Kouta ve Keiko 'nun peşimi bırakmayacağını biliyordum tabii ki. Birkaç gün evden dışarı çıkmadım.Bana zaman kazandıracaktı. Onlara söylemezsem hayatımı zehire dönüştürürlerdi. Ama söylersem de benim için iyi olmayacağını biliyordum. Ölebilirdim. Belki de arkadaşa ihtiyacım yoktu? Ben farklıydım. Normal olan bendim.
Madem herkes duygumun Üzüntü olduğunu düşünüyordu o halde ben de hiç konuşmazdım. Kouta ve Keiko da soru sorduğunda ağlayabilir isem sorun kalmazdı değil mi?
O sırada kapı çaldı. Annem kapıyı açtı:
-Pardon, Yume evde mi acaba?
-Evet, odasında. Arkadaşı mısın?
-Sanırım öyle. Ehe...
-YUMEMİİ! ARKADAŞIN GELDİ! ŞEY... Arkadaşın...?
-Adım, Kouta efendim.
-KOUTA GELMİŞ!
Titremeye veya terlemeye başlamadan önce düşündüm. O aptala söylemek zorunda değildim ve söylemeyecektim de. Bu ağzına sıçtığımın dünyasındaki, kendimde tek sevdiğim şeyi saklamak zorundayım. Asık suratla kapıya gittim:
-Efendim?
-Dışarı gelir misin? Dolaşırız biraz.
-Tamam.
Kouta yol boyunca konuştu ve bana benim hakkımda sorular sordu. Ama birkaç gün önceki olayın konusunu açmadı. Sevinmiştim. Ama somurtmam gerekiyordu. Kimseye güvenemezdim. Güvende değildim.
-Hey baksana, ben sana Yume diyorum ya hani...
-Evet?
-Sen de bana Kouta yerine Kou diyebilirsin. Arkadaşlarım bana böyle söyler. Anlarsın ya?
-Peki tamam. Kou...
-Güzel! İyi bir başlangıç yaptık.
-Ne? Neyin başlangıcı?
-Arkadaşlığımızın tabii ki!
Birkaç gün önce nefret edip lanet okuduğum, küfürler yağdırdığım o çocuk şimdi bana arkadaş olduğumuzu söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygusal mı Duygusuz mu?
Science FictionHerkesin tek duygu ile yöneltildiği bir Dünya... Yumemi kendisinin içinde bulunmadığı bu dengeyi sorgulayınca, içindeki yok etme isteği ateşlenir. Dengeyi yeniden kurmaya çalışırken , tüm duyguların tadına varıyor. Aşk, Cesaret, Güven, Acı, Korku, Ü...