Önceki bölümlerde küçük bir mantık hatası yapmışım düzeltildi. Barış'ın üc kardeşi var✋
~
Barış'ın gardırobunu karıştırarak o çok giymemi istediği Galatasaray formasını alarak üzerime geçirdim ve odadan çıktım. Saatin kaç olduğundan haberim bile yoktu. Haberim olan tek şey fena yorgun olduğum ve deli dehşet uykumun olduğuydu.
Merdivenlerden yavaş yavaş inerek mutfaktan gelen sesleri takip ederek oraya ilerledim. Telefonla konuşuyor olmalıydı. Eğer deli değilse kendi kendine konuşmazdı.
"Aynen Yelda."
"..."
"Ya kızım sabah sabah kafa açıyorsun ya! Harbi bunun için mi beni aradın?"
"..."
"Evet, kahvaltı hazırlıyorum Yelda."
"..."
Derin bir nefes aldığını duydum. Daha fazla dayanamadan mutfaktan içeriye girdim ve bakışları bana döndü. Siyah bir şort giymiş üzerinde ise hiçbir şey yoktu. Bu kalbime zarardı, bir an önce üzerine bir şey giymeliydi.
Domatesleri kesmeyi bıraktı, "İşim var abicim." baştan aşağı beni süzerken gülmeden edemedi. Ayrıca gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"..."
Yanına doğru yaklaşarak kollarımı boynuna sardım. O ise hâlâ telefonla konuşuyordu.
"Anneme deme bir şey." tek eli sıkıca belimi sardı ve çenesini kafama yasladı.
"..."
Derin bir nefes daha aldı, "Ne yani ben kahvaltı hazırlayamaz mıyım?"
"..."
"Evet, Alev geldi." adımı duymamla kafamı aniden geri çektim ve suratına bakmaya başladım. Gülerek bana bakarken ben ise kaşlarımı çatıyordum. Kardeşinin benden haberi mi vardı? Ne zaman haberi olmuştu ki? Neden bana söylememişti?
"..."
"Tamam, tamam söylerim. Sende söyle. Hadi Yelda yeter artık. Öpüyorum seni dikkat edin kendinize. Allah'a emanet." dedi ve çat diye telefonu kapattı.
"Günaydın sevgilim." diye mırıldandım.
Aniden kahkaha atarak beni kendinden uzaklaştırdı ve baştan aşağıya süzerken hâlâ gülüyordu, "Günaydın da. Hayırdır? Neye borçluyuz bu Galatasaray, elli üç numara ve Barış yazılı formayı giymeye?"
Gülmesini hâlâ durdurmazken omzuna vurdum bir tane, "Gülme. Giy giy diyordun al işte giydim. Mutlu ol diye."
Beni daha çok sarmaladı, "Var ya şu an nasıl keyif aldığımı bilemezsin yavrum?! Bu formayı benden bile iyi taşıdın ya zevkten dört köşeyim."
Alttan ona bakarken çenesini öptüm, "Zevk verdiysek ne güzel."
"Ne?" bana baktı aniden.
"Ne ne?" dedim. Yanlış anlayacağı cümleyi bilerek kurmanın keyfini yaşarken kaşlarımı çattım.
Elini birden kalçama indirdi ve çamaşırımın zaten kapatamadığı kalçamı sıktı, "Böyle imalı cümleler kurarsan kahvaltı hazırlayamam ve edemeyiz."
"Naparız?" diye sordum.
Beni aniden ters çevirdi ve sırtımı göğsüne yasladı. Elini karnımın üzerine koyarak sakince bastırdı. Kafasını eğmiş, dudaklarını kulağımın hizasına getirmişti, "Yatağa akıttığın zevk sularını buraya da akıtmanı sağlarım Alev. Ve acımam, sana gerçekten acımadığımı gece boyu gördün. Beni yaktığın gibi seni yakmaktan hoşnut duyarım," birden bedenimden uzaklaştı ve temasımızı kesti, "Hadi bana yardım et de şu kahvaltıyı yapalım valla fena açım."
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfic"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"