"Bir kâğıda sensizlik yazdım.
Yine de çok hoşuma gidiyor.
Çünkü sensizlik kelimesi bile senle başlıyor."
CEMAL SÜREYA
Güvenli bölgeye çekildikten sonra, herkes bir şekilde kendi köşesine çekilmişti. Görev başarılıydı ama üzerimizdeki yorgunluk, biriken stres ve yaşadığımız anların ağırlığıyla birleşmişti.
Kerem, yüzünde her zamanki muzır gülümsemesiyle yanımıza geldi. "Tamam, millet, herkes iyi mi? Biraz gerginlik mi var? Yoksa şu gül olayından sonra romantik bir havası mı var buranın?" diye sordu, göz kırparak.
Sevgi, her zamanki cool tavrıyla başını kaldırıp Kerem'e baktı. "Şu an romantiklikle uğraşacak halimiz mi var, Kerem? Biraz ciddi ol lütfen," dedi ama yüzünde hafif bir gülümseme vardı.
"Tamam, tamam, kimseyi rahatsız etmeyelim, ne de olsa bazıları yeni bir başlangıç yapıyor," dedi Kerem, Aras'a dönüp göz kırparak. Aras, bu sözler karşısında hafifçe kızardı ama altta kalmadı.
"Kerem, ne yapıyorsun sen?" dedi Aras, sahte bir ciddiyetle. "Yoksa kıskandın mı? Kıskandıysan, sana da bir gül buluruz, merak etme."
Kerem, dramatik bir şekilde elini kalbine götürdü. "Ah! Kalbim... Nasıl da vuruldum... Ama senin elinden değil, sevgili dostum, sensizlikten vuruldum!" dedi, ardından dramatik bir şekilde yere çöküp, göğsüne sahte bir darbe almış gibi yaptı.
Ayla, Kerem'in bu teatral tavrını görünce kıkırdamaya başladı. "Kerem, bazen fazla abartıyorsun. Ama seni böyle seviyoruz," dedi ve elindeki güle bakarak ekledi "ve senin sayende hepimiz biraz olsun rahatlayabildik. Teşekkürler."
Kerem, bu iltifat karşısında başını eğip ağır bir şekilde selam verdi. "Hizmetinizdeyim, hanımefendi," dedi ve ardından yüzünde ciddi bir ifadeyle Aras'a döndü. "Ama şaka bir yana, hepimiz buradayız ve iyiyiz. Bu, kutlamaya değer bir şey."
Tam o sırada, Sevgi devreye girdi. "Evet, iyiyiz ama bu iş burada bitmedi. Şu an hepimiz biraz rahatladık ama unutmamamız gereken şeyler var," dedi, sesi ciddi ve dikkatliydi.
Ayla da Sevgi'ye katılarak başını salladı. "Evet, Sevgi haklı. Görev henüz tam anlamıyla bitmedi. Önümüzde hala tehlikeli adımlar var."
Bu sözler, hepimizi biraz daha ciddiyete çekti. Yüzlerimizdeki gülümsemeler, yerini kararlı bakışlara bıraktı. Aras, gözlerini bana dikti ve sessizce yanıma yaklaştı.
"İyi misin?" diye sordu, sesi bu sefer tamamen ciddi ve korumacıydı.
Başımı salladım. "İyiyim. Sadece... Biraz endişeliyim. Ama birlikteyiz, bu yeter," dedim ve ona güven verici bir gülümseme gönderdim.
Aras, bu sözlerimden güç almış gibi görünüyordu. "Ne olursa olsun, birlikteyiz," dedi. "Bu işi birlikte başaracağız."
Kerem, bu konuşmayı duyunca kaşlarını kaldırarak yanımıza geldi. "Şu romantik anları daha ne kadar sürdüreceksiniz? İtiraf edin, bir an önce şu işi bitirip baş başa kalmak istiyorsunuz, değil mi?" dedi, gülerek.
"Kerem, gerçekten dayanılmazsın," dedim gülerek. "Ama bir an önce bu işi bitirelim de kim ne yapacaksa yapsın. Hem bu kadar şaka yeter, biraz da ciddi olalım."
Melis, hafifçe gülümseyerek konuştu. "Evet, ciddiyet zamanı. Ama... Biraz da gerilim katalım mı? Ne de olsa tehlike, heyecanı artırır," dedi, göz kırparak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Zincirler
RomanceBir düşman askeri... Savaş sınırında bir öğretmen... Bir savaş alanında karşılaşan iki yabancı... Biri hayatta kalma içgüdüsüyle hareket eden bir düşman askeri, diğeri ise savaşın ortasında öğrencilerine umut aşılamaya çalışan bir öğretmen. Bu iki...