Part II | 32. Bölüm | Geoffroy

753 39 14
                                    

Şarkıyı mutlaka dinlemenizi öneririm. Türkçe alt yazılı.Sözleri Jason&Rose ikilisine çok uyuyor. Mutlaka bakmalısınız! :) Bölümle ilgili yorum ve beğenilerinizi de bekliyorum.


~Rose Weasley

Tom ukala gülümsemesiyle yanımdan geçerken herkes gibi bende şaşkınca onu izliyordum. Dünden beri insanların acıyan bakışlarını görmemek için hep kitap okumuştum ama Tom'un adını fısıldayan kalabalıkla başımı kaldırmak zorunda kalmıştım. Hangi yüzle okula gelmeye devam ediyordu ki? Seherbazlar hiçbir tepki vermeyince hızlı adımlarla, köşede durmuş Tom'u izleyen Lily'nin yanına gittim. "Hiçbir şey yapmayacaklar mı? O burada!" Lily derin bir nefes verip bana baktı. "Onları yapan kardeşiydi Rose. Tom onu durdururken yaralandı." İçimde nedenini bilmediğim bir öfke büyürken sinirle yumruğumu sıktım. "Numara olmadığını bilemezsin!" Bana bakmadan "Ama biliyorum."deyip arkasını dönünce dudağımı ısırdım. Yine oluyordu işte. Yine Lily'e karşı o nedenini bilmediğim büyük öfkeyi hissediyordum. Ve bir de...

"Hepsi senin yüzünden Weasley!" Duyduğum bağırışla dönüp arkama baktım. Miranda dolu gözlerindeki saf nefretle bana bakıyordu. "Ne saçmalıyorsun sen?" Hızla bana doğru saldırdığında birisi onun kolunu tutup durdu. "Jason senin yüzünden öldü! Hepsi senin suçun! Ne yaptığını bilmiyorum mu sandın? Seni gördüm!" Ve işte. Birde bu vardı. Jason'ın adını duyduğumda yüreğimi kaplayan o acı... Çığlıklar attıracak kadar çok olan acı. Elbette arkadaşımdı. Üzülmem normaldi. Ama Prim ile daha yakın olduğum halde onu düşünüce canım bu kadar acımıyordu.

"Miranda. Kes artık." Scorpius'un sesi ile yere eğdiğim başımı kaldırıp ona baktım. Bütün yaz benle en ufak bir iletişim bile kurmamıştı. Şimdi beni mi savunuyordu yani? Miranda sinirli bir kahkaha attığında izleyici sayımızın arttığını fark ettim. Ağlama isteğimi bastırmaya çalışmak için dudağımın içini sertçe ısırdım. "Sen Malfoy. Sakın bana ne yapmam gerektiğini söyleme! Sıra sana da gelecek. İkiniz de bunu ödeyeceksiniz." Miranda hızla kalabalığın açtığı yolda uzaklaşırken Scorpius bana baktı. "İyi misin... Kızıl?" İyi miyim?! Değilim! Kuzenime nedenini bilmediğim bir öfke duyuyorum! Hugo'ya nedense büyük bir kırgınlık besliyorum! Jason ile ilgili her şey canımı yakıyor ve ağlamak istiyorum! Üstelik... Üstelik sana bakarken bile vicdan azabı duyuyorum! Neden?! "Git başımdan Malfoy."

Scorpius'un bana seslenmesini umursamadan hızlı adımlarla boş bir koridora girdim ve kolonlardan birinin arkasına saklanıp yere oturdum. Günlerdir bu acıyla yaşıyordum ve geçmiyordu. Ölen öğrencilerin anısına hazırlanan duvarın önünden her geçişimde gözüm sadece o isimde takılı kalıyordu. Jason Finnigan... Hıçkırıklarım artarken elimle ağzımı kapattım. Kimsenin ağladığımı görmesini istemiyordum. Nedenini bilmediğim halde ağlarken onlara ne diyecektim ki? "Jason..." İçimdeki çığlıklar fısıltı olarak koridorda yankılanırken gözlerimi yumdum. Boğazımda ve kalbimde oluşan ağırlıkların nedenini bilmesem de, bana acı verseler de, orada oldukları için mutluydum.

Yanımda hissettiğim hareketlilikle başımın sağa çevirdim ve yanıma bırakılmış olan menekşe rengi mendili gördüm. Mendili elime alıp hızla yerimde doğruldum ve uzaklaşmakta olan sarışın çocuğa baktım. Scorpius olmadığından emindim çünkü Scorpius'un saçları bu kadar açık bir sarı değildi. Yüzümü silip hızla onun peşinden gitmeye başladım. Bahçeye çıkıp ormana girince kaşlarımı çattım ve bir süre tereddüt etsem de peşinden gittim. Ağaç dallarına takılıp düşmemeye çalışarak ilerledikten bir süre sonra çocuğun izini kaybettim. Elimde sıkı sıkı tuttuğum mendil aniden çekilince ufak bir çığlık atıp arkamı döndüm ve yüz yüze geldim. Gözleri bana verdiği mendil ile aynı renkteydi.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin