27

1.9K 123 73
                                    

Gülerek üzerimdeki adamı ittirmeye çalışıyordum ancak kılını bile hareket ettiremiyordum, "Dur artık be adam!" diye söylendim kahkahalarımın arasından.

Bacaklarımın üzerine tam ağırılığını vermeden oturmuştu ki buna rağmen bana fazlasıyla ağır geliyordu. Bedenimi öyle sıkıştırarak beni gıdıklayıp duruyordu. Elleri karnımın her bir noktasında dolşarak mola bile vermeden hareket ediyordu.

"Şampiyonluk kutlamasına gelecek misin gelmeyecek misin?" diye sordu. Dün gece evini bastıktan sonra sabaha kadar asla durmamıştık. İçimizde devam eden alevler olmasına rağmen bir noktadan sonra durmaya karar verip zorda olsa uyumuştuk. Şimdi ise iki gün sonra yapılacak olan kutlamaya beni de davet ediyordu.

El hareketlerini kesmesine fırsat bilerek derin nefesler aldım ve ellerimi bana sergilediği baklavaların üzerine koydum, "Neden sürekli bir şeyleri kutluyorsunuz?" diye sordum. Bu sırada tırnaklarım kaslarında geziniyordu.

Alayla güldü, "Allah'ın Fenerlisi ne anlar," diye dalga geçerek konuşması ile tırnaklarımı sertçe karnındaki kaslara geçirmemle bileğimden tuttu, "Kızım yavaş! Lazım bunlar bana."

Kaşlarımı sorgulamak adına kaldırdım, "Kime gösterciksin? 'Tekrar gel' diye kibarlık ettiğin İlkin Aydın'a mı? Sosyal medya da ben de varım kaptan diye yanıt verdiğin Galatasaray Voleybolcusu İlkin Aydın mı? Yoksa dün doğum gününe çağırdığın Milli Voleybolcu İlkin Aydın mı?"

Kaşları saniyesinde çatıldı, "Ben de nerede kaldın diyordum?" bileğimin iç tarafını beni sakinleştirmek amaçlı okşadı.

"Ne nerde kaldım? Elin kadınından sanane. Gelmesin ayrıca istemiyorum. Hem zaten neden geldi ki?" dedim gergince.

"Güzelim dedim ya konuştuk diye."

Dudaklarımı yaladım sinirle, "İlla konuşmak için evine mi gelmesi gerekiyordu kızın Barış? Cafelerin boku mu çıktı? Ya da gelseydi tesise. Telefon bile açabilirdi." diye seçenek sundum.

Kafasını geriye atarak derin bir nefes aldı, "Dışarıda kendisiyle görüntülenmek istemedim. Tesise de gelmedi çünkü ben o gün tesise gitmemiştim, onun da maçı vardı stad bana yakın olduğu için çağırdım." dedi ve kendinden emin bir şekilde kendini savundu. Okusaydı avukat olurdu.

"Kamera karşısında eşşek gibi sırıtıyordun ama?" dedim bu sefer.

Halime güldü bu sefer, "Yavrum abartıyorsun." dedi.

Boşta olan elimle sertçe bacağına vurdum. Şorttan açık olan kısma denk geldiği için teninin sesi oda da yankılandı, "Aynen. Beni kıskandığı için davalık olan adamın abartıyorsun demesi yılın en komik şakasıydı."

"Aynı şey değil." yüzünü buruşturdu.

Sinirle bileğimi ondan çekmeye çalışsamda izin vermemişti, "Lan kadın evinden çıktı! Utanmadan gözümün içine baka baka tekrar gel dedin köpek!" diye bağırdım.

"Ya hay Allah'ım ya! Çattık yemin ederim. Kızım alt tarafı geldi konuştuk. Yarım saat bile sürmedi, bir türk kahvesini bile bitirmedi kız." diye açıkladıkça açıkladı kendini.

"Kim yaptı kahveyi?" diye sormamla kaşları çatıldı.

"İlkin?" derken sorar gibi suratıma bakıyordu.

Bileğimi bu sefer ondan kurtararak iki elimle sertçe onu üzerimden ittirmeye çalıştım. Ancak yine yerinden oynamadı, "Kalk ulan üstümden! İlkin yapmışmış! Bir de mutfağa mı soktun zürafa gibi kadını?!"

Kahkaha atarak bana baktı, "Alev bi sakin ol." dedi.

Ben ise hâlâ onu üzerimden ittirmeye çalışıyordum, "Siktir git Barış! Sakin ol diyor bi de salağa bak! Olum kalksana üstümden!"

Touched • Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now