DİKKAT!
Bu bölüm özel bölüm olup, kurgu akışını bozmamaktadır. Bölüm, +18 sahneler içermektedir.
Keyifli Okumalar...<3
*
Aras'ın gözlerinde belli belirsiz bir parıltı vardı, bana doğru bir adım attı. Gülümsemesi her zamankinden daha fazla kendine güvenliydi, ama aynı zamanda içinde gizli bir oyunbazlık da barındırıyordu.
"Elini versene," dedi alçak bir sesle.
Bir an tereddüt ettim ama sonra ellerimiz birbirine değdi. Parmakları avcumun içine yavaşça dolandı. Aramızdaki mesafe her an daha da azalıyor, nefes alışlarımız hızlanıyordu. Aras, gözlerimin içine bakarak beni kendine doğru çekti.
"Biliyor musun, Nefes... Senin bu kadar güzel olman adil değil," dedi, sesi fısıltıdan biraz daha yüksekti. Dudakları, boynumun yanına kadar yaklaştı. Sıcak nefesi tenime değdiğinde içimde bir elektrik akımı dolaştı.
Gözlerimi kapattım, Aras'ın dokunuşları daha da cesurlaşıyordu. Ellerini belime doladı, dudakları usulca omzuma değdi. Bedenim irkilmişti ama bu, çok hoş bir hisle beraber geldi. O an her şeyi unutmuş gibiydim, sadece Aras ve ben vardık.
"Nefes," diye mırıldandı, sesi alaycı ama bir o kadar da derindi. "Bu gece sadece seninle olmak istiyorum."
Ellerim istemsizce göğsüne değdi, kaslarının sertliğini hissettim. Beni yavaşça yatağa doğru yönlendirirken, onun bu hali beni tamamen etkisi altına almıştı. Dudaklarımız birleştiğinde zaman durmuş gibiydi.
Aras, beni öperken dudaklarındaki açlık daha da artıyordu. Öpücüklerimiz gittikçe derinleşti, elleri vücudumda dolaşmaya başladı. Tenimiz birbirine değdikçe içimdeki arzu daha da büyüyordu.
Aras'ın elleri belimde geziniyor, her dokunuşu içimde bir kıvılcım yaratıyordu. Vücudumun her bir köşesi onun sıcaklığını hissediyordu. Dudaklarındaki açlık, beni bir tür derin, tutkulu bir boşluğa çekiyordu. Yatakta yavaşça geri geri giderken, Aras'ın kendine güveni ve cazibesi her şeyin önündeydi.
Kafamı hafifçe geriye eğip gözlerimi kapadım. Onun dokunuşları, beni bir rüyanın içinde gibi hissettiriyordu. Ellerinin serinliği, vücudumda büyüyen ateşi daha da keskinleştiriyordu. Aras'ın dudakları, boynumun üzerinde gezindikçe, oraya buraya hafif öpücükler bırakıyordu. Her öpücük, vücudumda bir titreme yaratıyordu.
"Nefes," diye fısıldadı Aras, sesi tam kulağımın dibindeydi. "Sana her şeyin bu kadar güzel olması adil değil."
Cevap veremeden sadece başımı eğdim. Aras'ın vücudu, vücudumla tamamen temas halindeydi. Onun sıcak nefesi, tenimde hissettiğim elektriği daha da artırıyordu. Ellerim istemsizce onun göğsüne doğru kaydı, kaslarının sertliği parmak uçlarımda belirginleşti.
Aras, nazik bir şekilde beni yatağa yatırdı, kendisi de üstüme kapandı. Üzerime gelen vücut ağırlığı, beni hem koruyan hem de kışkırtan bir yumuşaklıkla sardı. Dudaklarımız tekrar birleştiğinde, öpücüğün derinliği daha da arttı. Her bir öpücük, aramızdaki tutkunun daha da büyüdüğünü hissettiriyordu.
Aras'ın elleri, belimdeki ince kıvrımlardan yukarıya doğru ilerledi, her hareketi dikkatlice ve tutkuyla yapılmış gibiydi. Bir an için, onun ellerinin vücudumda oluşturduğu her bir dokunuş, adeta ateşle dokunuyormuş gibi hissettiriyordu. Vücudum, bu sıcaklık ve arzu karşısında tamamen teslim olmuş gibiydi.
Öpücüklerimiz ve dokunuşlarımız, zamanın ötesinde bir ritimle ilerliyordu. Aras'ın dudakları, sadece tutku ve sevgiyle değil, aynı zamanda karanlık bir gizemle de birleşiyordu. O an, her şeyin ötesinde sadece Aras ve ben vardık; hiçbir şeyin varlığı bizi bu tutkunun akışından alıkoyamıyordu.
Aras'ın elleri, vücudumda gezinirken, gözlerimi tekrar açıp onun gözlerine baktım. Onun bakışları, aramızdaki bağı daha da güçlendiriyordu. Her hareketi, her dokunuşu, içimdeki arzuyu daha da büyütüyordu. Aras'ın yanında olmak, tamamen kendimi bırakmak anlamına geliyordu ve bu, bana tarifsiz bir huzur ve mutluluk getiriyordu.
Aras'ın elleri vücudumda dolaşırken, içimdeki arzu her geçen saniye daha da büyüyordu. Tam bu anın tadını çıkarırken, aniden kapı hızla açıldı ve Kerem içeri daldı.
"Ne yapıyorsunuz burada?" diye bağırdı Kerem, gözleri genişleyerek. İçeriye girdiği an, Aras ve ben tamamen şaşkınlık içinde kaldık. Aras'ın yüzü kısmen mahcup bir ifadeyle kızardı, ben ise gözlerimi açıp aniden bir kısım ürkek bir bakışla Kerem'e baktım.
"Kerem! Ne... Ne işin var burada?" diye fısıldadım, yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Aras ise beni nazikçe kenara itip kalktı.
Kerem, kapıyı kapatıp içeriye doğru adım attı. "Açıkçası kapıyı çalmayı unuttum, ama en azından gördüm ki kötü bir şey olmuyor."
Aras, sinirli bir şekilde gözlerini devirdi. "Kerem, bir şeyin yanlış olduğunu anlamıyor musun? Biraz daha kapalı alanlar kullanmak gerekebilir mi acaba?"
Kerem, kafasını eğip durumu anlamaya çalıştı. "Peki, peki. Hemen çıkıyorum," dedi ama kapıyı açıp tekrar içeriye bakmadan önce bir daha dönüp baktı. "Ama bir sonraki sefere haberim olsun, siz de beni daha dikkatli çağırın."
Aras, sinirli bir şekilde başını sallarken, ben de bir yastığı yüzüme kapatıp gülmeye başladım. Kerem'in bu komik girişimi ve Aras'ın kısmi öfkeli ama biraz da utangaç hali, durumun tüm ciddiyetini kaybettirmişti.
"Kerem, yeter artık!" diye bağırdı Aras. "Buradan hemen çık!"
Kerem, yavaşça kapıya yöneldi ve son bir kez geri dönerek, "Sakın kapalı alanlarda tek başınıza kalmamaya dikkat edin, ben de bir şey yaparım," dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.
Aras, gülümsemeye çalışarak bir an için bana baktı. "Bu gece kesinlikle unutulmaz olacak," dedi, ama sesinde hala biraz sinir vardı.
Gülümsememi zor tutarak, "Evet, kesinlikle. Şimdi biz kaldığımız yerden devam edelim mi?" dedim, gözlerimdeki kıvılcımı daha da belirginleştirmeye çalışarak.
Aras, derin bir nefes alıp tekrar yanıma döndü. "Evet, devam edelim. Ama lütfen, kapıyı kilitleyelim bu sefer," dedi, hafifçe gülümseyerek.
Kapıyı kilitledik ve odanın içindeki hava tekrar yoğunlaştı. Kerem'in bu komik ve beklenmedik müdahalesi, aramızdaki gerginliği biraz olsun yumuşatmıştı, ama yine de geceyi özel kılmak için elimizden geleni yapmalıydık. Aras, dudaklarını tekrar benimkilerime götürdüğünde, artık daha hazırlıklıydık ve bu kez kesintisiz bir şekilde anın tadını çıkarabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Zincirler
RomanceBir düşman askeri... Savaş sınırında bir öğretmen... Bir savaş alanında karşılaşan iki yabancı... Biri hayatta kalma içgüdüsüyle hareket eden bir düşman askeri, diğeri ise savaşın ortasında öğrencilerine umut aşılamaya çalışan bir öğretmen. Bu iki...