10.BÖLÜM: DÖNÜŞ YOLU.

6 4 0
                                    


Selam, Kırık Zincirler'i 3 kitaplık bir seri yapmayı düşünüyorum. Ancak, hikayeyi bir ikileme veya tek kitap olarak da sunabilirim. Henüz kaç kitaplık bir seri olacağına karar vermedim. Sizce bu hikaye için bir seri yapmak mantıklı mı, yoksa tek kitap olarak mı bırakmalıyım?

*

"Elveda sevgilim, elveda, teşekkür ederim sana... Güzeldi, her şey yaşandığı haliyle güzeldi, her şeye rağmen... Son nefesime kadar teşekkür edeceğim sana bunun için..."

STEFAN ZWEİG

Sabahın erken saatlerinde güneş, otel odamızın penceresinden içeriye nazikçe süzülüyordu. Gözlerimi açtığımda, yataktan kalkıp kahvaltı için hazırlanmaya başladım. Tatilin son günüydü ve Şanlıurfa'daki harika anılarımızı geride bırakıp eve dönme zamanı gelmişti.

Kahvaltı salonuna indiğimde, Kerem masada oturmuş, kahve fincanıyla oynuyordu. Beni görünce gülümseyerek, "Günaydın, tatlı rüyalardan uyanmış kraliçe! Bu sabah enerji dolu görünüyorsun, yoksa dönmek istediğin için mi bu kadar enerjiksin?" dedi.

Gülerek, "Tatili bitirmek zor olacak ama geri dönmek de güzel olacak," dedim ve yanına oturdum.

Tam bu sırada Aras içeri girdi. Gözleri her zamanki gibi parlak ve enerjik görünüyordu. Beni görünce yanaklarıma tatlı bir öpücük kondurdu ve hafifçe kulağıma fısıldadı: "Günaydın, hayatım."

Bu kelimeleri duyunca içim bir anda ısındı, kalbim hızla atmaya başladı. O an, Aras'ın bana "hayatım" deyişinin beni bu kadar etkileyebileceğini hiç düşünmemiştim. Hafifçe kızardığımı hissettim ama bir yandan da bu tatlı anın tadını çıkarmaya karar verdim.

Kerem, bu romantik anı bozmak istercesine, "Vay, vay, vay! Aras'tan büyük sözler! Hayatım mı? Aman dikkatli ol, fazla romantiklik ağır gelir!" diyerek araya girdi ve hepimizi güldürdü.

Aras, gözlerini devirdi ve Kerem'e dönerek, "Kerem, senin şakaların gerçekten bazen insanın kalbini sıkıştırıyor," dedi, ama yüzündeki gülümsemeyi gizleyemedi.

Melis, kahvaltı tabağındaki böreği işaret ederek, "Arkadaşlar, bu börekler inanılmaz. Ama sanırım tatilin en iyi kısmı şu kebaplar ve tatlılar oldu. Eve dönmeden önce son bir kez daha yemek yeme fırsatımız olsaydı," dedi.

Kerem, çenesini kaşıyarak, "Evet, ama eve dönüyoruz. O yüzden bu tatilin son anlarının tadını çıkarmalıyız. Hem dönüş yolunda Aras'a romantik sözler söylettirip bizi eğlendirebilirim," dedi.

Kahvaltı masasında bir kahkaha fırtınası daha koptu. Aras, Kerem'e dönerek, "Sen yeter ki konuşma. Dönüş yolunda hepimize huzur ver, lütfen," diye yanıtladı.

Kahvaltıdan sonra, otelden çıkış yapıp dönüş yolculuğumuz için hazırlıklarımızı tamamladık. Şanlıurfa'nın tarihi dokusuyla dolu anılarla vedalaşmak zor oldu, ama bir yandan da eve döneceğimiz için heyecanlıydık.

Havalimanına giderken, minibüste hepimiz eski günlerden ve tatilin en komik anılarından bahsediyorduk. Kerem yine esprileriyle araya girip herkesin kahkahalarla gülmesini sağlıyordu.

Kerem, "Bakın, eve döner dönmez herkes kendine yeni şaka kitapları alacak. Benim repertuarım çok geniş ama sizin şakalarınızda eksiklik var gibi!" dedi ve herkesin gözlerinden yaşlar gelene kadar güldürdü.

Aras, bana doğru eğilip, "Yolculukta biraz daha birlikte olmanın keyfini çıkarabiliriz. Belki eve döner dönmez güzel bir akşam yemeği organize ederiz," dedi.

Kalbim yine hızlandı, ama bu kez Kerem'in tekrar araya girmesinden korktum. Ancak, Kerem bu kez sessiz kaldı ve ben de Aras'ın bu teklifi üzerine gülümseyerek, "Bu çok güzel bir fikir, hayatım," dedim. Bu sözcüğü ona geri söylemek hoşuma gitmişti.

Kerem, bu romantik anı daha fazla uzatamadan, "Tamam tamam, romantizminizi uçakta devam ettirin, biz biraz da komik bir şeyler konuşalım. Mesela Urfa'da yediğimiz yemeklerden bahsedelim. Aras, senin de tatlı ve romantik kelimelerin varmış, ama kebaplardan bahsederken bu kadar romantik olabilir misin?" dedi.

Aras, gülümseyerek, "Kebapların tadı, Urfa'nın sıcağı ve dostluklarımız kadar güzel," diyerek bir yandan Kerem'in oyununa katıldı ama bir yandan da bana tatlı bir bakış attı.

Kerem'in esprileri, minibüs yolculuğunda ve akşam yemeğinde hepimizin yüzünü güldürmeye devam ediyordu. Akşam yemeği sırasında, masanın etrafında tatil anılarını ve gelecek planlarını konuşurken, Kerem bir anda havaya girdi.

*

"Yani Nefes Hanım," diye başladı, gözleri parlayarak. "Hakkâri'ye döndüğümüzde askeriyede bize yemekleri kim yapacak? Sonuçta, daha Aras'la çocuğunuz yok. Çocuğunuz olana kadar, tim olarak biz sizin çocuklarınızız!"

Bu sözleri duyduğumda, ilk başta ne söyleyeceğimi bilemedim. Ardından masadaki herkes bir anda kahkahalara boğuldu. Kerem'in yüzündeki eğlenceli ifade, komik esprisine daha da tatlı bir hava katıyordu.

Aras, Kerem'in bu esprisine gülerek, "Kerem, gerçekten seninle eğlenmek her zaman çok keyifli. Ama merak etme, Hakkâri'ye döner dönmez seninle yemekler konusunda anlaşacağız," dedi ve gözleriyle Kerem'i kovaladı.

Kerem, "Aaa, bakın, Aras da bizi unutmadı!" diyerek gülmeye devam etti. "Yani şimdi, Hakkâri'ye dönerken biz de hem tatil anılarını hem de askeriye yemeklerini tartışacağız. Şaka bir yana, aramıza katılacak yeni bir 'çocuk' olana kadar, bizi unutmayın!"

Masada herkes, Kerem'in esprisinin tadını çıkarırken, gülüşmelerimiz tatilin son akşamına neşe kattı. Aras, Kerem'in bu şakalarına karşı koyamayarak, "Kerem, gerçekten seninle geçirdiğimiz her anı çok değerli. Senin gibi bir arkadaşımız olduğu için şanslıyız," dedi ve Kerem'in kollarını hafifçe sıktı.

Gülerken ve şakalaşırken geçen bu akşam, tatilin sonunu tatlı bir şekilde kapatmamızı sağladı. Kerem'in komik esprileri, hem tatilin son gününde hem de dönüş yolunda hafif bir melankoliye rağmen, yüzlerimizde geniş bir gülümseme bırakmıştı.

Kırık ZincirlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin