güldü.
"Merhaba."
"Merhaba." İkimizde sadece birbirimize bakıyorduk. Ne oluyordu bana, onu yemek gününden sonra bir daha görmemiştim.
"Sizin burada ne işiniz var?" Yargılayıcı değil saf merakla sordum. Kafasını makete çevirip, "bende mimarım bu okuldan mezun oldum. Hocalarınızla konuşmam gereken konular var." Anladığımı belirten mırıltılar çıkarıp bende makete bakmaya başladım.
"O makete bakınca ne düşünüyorsun?" Sorusu ile afalladım. Ona bakmadan, " bana tanıdık geliyor ama nereden hatırlıyorum bilmiyorum. Ona bakınca birini özlediğimi hissediyorum. Sizce böyle bir şey olabilir mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uykusu / Gerçek Aile Serisi 2
Ficción GeneralKitaplar birbiri ile bağlantılı değildir. Bir ailenin birleşme hikayesi. "Bir anlamı var mı?" Oraya bakarak konuşmam ile ne sorduğumu anlamıştı. "Evet, bana göre en özgür hayvan kelebekler. Bir gün ömrü var ve doya doya geçiriyorlar. Bana yaşamanın...