"Sana ben ezelden geldim, lan
Bi' çağır hele bak, bu yerde durmam
O kara göze, kaşa ben ki kurban
Taşıyor umudum aşkımdan"
ZEYNEP BASTIK
4 Gün Sonra
Balayına çıkacağımız sabah Aras, bagajları arabaya yerleştirirken her zamanki gibi sakin ve kontrollüydü. Ben ise heyecanla el çantamı son kez kontrol ediyordum. İlk durağımız Aras'ın ailesinin evi olacaktı. Karadeniz'in o mis gibi havasını özlemiştim ama bir yandan da içimde hafif bir korku vardı. Aras'ın annesi ve babasıyla ilk kez gelin olarak karşılaşacaktım.
"Hazır mısın?" diye sordu Aras, arabaya binmem için kapıyı açarken.
Gülümseyip omzuma aldığım çantayı düzelttim. "Hazırım ama bir uyarıda bulunayım. Beni utandırırsan fena olur."
Aras gülerek, "Seni utandırmam, merak etme. Sadece annem ve babamın konuşmaları karşısında hazırlıklı olman lazım. Karadeniz şivesini hızlı anlamak zor olabilir."
Yola çıktığımızda Aras, Karadeniz türküleri eşliğinde neşeyle şarkı mırıldanıyordu. Yol boyunca şakalaşıp durduk. Ama ne zaman ki Aras'ın köyüne yaklaştık, içimdeki heyecan katlandı. Evleri dağların tepesinde, denize bakan bir köydü. Manzara nefes kesiciydi ama asıl "nefes kesici" olan Aras'ın ailesinin ilk defa evine gitmem anıydı.
Arabadan indiğimizde Aras'ın annesi Fadime teyze, kapıda ellerini beline koymuş bizi bekliyordu. "Oo, geldular ha! Hele bak! Oğlum gelinumı getirdii!" diye sevinçle bağırarak yanımıza koştu. Fadime teyze, elinde koca bir poşet dolusu yiyecekle yanımıza gelir gelmez beni bir güzel sarıp sarmaladı.
"Hoş geldin kızum, hoş geldun. Bizim bu taraflarda böylük gelin görmedum ha! Aras ha, sen böylük bi karı buldun ha, pes doğrisi!"
Aras gülümseyerek, "Anne, Nefes'i boğacaksın. Biraz hava alsın."
Fadime teyze geri çekilip bana baktı, gözleri ışıldıyordu. "N'olcek oğlum, biraz saricam da sevincumuzu belli edeyim! Hem bizim Karadeniz'de böyleyik, sevdiğimiz insanı sıkarız!"
Tam o sırada Aras'ın babası İdris amca elinde bir çay bardağıyla kapının önüne çıktı. "Hee, geldiler mi daa? Hadi buyurun içeri de, soğukta kalmayın. Çay demlendi, hamsi de ocakta pişiyiy!" diye seslendi.
Aras, bana dönüp göz kırptı. "Hazır mısın? Annem biraz konuştu ama babam asıl şovunu yapacak."
Eve girer girmez mis gibi hamsi kokusu bizi karşıladı. Fadime teyze hemen sofrayı hazırlamaya koyuldu. İdris amca ise hiç vakit kaybetmeden lafa başladı. "Hee, bizim uşak, Karadeniz'in delikanlısı bulmuş ha bu güzel kızı. Bizim oralara gelin getirmen beni pek memnun etti oğlum."
Gözlerini devirdim, bu kadar övgü karşısında ne diyeceğimi bilemedim. Ama Fadime teyze hızını alamadı, hemen araya girdi. "İdris bey, sen sus da ben anlatiyim! Bizim Aras ufakken bi deyyuslik etti de bi kere, hani hatırladın mı? O zamandan beri hep lafımız dinler ha!"
Aras bir an ne yapacağını şaşırdı, kızarıp bozarıyordu. "Anne, lütfen!" diye mırıldandı.
Ama Fadime teyze coşmuştu bir kere. "Hee, ben hatirlarum oğlum. O bi kere inat ettiydı bana, hani o kadar inatçıdır da. Ama sonra uslandıy, ha. Şimdi koca adam oldu, bi gelin getirdi eve. Hem de böylük hanım hanımcik!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Zincirler
RomanceBir düşman askeri... Savaş sınırında bir öğretmen... Bir savaş alanında karşılaşan iki yabancı... Biri hayatta kalma içgüdüsüyle hareket eden bir düşman askeri, diğeri ise savaşın ortasında öğrencilerine umut aşılamaya çalışan bir öğretmen. Bu iki...