Koşarak "Gizli Yer" dediğimiz yere gittik.
Sonra Yuu o büyük ağacın dibindeki otları kenara itti.
Ağacın içinde girilebilecek boyutta bir oyuk vardı.
İçinde oyuncaklar vardı.
-Burada kal Yume.
-S..sen nereye?
-Başka bir yer arayacağım.
Kahramanlık yapacağını falan sanmıştım ama böylesi daha iyiydi.
-Burada da kalabilirsin. Bak büyük...
-E...emin misin?
-Evet, bak kenara çekilince daha çok yer oldu. Ne olur gitme. Korkuyorum.
-Aslında burada durup saklanmak çok saçma. Aç ve susuz kalacağız. Ayrıca buraya gelirlerse baş edemeyiz.
Şom ağızlı Yumasaki.
Kouta ve bizim klonlarımızın sesini duyduk.
Kendi sesimizin aynısıydı.
-Nereye gitmiş olabilirler, Koucchi?
-Şirinlik yapmayı kes Yumemi.
-Koucchi? HAHAHA! SALAK YUMEMİ! Şirin olmuyorsun!
Yumasaki (gerçek olan) bana döndü ve fısıldadı:
-Aslında şirindi...
-Sırası değil Yuu, şş!
-HEY DUYDUNUZ MU?
Nefeslerimizi tutmuştuk.
-Neyi?
-Yanlış duymuşsundur. Aptal Yumasaki.
-Kapa çeneni, duydum.
-Hey, baksanıza şuradaki otlar diğerlerinden daha uzun. Sanki koyulmuş gibi...
-Yumemi, baksana bir.
-Sen baksana!
-AMAN BE! TAMAM!
Çalılardan çıkan ayak sesleri yaklaştıkça kalbimiz daha hızlı atıyordu.
Sonra Yuu eline oyuncaklardan bir tane aldı ve klonun gelmesini bekledi.
Klon kafasını uzatınca iki gözüne de birer oyuncak sapladı.
Bunu nasıl yaptığını bilmiyordum. Sadece hızla içeriden çıkıp koşuyordu.
Arkamızdaki klonların çığlıklarıyla.
Kendi sesimizi çığlık atarken duymak, çok korkutucu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygusal mı Duygusuz mu?
Science FictionHerkesin tek duygu ile yöneltildiği bir Dünya... Yumemi kendisinin içinde bulunmadığı bu dengeyi sorgulayınca, içindeki yok etme isteği ateşlenir. Dengeyi yeniden kurmaya çalışırken , tüm duyguların tadına varıyor. Aşk, Cesaret, Güven, Acı, Korku, Ü...