Words

110 16 7
                                    

Anna önündeki deftere birkaç kelime karaladı ancak kağıdı yırtıp atması bir olmuştu.Her yazdığı anda kurduğu cümleleri beğenmiyor, kendini ifade edemiyordu.

Genç kadın hislerini kelimelere dökmekte zorlanıyordu.Bu sadece en yakın arkadaşının düğününde yapacağı konuşma ile kısıtlı değildi, hayatının her anındaydı.En basit zamanda bile karşındakine düşüncelerini kelimelerle ifade etmek yerine susuyor, eğer konuşursa ağzından çıkan kelimeler oldukça kırıcı oluyordu.

Şimdi ise bir yolunu bulmalı, Emma'nın düğününde güzel sözler sarfetmeliydi.Sonuçta nedimeydi, bunca zamandır arkadaşıyla geçirdiği zamanı zarif bir şekilde ifade etmeliydi.Sıkıntıyla derin bir nefes verdi, defteri masada ileri doğru itti.Bir sigara yakmış ancak kardeşinin birden odaya girmesi ile sigarayı küllüğe geri bırakmıştı.

"Lucas." dedi yumuşak bir sesle.Oturduğu sandalyeden kalkarak kardeşine yönelmiş, ona kollarını açmıştı.Lucas ise onu pas geçmiş, yatağın üstüne çıkarak sessizce oturmuştu.Yüzü asıktı, ablasına bakmamak için bir savaş veriyordu.

Anna, kardeşinin neden böyle davrandığı anlamadı.İçi bir anda büyük bir korkuyla doldu, hızla kardeşinin yanına giderken yatağa oturdu. "Ne oldu?" diye sordu eli küçük çocuğun omzuna giderken.Lucas'ın mavi gözleri ise dolmuş, ağlamamak için kendiyle savaş verirken dudaklarını kemiriyordu.

Anna bir kez daha sordu kardeşine.Ancak küçük çocuk cevap vermek yerine sessizce ağlamaya başladı.Genç kadın ne yapacağını bilemezken kollarını ona sardı, kardeşini kendine doğru çekti.Parmakları onun sarı saçlarında dolanıyor, başını hafifçe okşuyordu.Anna'nın, ortamı düzeltmek için söyleyebileceği sihirli kelimeleri yoktu, tek yapabildiği kardeşine sarılmaktı.

"Annemi özledim." dedi Lucas hıçkırıklarının arasından.Sözleri, genç kadının buz kesmesine sebep oldu.Anna bu gerçeği sürekli unutmaya çalışsa da annesini hatırladığı anda tüm zihni bomboş kalmış, son bir yılda yaşadıkları ile dolmuştu.O an hiçbir şey düşünememiş, ne hissedeceğini bilememişti.Ağlamak istese de yapamıyor, gözleri onunla inat edercesine tek bir damla süzülmüyordu.

Lucas ablasından ayrılırken kıpkırmızı olmuş gözlerle ona baktı.Elleri ablasının eteğini sımsıkı tutuyor, onu hiç bırakmayacakmış gibi hissediyordu.

"Hani mezun olunca sadece sen ve ben olacaktık?"

Anna cevap veremedi.Daha en başından kardeşine verdiği sözü tutamamıştı.Kelimeler boğazına dizildi, yutkunamadı.

"Burada mutsuz musun?" diye sordu aklına ilk gelen ihtimalle.

Lucas başını iki yana salladı.Teyzesinin ona sağladığı imkanlardan memnundu, burada tanıştığı çocuklarla da iyi anlaşıyordu.

"Hayır." diye yanıtladı bilmiş bir şekilde. "Ama ne değişti merak ediyorum.Teyzemi konuşurken duydum, evleneceğini söylüyordu.Kendi çocukların olursa beni unutmandan korkuyorum."

Anna bir kez daha kardeşine sımsıkı sarıldı.Teyzesinin boş boğazlığı Lucas'ı tereddüte düşürmüş, üzülmesine sebep olmuştu.Buna bir yandan sinirlenmiş ama belli etmemeye çalışmıştı. "Evlenmiyorum." dedi kesin bir şekilde. "Ama burada durman senin için çok daha iyi olacaktır.Ama mutsuzsan Cambridge'e geri dönebiliriz."

Anna bunu hiç düşünmeden söylese de o an kararını vermişti.Bu hayatta, kendisinden daha çok sevdiği kardeşi için her şeyi yapmaya hazırdı.Canını tehlikeye atmak bile olsa, herkesi geride bırakıp kardeşini de alıp uzaklara gidebilirdi.

Lucas merakla gözlerle ablasına baktı.Onun yüzündeki ciddiyeti görebiliyordu, bu tavrı bir anlığına onu korkutmuştu.Belli belirsiz başını sallamıştı. "Buradan memnunum." dedi kısık bir sesle.

Master of None//Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin