4.BÖLÜM: SON NEFES.

26 3 0
                                    


"Yaşam ne denli saçma ise ölüm o denli dayanılmazdır."

JEAN-PAUL SARTRE

2 ay sonra

Gecenin karanlığı, üzerimize bir ağırlık gibi çökmüştü. Tim olarak düşman bölgesine sessizce ilerliyorduk. Cemil ağabey, her zamanki gibi önde gidiyor, yolu açıyordu. Düşmanın bu sessizliği, hepimizi tedirgin ediyordu. Cemil ağabeyin tecrübesine güveniyorduk, ama içimizde bir huzursuzluk vardı.

"Bu sessizlik hiç hayra alamet değil," dedi Cemil ağabey, dudaklarının arasından hafif bir fısıltıyla. Hepimiz aynı şeyi hissediyorduk, ama onun tecrübesiyle bu düşüncelerimizi yüksek sesle dile getirmiyorduk.

Düşmanın nöbetçilerini sessizce etkisiz hale getirirken, Cemil ağabeyin hafif bir türkü mırıldandığını duydum. "Aldırma Gönül" türküsü, gecenin karanlığında yankılanıyor, bizi biraz olsun rahatlatıyordu. Ama o türkü, aynı zamanda içimdeki korkuyu da büyütüyordu. Sanki Cemil ağabey, bu türküyü son kez söylüyordu.

Tam o sırada, siper aldığımız noktadan beklenmedik bir saldırı başladı. Her yerden kurşunlar yağıyordu. Hepimiz hemen siper aldık, ama bu sefer her şey farklıydı. Düşman, bu sefer hazırlıklıydı. Bizse bu ölümcül tuzağın içine çekilmiştik.

Cemil ağabey, bizi korumak için öne atıldı, mermilerin hedefi oldu. O, her zaman timin en önünde olurdu, ama bu sefer sonunun geldiğini biliyordum. Gözleri bir anlığına bana takıldı; o bakışta hem bir veda, hem de bir teslimiyet vardı.

"Aldırma gönül, aldırma..." diye fısıldadı, ama sözlerini tamamlayamadan bir kurşun göğsüne saplandı. Cemil ağabey yere yığılırken, türkünün son mısrası dudaklarında kaldı. Yere düşüşü, sanki zamanın durduğu bir an gibiydi. Hepimiz o an donduk kaldık, hiçbir şey yapamadan.

Düşman ateşi devam ediyordu, ama o an sadece Cemil ağabeyin yere düşüşünü izleyebildim. Gözlerinden yavaşça bir damla yaş süzüldü. Gözleri kapanırken, o son bakışını asla unutamayacağımı biliyordum.

O an, sanki bir şeyler koptu içimde. Diğer arkadaşlarım da durumu fark etmiş, ama hiçbirimiz ne yapacağımızı bilememiştik. Aras, yaralı halde, hala bir çıkış yolu bulmak için mücadele ediyordu. Ama Cemil ağabeyin düşüşü, hepimizin yüreğine ağır bir yük bırakmıştı.

Saldırı sona erdiğinde, düşman geri çekildi. Geriye kalan sadece enkaz, kan ve kaybettiğimiz dostlarımızın hatıralarıydı. Cemil ağabey, orada, yerde hareketsiz yatıyordu. Onun yokluğu, timin içinde kapanmaz bir boşluk açmıştı.

Ertesi gün ise haberlerde sadece tek bir cümle vardı: 

"Hakkari'de hain saldırı: 4 şehit." 

Ne Cemil ağabeyin adı, ne de diğer kayıplarımızın isimleri geçti o haberlerde. Sadece sayılardı, soğuk ve anlamsız.

Ama biz, o anların tanıkları olarak, Cemil ağabeyin son bakışını, son mırıldandığı türküyü ve onun bize kattığı her şeyi sonsuza dek hatırlayacaktık. O, sadece bir sayı değildi; o bizim liderimizdi, abimizdi, dostumuzdu.

Ve biz, onun hatırasını yaşatmak için elimizden geleni yapacaktık. Cemil ağabeyin o son türküsü, her operasyonumuzda içimizde yankılanacak ve bize güç verecekti. Onu asla unutmayacaktık.

Kırık ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin