Saklanmamız neredeyse imkansızdı. Ancak Yuu'nun kendi sorunları vardı.
Aklından ne geçtiğini tahmin edebiliyordum.
Böyle bir psikopatlığı nasıl yaptım?Kalbinin atma sesini duyabiliyordum. Çok korkmuş olmalıydı.
Artık gerçekten öldüğümüzü düşünüyordu.
Benim gibi.Kaçmamız hiçbir şey düzeltemezdi.
Bunları düşündükten sonra elimi Yuu'nun elinden kurtardım. Yerden kalın bir sopa bulup ona tutması için attım.
Şaşkın, Korkmuş, Üzgün, Pişman, Cesur...
Ikimiz de bunları hissediyorduk.Belki her şeyi düzeltme şansımız %1'di.
Ancak 0 değildi.Her şeyi yavaşlatılmış bir şekilde görüyordum sanki.
Ardından tekrar o demir kapıyı gördüm.Açıktı.
Siluet bana el işareti ile "Gel" diyordu.Ayağa kalkıp yürürken, tekrar gerçekliğe döndüm.
Ve sonra tekrar demir kapı.
Yürümeye devam ettim.
Tekrar gerçeklik.
Tekrar demir kapıya yürümeye devam.
Tekrar.
Tekrar.
Tekrar.Başım dönmüştü.
Yere yığılmak üzereyken üstüme yürüyen klonumu gördüm.
Ardından önüme atlayan Yumasaki'yi.Bayıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygusal mı Duygusuz mu?
Science FictionHerkesin tek duygu ile yöneltildiği bir Dünya... Yumemi kendisinin içinde bulunmadığı bu dengeyi sorgulayınca, içindeki yok etme isteği ateşlenir. Dengeyi yeniden kurmaya çalışırken , tüm duyguların tadına varıyor. Aşk, Cesaret, Güven, Acı, Korku, Ü...