İyi okumalar..
Bölümü geçiş bölümü olarak görebilirsiniz.
****
Şaşkınlık ve merakla Ege'ye bakmaya devam ediyordum. Oldukça fazla sinirli görünüyordu. Gözlerinden alev çıkarak bize doğru gelmeye başladı. İlk defa ona nasıl davranacağımı kestiremiyordum.
"Güzelim," diyerek sinirini saklamaya çalıştı. Eğilip, şakağımı öptü. "Hoşgeldin, erken geldin, bir kaç gün sonra gelecektin," hızlı hızlı konuşmam ile gülümsedi. "Dayanamadım, Aslan ile işimiz de bitince geldik," diye kısa bir açıklama yaptı. Başka bir şey demedim. Bakışları yanımızda dikilen Oktay'a ve tekerlekli sandalyeyi tutan elleri arasında mekik dokuyordu.
"Siz?" diye samiyetsizce konuşunca kıskançlıktan delirdiğini anlamıştım. "Oktay, babamın arkadaşının oğlu, onlarda, arkadaşları ile biraz oturduk," diye kısa açıklama yapınca kafasını salladı.
"Oktay ben, memnun oldum," her şeye rağmen samimi sesi ile konuşan Oktay'ın elini zorla eline aldı. "Poyraz bende," diyerek kendini tanıttı.
"Hoşgeldiniz, Aslan abi de buradaysa ona da bir bakayım."
"İçerde," diyen soğuk sesi ile ürperdim. "Tamam Aden sana emanet," diyerek eve doğru ilerledi. Son lafını bilerek dediğine adım gibi emindim.
"Tabi bana emanet sen kimsin dingil," arkasından homurdanan Ege'ye gözlerimi devirdim. "Üşüdüm eve geçelim mi?" Konuşmam ile bana döndü.
"Üstün ince çıkmışsın, ne işin var ki zaten,"dediğinde inanılmaz gözlerle ona baktım. "Sadece vakit geçirmek için," mırıldanmam ile kafasını salladı.
"Okan da mı oradaydı? Sürekli böyle yanında mıydı?"
"Okan?"
"Osman mıydı?"
"Kim?"
"Ogün müydü?" Kendimi döngü de gibi hissettim. "Anlamıyorum Ege kimden bahsediyorsun!"
"Arabanı iten dingilden."
"He Oktay."
"Neyse ne," diyerek terslendiğinde ona olumsuzca kafamı salladım. "Şaka gibisin Ege."
"Aşık bir kroyum ve sevdiğim kadını deli gibi kıskanıyorum oldu mu?" Keyifle gülmeye başladım. "Gülersin tabi, elinde oynatıyorsun beni."
"Oynayan memnun, oynatan memnun," dediğimde o da güldü. "Efsunlusun diye boşa demiyorum," homurdanarak konuşmasına devam etti. "Konuştun, baktın, güldün, bütün sinirimi aldın. Kapılmamam elde değil ki, sana bakınca sinirim hemen geçiyor," demesi bu sefer beni dumura uğrattı.
"Biri halinden çok memnun," şımarık gibi çıkan sesimle, parmağı ile burnuma bir fiske attı. "Çok," uzatarak konuşması beni de mutlu etmişti. "Biraz eğilir misin?" Lafımı ikiletmeden eğildi. Dudaklarımı önce yanaklarına, gözlerinin altına ve en sonda da dudaklarına değdirdim.
"Çok özledim seni bir günde iyi ki geldin," dediklerimle gözlerini açıp, aynı onu öptüğüm gibi öptü. "Aynı hava alamayınca kendimi kötü hissediyorum," alnını alnıma dayamadan önce söylemişti. Gözlerini gözlerime dikip, "sana yakın olamamak çok koydu." Derin bir nfes alıp verdi. "Ben sana yenildim Aden, hep yenilirim, en güzel yenilgimsin." Bir eli yanağıma gelmiş yavaş yavaş okşuyordu.
"Sanki başka bir şey var," kısık sesimle kafasını çekmeden salladı. İnkar etsede gözlerinin derinliklerinde fırtınalar kopuyordu. "Bekleyeceğim anlatmanı," yine kısık sesimle konuşmam ile bir tepki vermedi. Öylece durdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Uykusu / Gerçek Aile Serisi 2
Chick-LitKitaplar birbiri ile bağlantılı değildir. Bir ailenin birleşme hikayesi. "Bir anlamı var mı?" Oraya bakarak konuşmam ile ne sorduğumu anlamıştı. "Evet, bana göre en özgür hayvan kelebekler. Bir gün ömrü var ve doya doya geçiriyorlar. Bana yaşamanın...