Just Tom

77 14 11
                                    

Anna toz pembe bir ipek elbiseyi gardorobundan çıkarırken aynadaki yansımasına bakıyordu.

Genç kadın günlerdir uyumamıştı, oldukça yorgun gözüküyordu.Eğer Tom onu Diagon Yolunda bekliyor olmasaydı, tüm öğleni yatağında geçirirdi.Ancak bunu yapamayacak kadar meşguldü.Verdiği sözü tutmalı, Tom ile sözleştiği saatte onu beklemeliydi.

Genç kadın derin bir iç çekti, yatağının üzerine attığı elbisesine baktı. Bundan bir kaç yıl önce, on yedinci yaş gününde annesinin ona doğum gününde hediye ettiği ipek elbiseye baktı.Sahip olduğu en güzel, en zarif elbiseydi.Tüm bedenini kaplıyordu, omuzlarından dökülen kesimi ise ince boynunu ortaya çıkarıyordu.Anna, bunca karmaşanın içinde Tom'a neden böylesine hoş görünmek istediğini sorguladı.Fakat kalbinden geçerli bir istek çıkmamıştı.

Odasından dışarı ilerlediğinde teyzesi ve kardeşini görmüştü.İkisi de onun bu şık haline şaşkınlıkla bakarken Anna sadece sessizce gülümsemişti.Neler olduğunu açıklayamayacak kadar yoğundu.Ona doğru koşan kardeşini gördüğünde kollarını ona açmış, sıkıca sarılmıştı.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Lucas merakla.Ablasının özenle yaptığı saçlarıyla oynuyor, mavi gözlerini ise kısmış bir şekilde bakıyordu.Ancak Anna'nın bakışları onu geride, sessizce izleyen teyzesine takıldı.

"Bir arkadaşımla buluşacağım." dedi ikna edici bir sesle.Kardeşinin yanağına nazik bir öpücük kondururken dizlerinin üzerinden kalkmış, teyzesinin yanına ilerlemişti.

Vanessa kollarını göğsünde birleştirmiş, tek kaşını kaldırarak yeğenine bakmıştı.Ona yaklaşan Anna'yı bir kenara çekivermişti. "Nereye gidiyorsun?" diye fısıldadı Lucas'a belli etmeden.

"Okuldan arkadaşlarımla buluşcağım." diye yanıtladı bir kez daha Anna.

"Bu halde mi?" Vanessa şüpheyle sordu.Genç kadının pahalı elbisesi, arkadan toplanmış saçları ile oldukça abartısız ve zarif dursa da o yine de şüphelenmişti.

"Zaten birkaç gecedir eve de gelmiyordun.Kiminle birlikteydin?"

Teyzesinin ardı arkası kesilmeyen sorularıyla birlikte Anna bunaldığını hissetti. "Emma'nın evindeydim." diye basitçe yanıtladı onu.Cevabı teyzesini tatmin etmeyecek olsa da Anna onunla vakit kaybetmemek adına hızlı davranmış, birkaç dakika sonra kendini evden dışarı atmıştı.

Genç kadın emin adımlarla ilerdi, Diagon Yoluna doğru yürümeye başladı.Teyzesinin evi, bu bilindik sokağa pek uzak sayılmazdı, pek komiktir ki Londra'daki büyücüler birbirlerine yakın bir şekilde yaşarlardı.Bu yüzden büyüye ihtiyaç duymadı, kısa ama ince topuklularının üzerinde kendini zorlarcasına yürüdü.En sonunda adımları onu, Diagon Yolunun en kasvetli, iç karartıcı dükkanının önüne götürdü.

Borgin ve Burkes tabelasını görürken kapıdan içeri girmek istese de genç adam ondan önce davranmıştı.Elindeki anahtarı işaret ederek ona dışarda beklemesi gerektiğini işaret etmiş, birkaç saniye sonra dışarı çıkarken dükkanın kapısını kitlemişti.

Anna'nın kahverengi gözleri genç adamın siyah takımında dolandı.Her zamankinden farklı olarak yeşil bir kravat yerine siyah rengi tercih etmiş, beyaz gömleği ile uyumlu olmuştu.Saçları düzgün bir şekilde taranmış ancak beyaz tenin iyice soluklaşmıştı. Anna, onun dün gece uyumadığını anlamıştı.

Tom kapıyı kitledikten sonra yeşil gözleri genç kadında dolandı, yüzüne memnun bir gülümseme yerleşti.Eli, onun ince beline konarken nazikçe dokunmuş, kulağına doğru fısıldamıştı.

"Çok güzel görünüyorsun."

Anna burnuna dolan keskin ama hoş parfüm kokusunu içine çekti, gözleri kırpıştı. Hafifçe başını sallarken adımları genç adamı takip etti. "Nereye gidiyoruz?" diye sordu merakla.

Master of None//Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin