•Special 4•

3K 150 314
                                    

Gırgır, şamata biraz da göz yaşı😉

Merhabalar🤭

~



30 Eylül;

Dizlerimi kendime çekmiş bir şekilde otururken Barış'ın açtığı filmi izlemeye çalışıyordum. Ama sadece çalışıyordum. Mesela kendisi bana birden filmin konusunu veyahut karakterleri falan sorsa cevap veremezdim. Bomboş öylece karşımdaki televizyona bakıyordum. Berbat bir gün geçirmiştim ve kafam gerçekten bir aşure kazanından farksızdı. Kendimi ağlamamak ya da sinirlenmemek için zor tutuyordum. Çünkü vücudumdaki sinir ile gerçekten şu an tüm ülkeyi ateşe verebilirdim.

Televizyonun aniden kapanması ile kafam ona döndü, "İzliyorduk?" diyebildim sadece.

Derin bir nefes alarak dudaklarını yaladı, "Film bitti. Ve izlemiyordun."

Gülümsedim, "Etkisinde kalmışım demek ki bak bittiğini bile anlamadım." derken sesimi neşeli tutmaya çalıştım.

Yüzümü inceledim, "Komedi filmiydi yavrum," elini bana yaklaştırdı ve tersiyle yanağımı okşadı, "Neyin var? Geldiğinden beri ağzını bıçak açmıyor." dedi merakla.

"Sarılalım mı?" dediğimde daha fazla içimdekileri tutamayacağımı anlamıştım. Zor bile dayanmıştım sabahtandır.

Kaşları çatıldı ve elini hızla bileklerime koyarak beni kendisine çekti. Kocaman koltuğa kendi sırtını yasladı, beni de kollarının arasına alarak göğsüne doğru yatırdı. Ayaklarımın dibinde hissettiğim tüy ile de Pablo'nun bu sarılma merasimine katıldığını anlamıştım.

"Ne soruyorsun kızım? Sarılalım mı diye sorulur mu?" derken sırtımda olan eli uzandı ve saçlarımla oynamaya başladı. Diğer eliyle de belimi okşuyordu.

"Bugün ofise giderken bir şey oldu."

"Ne oldu?" dedi merakla.

Tişörtünün yakası ile oynadım, "Işıklarda durmuştum, tam ışık yandı gidicem birden arka kapım açıldı tamam mı? Koskoca İstanbul, aşırı korktum Barış. Aklıma gerçekten türlü türlü senaryolar geldi. Siktiğimin ülkesinde kadın olmak o kadar zor ki iki saniyelik sürede binbir ölüm yakıştırdım kendime," derin bir nefes alarak kafamı boynuna soktum, "Ancak korkulacak bir şey yokmuş, arabama bir kadın ve çocuk bindi. Barış görmen lazımdı hallerini. Korkuyorlardı en başında. Kadın'ın yüzü morluklar içindeydi. İçim gitti, kafamı çevirip bakamadım bile onlara. Çocuk durmadan ağlıyordu. O kadar korkmuş ki annesine sarılarak içli içli ağladı. Bir şey demedim ama yardıma ihtiyaçlarını olduğunu anlayarak sadece ofise sürdüm sakince."

"Sonra ne oldu?" derken sesinden onun da etkilendiğini anlayabiliyordum.

"Geldik ofise, oturttum kadını. Çocuğa da güzel bir kahvaltı söyledim dışarıdan. O kahvaltısını ederken ben kadın ile kaldım, konuşmak adına," çaktırmadan gözümden akan yaşı sildim, "Barış, kadın sadece boşanmak istemiş biliyor musun? Bir haftadır sırf boşanmak istediğini söylediği için her türlü şiddete maruz kalmış, aç kalmış günlerce ama bu umrumda değil biliyor musun? Çocuğunun gözünün önünde bunları yaşadığı için üzülmüş sadece. Dedi ki 'yediğim dayaklar canımı acıtmadı, sadece evladımın beni kan içinde görüp ağlaması canımı acıttı' dedi," yerimde doğruldum. Ağlıyordum çünkü ve akan göz yaşlarım beni sinir etmişti. Hızla yüzümü sildiğimde ona baktım ve gözlerinin dolu olduğunu gördüm, "Yardım etmek istedim. Saatlerce yalvardım kadına. Enes, yani çocuğu bile anne lütfen diye ağladı. Ama kadını ikna edemedim. Onu kurtarabileceğime inanmadı. Defalarca gitmiş şikayetçi olmuş zaten kocasından ama kimse yardım etmemiş. Konu komşuya yalvarmış yıllarca biri bile elinden tutmamış. Ben ederim yardım dedim. Ben elinden tutarım dedim ama kabul etmedi. Duyarsa beni bir hiçmişim gibi öldürür, çocuğum var benim. Yaşamak istiyorum, korkarım ben ölmekten dedi sadece. Çıktı gitti ofisten birden. Peşinden koştum, yardım ederim diye. Yok istemedi beni."

Touched • Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now