Gün yüzü görmedim, gitti ve bekledim.
Ben onu sevdiğimden beri gülmedim.
Boyu boyuma göre ama sorun huydan.
'çok seven de terk eder!” hadi oradan!
Pembe dudakları aklıma girdi.
Saklayamadım ki sakatladı beni.
Kimi pakladı sevgim?
Yanakları iki sokak ötede bekliyor
Ve ben öpemem.
Son ses telefonumdan şarkı dinleyip eşlik ederken mutfaktaki dolaplarını temizliyordum.
Barış'ın en son yüzünü bir ay önce görmüştüm. Koskoca bir ay olmuştu gerçekten. Ve ben bu bir aylık sürede evden bir adım bile atmamıştım. Tek yaptığım her gün kendime bir uğraş bulmaktı, tek istediğim onu düşünmemek için kendimi meşgul etmeye çalışmaktı. Ağlamıyordum da artık. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum dürüst olmak gerekirse.
Bardakları silip yerleştirirken zilin çalması ile elimdeki toz bezini bıraktım ve kapıya yöneldim. Delikten bakma ihtiyacı hissetmeden direkt açtım ve karşımda bana gülerek bakan en sevdiğim çifte baktım. Kerem ve Derya karşımdaydı. Derya kolunu yukarıya kaldırmış elindeki tekila şisesini bana sallıyordu.
"Leş gibi çamaşır suyu kokuyorsun kızım!" diye söylenerek içeriye girdi Kerem. Onun bu haline gülerek kafamdaki bandanayı çıkardım.
"Klorak diyoruz biz ona." dedim.
Derya, Kerem'in koluna vurdu, "Kıza laf söyleme," içeriye geçer geçmez bana sarıldı Derya, "Hadi bardak kap gel içeceğiz."
Onlar salona geçerken peşinden ilerledim, "Mert nerede?"
"Nöbette bugün. Hayırdır bizi mi beğenmedin?" dedi Kerem.
Omuz silktim, "Çok mu belli ettim ya?!" diye şakasına güldüm.
Umarım zorla güldüğümü anlamıyorlardı.
Derya birden yüzünü buruşturdu, "Bu şarkı ne ya!? Kıs şunu azıcık ve git bardak getir."
Derya'yı daha fazla sinirlendirmemek adına mutfağa ilerledim ve birkaç parça limon keserek bardak ile tuz aldım. İçeriye girerek elimdeki malzemeleri ortaya koydum.
"Neye içiyoruz?" diye sordum ikisine. Onlarda asla bozuntuya vermeden alkolü bardaklara koyuyorlardı.
Kerem önüme shot bardağını koydu, "Depresyonunun bitişine. Fazla abarttın çünkü."
Gülümseyerek önümdeki alkolü kafama diktim. Zaten devamı da hızlıca gelmişti.
Üçümüz toplam kaç bardak devirmiştik bilmiyorum ama hepimizin beyninin allak bullak olduğuna yemin edebilirdim. Şahsen benim beynim çalışmıyordu. Bedenimi baştan sona alkol ele geçirmişti.
"Onunla konuştun mu?" diye sordum aniden Kerem'e. Kolunun altına Derya'yı almış öylece karşımda oturuyorlardı.
Biz ayrıldıktan sonra nasıl bir süreçte bu hale gelmişlerdi bilmiyorum ama Mert, Kerem ve Barış üçü çok iyi arkadaş olmuşlardı. Powerpuff girls'den farkları yoktu.
Kerem sarhoşluğun etkisiyle sırıttı, "Konuştuk. Alanya'ya gitti bu sabah, maç için."
Anladığımı belirtmek ister gibi kafamı salladım, "İyi mi?"
Bir ayın sonunda ilk defa ona bu konu hakkında soru soruyordum. İçimdeki heyecanı anlatmaya kelimeler yetmezdi.
"Dürüst olmam gerekirse değil Alev. O seni çok özlüyor, sende onu. Ancak ikiniz içinde en doğrusu olduğunu söyleyip duruyorsunuz. Bozuk plak gibi. Bundan emin misiniz gerçekten?"
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"