Only Time Knows

492 27 21
                                    

Müdür Dippet bir okul müdürünün yapması gereken konuşma ne ise onu yapmış,hiç bir kelimeyi atlamamıştı.Karşısındaki genç kadına yaşananlardan dolayı ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş, her daim yanlarına olacağının sözünü vermişti.Sözlerinde içten bile olmasa dahi bunları söylemek görevinden başka bir şey değildi.Anna da bunu biliyordu.İşi aslı genç kadın birinin onu sakinleştirmesine ya da onu ne kadar anladığını söylemesine ihtiyaç duymuyordu.Tek isteği kimsenin onu suçlamadan sessizliğe gömülmesiydi.

Ancak bu isteği çabuk gerçekleşmiyordu.Dippet'ın konuşmalarından sonra bina başkanı olan Dumbledore'un nasihatlarını dinlemek zorundaydı.Bu aydınlık koridorda emin adımlarla ilerliyor,zihnini tamamen boşaltmayı hedefliyordu.Tek düşündüğü güzel ve sade anılardı.Sadece bu şekilde ayakta kalabilir ve ilerleyebilirdi.

Ofisin kapısını nazik bir şekilde çalarken içerden gelen ses onu onaylamış,kapıyı aralamıştı.Bakışları Albus Dumbledore'u buldu.Deneyimli büyücü her zamanki gibi kendinden emin duruyordu.Anna birden içten içe onu gıpta etmişti.Hayatında onun kadar kendinden emin olan başka biriyle tanışmamıştı.Çevresindeki herkes korkunun esiri olan ürkek bir canlı gibi daranıyor,düşüncelerini dahi söylemekten çekiniyordu.

"Hoşgeldin Anna." dedi Dumbledore sıcak bir sesle.Onun düşüncelerini okumuşçasına yumuşak bir şekilde bakıyordu.

Genç kadın ona işaret edilen sandalyeye oturdu.Eli eteğinin ucuna giderken kumaşı düzeltmiş,sırtını arkaya yaslamıştı.Konuşmak yerine ufak bir baş selamını uygun görmüş ve sessizce beklemeye başlamıştı.

Dumbledore onun bu sakinliğini takdir etti.Başa bir öğrenci olsa ele avuca sığamayacağını biliyordu.Slughorn'un dersinde olanları duymuş ancak genç kadını pek de haksız bulmamıştı.

Masasının arkasına yaslanmış,kollarını önünde birleştirmişti.Bakışlarını ondan kaçıran genç kadını izledi bir süre. "On dokuz yaşına bastın değil mi?"

Anna onu onaylayarak başını salladı.Konuşmaktan kaçınmasının özel bir sebebi yoktu.Ancak ne zaman Dumbledore'un yanına gelse duygularını saklama ihtiyacı hissediyordu.Önüne konulan çay fincanına gitti bakışları.İçinde iksir olma ihtimalini bir an düşünse de bu düşünceyi hızla aklından sildi.

Dumbledore ise dikkatle genç kadının herareketi kaçırmadan incelemişti.Yüzündeki ufak değişimler hislerini ortaya çıkartarak ele verse de duygularını belli etmemede oldukça iyi olduğunu söyleyebilirdi. "Temkinli bir büyücüsün." 

Sözleri açıkça onu takdir ederken Anna ise samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi. "Temkinli olmak zorundayım." dedi ellerini iki yana açarken. "Ben bir kadınım."

Sözlerinin arkasındaki derinliği Dumbledore elbette anlamış,bu konuyu daha fazla deşmemişti.Yaşlı büyücü parmaklarını hızla masaya vuruyor,söyleyeceği kelimeleri seçmeye çalışıyordu.Böylesine birinin karşısında gelişi güzel konuşmayacaktı.

"Babanız Azkaban'a gönderilmiş.Davaya gelemediğim için üzgünüm tanık olmuşsunuz."

Anna bu konunun açılmasından hoşnuttu.Herkes bu durumu ya yüzüne çarpıyor ya da hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.Oturduğu yerde toparlanırken başını salladı. "Bir evlat için babasını ispiyonlamak kolay olmadı.Ancak Profesör,suçlular cezalandırılmalı değil mi?"

Bu rahat tavırları genç kadını ele vermekten ziyade anlaşılması zor kılıyordu.Dumbledore,binasında olan bu öğrenci hakkında ne düşünmesi gerektiğinde zorlanmıştı.Genç kadının sözlerini düşündü bir an.Suçlular elbette cezalandırılmalıydı ancak Lucas Martin suçlu muydu?Tek kanıt aleyhine tanıklık yapan kızı iken bu durrumdaki çelişkiler oldukça fazlaydı.

Master of None//Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin