29.BÖLÜM: SÜKÛT.

4 1 1
                                    


(1.KİTABIN FİNALİ)

"Sorma durum Leyla,

O sesler yok aslında.

Birden çıkagelse,

Yok yok, olmaz asla, Leyla."

AYŞEGÜL ALDİNÇ & GÖKHAN TÜRKMEN

Evimize vardığımızda gece iyice çökmüş, hava soğumuştu. Arabanın kapıları açıldığında, içeriye yayılmış bir sessizlik vardı. İçeride, yaşadıklarımızın ağırlığı altında ezilmiş gibi hissediyorduk. Aras, evin kapısında durup derin bir nefes aldı. Yüzü, her şeyin ağırlığı altında iyice solmuştu. İçim acıyordu. Yanına gidip elimi omzuna koydum, ama o an her şey çok ağırdı. Ne desem, ne yapsam bilemedim.

Kerem, içeriye adımını attı ve gözlerini etrafa çevirdi. "Aras, eve gelmek zorundaydık," dedi, yorgun ama kararlı bir sesle. "Ama şimdi, belki biraz dinlenmemiz gerekiyor."

Aras, "Şimdi dinlenemeyiz, Kerem. Yapmam gereken bir şey var," dedi, gözleri dalgın ve yorgun. "Ama bu geceyi sadece... geçirmemiz gerek."

O sırada telefonun sesi evin sessizliğini böldü. Aras'ın telefonu çaldı ve ekranda askeriye logosu görünüyordu. Aras'ın yüzü aniden değişti, korku ve endişe bir anda yüzüne yansıdı. Hızla telefonu açtı.

"Aras, hemen merkeze gelmelisiniz. Acil bir durum var. Durum kritik ve sizin orada olmanız gerekiyor," dedi telefonun diğer tarafından askeri bir ses. "Sizden gelen bir bilgilendirme bekleniyor."

Aras'ın gözleri, telefonu yere düşecekmiş gibi açıldı. "Ama... şu an buna uygun değilim. Kendimi... kötü hissediyorum," dedi, sesi titrek ve umutsuzdu.

Askeri yetkili, "Bu emirler kesin. Sizi hemen oraya bekliyoruz. Görevimiz sizin orada olmanızı gerektiriyor. Ayrıca, mevcut durumda herhangi bir erteleme yapılamaz," dedi ve telefon kapandı.

Aras, telefonunu kapatıp yorgun bir şekilde başını salladı. "Gidemem. Gerçekten şu an gidecek durumda değilim. Kendimi hazır hissetmiyorum."

Kerem, Aras'a yaklaşıp omzuna hafifçe dokundu. "Aras, şu anki durumun ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Ama bu görev de önemli. Hem de çok önemli. Bu şekilde kalmanın hiç kimseye faydası olmayacak."

Aras, gözleri dolu bir şekilde baktı. "Ama nasıl? Nasıl gidebilirim? Hem zaten... beni zaten yeterince yüklenmiş durumdayım."

Serkan, araya girerek, "Aras, dinlenmen için zamanımız yok. Eğer görev kritikse, bu gece işimizi yapmalıyız. Senin de durumunu düzeltebilmek için bu görevi yerine getirmemiz gerekiyor," dedi, kararlı bir sesle. "Hadi, hazır olmalıyız."

Aras, iç çekerek gözlerini kapattı. "Tamam, tamam. Gitmek zorundayız. Ama bu gece nasıl toparlanacağımı bilmiyorum."

Kerem, "Sana yardım edeceğiz. Hem bu kadar üzgün olduğunda sana destek olmaktan başka ne yapabiliriz ki?" dedi, yorgun ama içten bir gülümsemeyle.

Aras, Serkan ve Kerem ile birlikte evden çıktı. Bu geceyi nasıl geçireceğimiz belli değildi. Sıcak evimizin yerini, bizi bekleyen soğuk ve zor bir görev alacaktı.

Evden çıkarken, Melis, Ayla ve ben evin kapısında bekledik. Gözlerimizde hüzün ve belirsizlik vardı. Melis'in gözleri yaşlarla dolmuştu, Ayla ise tamamen sessizdi. İçim acıyordu. Aras'ın ve diğerlerinin bu gece geçireceği görev, hepimizi etkiliyordu.

Aras, Serkan ve Kerem, arabaya binip yola koyuldu. Gözlerim onları takip ederken, içimde bir umutsuzluk vardı. Evimizde yaşadığımız bu gece, büyük ihtimalle tarihin en zor gecelerinden biri olacaktı.

Kırık ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin