Ben mutlulukla ofisimdeki dosyaları düzenlerken arkamdaki koltukta oturan adam sadece negatiflik yayıyordu. İşime geri dönmüştüm. Ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmiyordum ancak Savcı şikayetini geri çekmişti. Bir şeyler karıştıracaktı çünkü benden istediği gibi Barış'ı suçlayacak ifadeyi bile vermemiştim.
"Aç mısın?" dedim ortamdaki sessizliği bozmak adına.
"Hayır." dedi sadece ve koltuğa daha çok yayıldı.
Elimdeki dosyayı en yukarıya koyamayınca kafamı ona çevirdim, "Yardım eder misin? Yetişemiyorum." diye açıkladım kendimi.
Elindeki telefonu bırakarak yanıma salına salına yürüdü. Dosyayı elimden aldı, "Nereye koyayım?"
"En üstteki rafa. Sağ kısma." dememle oraya koydu.
"Boyun yetmiyorsa neden en üste koyuyorsun?" diye sordu. Ancak bana bakmıyor rafı inceliyordu.
Omuz silktim, "Kapanmış bir dosya olduğu için."
"At o zaman." dedi umursamazca.
Sağ ol zeka küpü benim hiç aklıma gelmemişti. İyi ki sen ve parlak beynin hayatımıza girdi.
Haline gülerek kalçamı masama yasladım ve kendimi yukarıya çekerek oturdum, "Kapandı diye dava hemen bitmiş olmuyor. Savcı ya da dosya da adı olan bir kişi bile en ufak bir şey fark ederse dosya tekrar açılır. O yüzden ne olur ne olmaz diye saklarız."
"Çöplük yapıyorsunuz yani burayı."
Huysuz olunca boş konuşmakta da üstüne yoktu. Sinirimi bozuyordu sadece.
Kolundan tutarak bedenini kendime çevirdim. Bana itaat ederek döndü ve bana baktı, "Neyin var? Bir gerginsin sabahtan beri. Git toprağa falan bas ya da anlat." dedim en sonunda. Gerçekten burnumdan getirmeye başlıyordu. Sınırımı zorluyordu çocuk gibi ve ben bu durumdan hoşlanmıyordum.
Kafasını geriye atarak derin bir nefes aldı ve ardından ela harelerini benimkilerle birleştirdi, "O gün kutlamada Icardi ile mi konuştun?" demesiyle kaşlarım çatıldı.
"Herkesle konuştum. Detaylı hatırlamıyorum." dedim dürüstçe.
Sağ elini saçında dolaştırdı, "Sana uzak dur dedim."
"Zencilerden dedin."
Kaşları çatıldı, "Genel yabancılardan dedim."
Omuz silktim, "Yanıma geleni geri mi çevirseydim?" dedim.
"Evet." dedi umursamazca.
Şaşkınlıkla ona baktım, "Kaba biri değilim Barış."
"Onlar kaba ama."
Derin bir nefes aldım, "Bir şey mi dedi sana?"
Kafasını sağ yatırdı, "Boşver. Boş konuştu işte. Takmadım. Eşinden ayrılıyor diye alttan aldım."
Alttan falan almadığını biliyordum. Ağzını burnunu bile kırmış olabilirdi.
Elimi ileriye atarak ortamı yumşatmak adına avucumu yanağına yasladım ve baş parmağım ile okşadım, "Hadi söyle. Ne dedi?"
"Şanslı olduğumu." dedi hemen.
"Tamam işte ne güzel."
Sinirle derin bir nefes aldı ve bir adım atarak bacaklarımın arasına girdi. İki elini de kalçamın yan tarafına koyarak üzerime doğru biraz eğildi ardından alnını omzuma yasladı. Bu hareketi ile yanağında olan elim ensesine gelmişti.
"O anlamda değil işte."
Kafasını geri çekti ve dik dik gözlerime baktı ilk önce. Ardından çenesi gerildi ve tüm yüzümü inceleyerek tekrardan gözlerimde durdu, "Dilim varmıyor. Sana bunu gözlerine bakarak söylemeye dilim varmıyor."
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"