Etrafıma bakarken zaten ezbere bildiğim odayı saatlerdir inceliyordum. Barış ile olan tartışmamdan sonra sabah erkenden gözümü resmen bu odada açmıştım. Ve tam tamına iki saattir onu bekliyordum.
Masanın üzerinde çevirdim gözlerimi. Fazla düzenliydi. Ruh hastası.
Kapının aniden açılması ile daha fazla oturamayacağımı anlayarak ayağa kalktım. O kadar sert içeriye girmişti ki umarım bu odadan sağlam çıkardım.
"Ne işin var burada?" dedi sinirle.
"Günaydın Savcım." dedim.
Sandalyesine oturduğunda yüzünü inceleme fırsatı buldum. Gözünün çevresi biraz mordu. Dudağının sağ tarafı ve sol kaşı patlamıştı, kurumuş kan lekesi vardı.
Eline sağlık Barış Alper Yılmaz.
"Hangi yüzle geldin Alev?" dedi sinirle.
Boğazımı temizledim, "Ben de tam bu yüzden buradaydım Savcım."
"Hangi açıdan?"
"Haksızsınız Savcım. Sizi bu yaptığınız şey hakkında defalarca uyarmıştım. Seneler önce aramızda olan ilişkinin bittiğini kabullenmeniz gerekiyor artık. Gecenin bir yarısını geçtim bana günlük hayatınızda bile bir mesaj atmaya hakkınız yok. Çünkü artık Hakan İnan ve onun biricik sevgilisi Alev Eraslan değil, Cumhuriyet Savcısı Hakan İnan ve Ceza Avukatı Alev Eraslan var. Hem adliye içi hem de adliye dışı aramızdaki tek bağ hukuksal alanda bağdır. Kendi duygularınızı benim işimin ve kişisel hayatımın önüne geçirmeyin, buna cüret bile etmeyin. Evet, Barış'ın yaptığı hoş değil. Şiddetti desteklemem bunu bilirsiniz ancak gece yarısı sürekli bana gönderdiğiniz arsız mesajların yanına yenisini eklediğiniz için kendisini bilinçli olarak tutmak istemedim. Bu da umarım size otuz küsür yıllık yaşantınızda bir ders olmuştur."
Güldü. O kadar cümlenin ardından sadece güldü.
"Biricik sevgiline dava açacağım Alev."
"Hanım." dedim dümdüz sesle. Sıfır duygu içerikliydi.
Kaşlarını çattı, "Anlamadım."
Önümde birbirine kenetli olan ellerimi daha sıkı birbirine doladım, "Alev değil diyorum. Alev Hanım ya da Avukat Hanım. Seçimi siz yaparsınız, cümleye hangisi uygunsa."
Sinirlendiğini anladım, "Savcıyı tehtid etmekten sana da dava açacağım."
Ellerimi kaldırdım ona doğru ve dudaklarımı büzdüm, "Durmayın lütfen. Kişisel hayatınızdaki kini yine iş alanında kusun. Ama şunu da unutmayın-"
Cümlemi tamamlayamadan kapı çalmıştı. Savcı'nın kalemi Selim içeriye girmişti. Beni görünce gülümsedi hemen ardından Hakan Savcı'ya döndü, "Sayın Savcım, bu dosya size geldi."
"Tamam çıkabilirsin Selim."
Dosyayı açmasını engellemek adına konuşmaya tekrar başladım.
"Tam da vaktinde geldi." diye mırıldandım
"Anlamadım?" dedi bana bakarak.
İşaret parmağım ile dosyayı gösterdim, "Size açtığım dava dosyası ile bakışıyorsunuz şu an."
"Ne davası?" dedi şokla. Baya baya şaşırıyordu sonunda dayanamayıp patlak verdiğim için. Çok bile dayanmıştım.
Güldüm, "Beş bin iki yüz otuz yedi sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan sosyal medya aracılığıyla işlenebilecek suçlar; madde yüz beş: Sosyal medya üzerinden gönderilen cinsel içerikli ifadeler, cinsel içerikli sözler, işaretler, çıplak vücudun teşhir edilmesi, cinsel konulu ses kayıtları, cinsel taciz suçuna vücut verir. Aynı zamanda madde yüz altı: bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca madde yüz yirmi üç ve yüz otuz dört de var. "
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"