Yarım saattir arabanın içinde oturarak onun evini izliyordum. Arabadan inip karşısına geçerek konuşmak için cesaret gelmesini bekliyordum. Ama gelmiyordu. Çünkü sabahtan beri internet üzerinden olsun Derya'nın bu konu hakkında yaptığı dedikodu olsun, benim beynimi çorba yaparak cesaretimi kırmıştı.
"Hani şu Galatasaray'ın ödür töreni vardı ya? Orada ne hikmetse sürekli İlkin Aydın ve Barış'ı kameraya çekip durmuşlar. İnternet çalkalanıyor. Kız sürekli Barış'a bakıp gülüyor, senin salak da kibar olacağım diye ona gülümserken tüm Türkiye'nin diline düştü. O da yetmezmiş gibi kuliste deli gibi sohbet ettikleri hakkında bir dedikodu daha var."
Derya'nın sabah uyanır uyanmaz bana kurduğu cümleyi gün içinde beynim sürekli tekrar etmişti.
Benim verdiğim cevap ise daha vahimdi. Tek dediğim şey; 'Huyu huyuna boyu boyuna Derya. İlkin'i severim. Türkiye için büyük bir değere sahip, keza Barış'da öyle. O yüzden sevindim.'
Ben gerçekten bu cümleyi kuracak kadar delirmiştim.
Gün içinde yaşadığım tek olayda bu değildi. Bugün Savcı ile görüşmeye adliyeyd gitmiştim. Cezayı geri çekeceğini düşünerek onunla zorda olsa kibar.bir muhabbet içine girsemde bana öyle bir teklifte bulunmuştu ki sadece başımı ağrıtmıştı.
"Mesleğine geri dönmek istiyorsan Barış'ın aleyhine ifade ver. Ben de cezamı geri çekeyim Alev."
Barış'ı suçlayacak bir ifade vermem aslında bir boku değistirmezdi. Adamın her şeyden önce deli gibi parası vardı. Bir şekilde kurtulur kenara çekilirdi ancak benim vicdanım ömrümün sonuna kadar hayatımın tam ortasında dururdu.
Onu suçlayamazdım. Evet yeri geldiğinde iyi yalan söyleyerek işin içinden sıyrılırdım ancak konu aşık olduğum adam olunca zaman duriyordu.
Daha fazla bekleyemeyeceğimi fark edince birden arabadan inerek kitledim. Geri dönemezdim buraya gelmiştim ayrıca benzin pahalıydı.
Evinin önüne vardığımda zili çalmak yerine biraz daha beklemeye karar verdim. Ancak bekleyişim uzun sürmemişti ki hemen kapı açılmıştı. Karşıma çıkan kadın ile beynimdeki tüm damarlar patlamıştı.
İlkin Aydın.
İlkin Aydın?
Daha iki gün önce arabasında olduğum adam hayatında kimsenin olmadığı ile ilgili cümleler kuruyordu. Ancak evinden de bir kadın çıkıyordu.
Benim aksime İlkin bana gülümseyerek bakıyordu. Benim ise kaşlarım çatık benden sanırım on beş santim uzun olan kadına öldürecekmiş gibi bakıyordum.
"Merhaba İlkin ben." elini uzattı tüm sevecenliğiyle.
Magazine düştüğü kadını saniyesinde eve mi atmıştı bu köpek?
Düşünmeyi bırakarak elimi uzattım ve kendimi gülmeye zorladım, "Merhaba Alev ben."
O sırada arkada Barış belirmişti. Gülerek gelmişti ancak beni görmesi ile kaşları havalanmış şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Alev?" dedi sadece.
İlkin, ikimize bakarak inceledi, "Siz tanışıyor musunuz?"
Yok ben öyle sokaktan geçerken zilleri çalıp kaçıyorum.
Barış boğazını temizledi, "Evet, arkadaşım ve avukatım."
Arkadaş?
Sinirimi gizlemek için sakin sakin nefesler aldım ve alt dudağımı ısırarak dik dik ona bakmaya başladım. O da aynı şekilde bana bakıyordu. İnsan da biraz utanma olurdu.
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfic"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"