Part II | 33. Bölüm | Voldemort'un Varisi

464 30 7
                                    







~Lily Luna Potter

  Ortak salondaki pencerenin kenarına oturmuş öğrencileri izliyordum. Sohbet edenler, ilk günden ders çalışanlar, tartışanlar ve... Bana bakıp konuşanlar. Buna alışmıştım. Hakkımda konuşmalarına. Artık benim hakkımda ne düşündükleri umurumda değildi. Benim tek bir amacım vardı o da kehanet. Marvolo Riddle, diğer ismini kullanmak istemiyordum, cezasını çekene kadar durmayacaktım.

  "Şey... Oturabilir miyim?" Yanımda duran kıza baktım. İlk gün Slytherinli çocukla beraber arabaya binen kızdı. Başımı sallayıp onu onayladım ve elimi ona uzattım. "Ben Lily-" Sözümü kesip elimi sıktı. "-Luna Potter. Evet. Biliyorum. ... Bende Marcella Malfoy. Geoffroy Malfoy'un kardeşiyim." Ah... Demek o yüzden onla yan yanaydı. Farkına vardığım şeyle hızla ona döndüm. "Malfoy mu? Siz... Malfoy musunuz?" Gülerek saçını kulağının arkasına atıp salona bir göz gezdirdi. "Ben duymuşsundur sanmıştım. Dedemiz ve Lucius Malfoy kardeşlerdi. Biz Fransa'da büyüdük. Bazı sebeplerden dolayı ise sonradan okul değiştirmek zorunda kaldık." Başımı sallayıp onu onayladım. Demek onu Malfoy diye dışlıyorlardı. Bende benim gibi ikinci bir vaka yaşadığını düşünmüştüm. Onun için daha zor olmalıydı. Lucius Malfoy duyduğum gibi biriyse onun Gryffindor da olmasına sevinmediğinden emindim. Üstelik Malfoy ailesine olan nefret ele alınırsa... Herkes tarafından dışlanıyor olmalıydı.

  "Zor zamanlar geçiriyor olmalısın." Bana baktığını hissetsem de salondakilere bakmaya devam ettim. "Merak etme. Sen ılımlı olduğun sürece tavırları değişecektir. Sadece... Bir Malfoy olarak doğru zamanda gelmedin." Elini kolumda hissedince dönüp ona baktım. Çok güzel gözleri vardı ve bakınca rahatlatıyordu. "Sende pes etme. Güçlü kalmalısın. Sana artık sırt çeviremezler. Tek şansları sensin." Bana gülümseyip ayağa kalktı ve merdivenlere doğru gitti. Tekrar salonda beni izleyenlerin gözlerine baktım. Haklıydı. Gözlerindeki şey öfke yada nefret değildi. Umuttu. ... Omuzlarımda hissettiğim baskı biraz daha artınca bende ayağa kalktım ve salondan dışarı çıktım. Yasağa daha bir saat vardı. Hava almak bana iyi gelecekti.

  Koridorlarda dolanırken duyduğum sesle yavaşça başımı çevirdim ve bir şeyler tartışan ikiliyi izledim. Aslında ikisinin konuşabiliyor olmasına oldukça şaşırmıştım ve merak tüm vücudumu ele geçirmişti. Kolonların arasından yavaş yavaş onlara yaklaşıp saklandım ve dikkatimi onlara verdim. Hugo "...caktır. Senin bu işlerden olabildiğince uzak durmanı istiyorum. Detayları bilmen gerekmiyor." deyince Tom'un alaycı gülüşünü duyup gözlerimi devirdim. Değişmiyordu. Asla. "Bana bak Weasley. Geri plan adamı olmak için bozulmaz yemini etmedim. Ben bu işe dahil olmazsam her şeyi batırırsınız. ... Bensiz hiç bir adım atmanı istemiyorum. Ortak karar vereceğiz. Bana teşekkür etmelisin ki seni kendime denk gördüm." Hugo homurdanarak daha kısık sesle bir şeyler daha dedi ve hızlı adımlarla gözden kayboldu. Başımı hafifçe uzatıp Tom'un durduğu yere baktım fakat o da gitmişti. Rahatlayıp önüme döndüğümde gülümseyerek bana bakan Tom'u görüp minik bir çığlık attım. Ödüm kopmuştu. Hızla eliyle ağzımı kapatıp Hugo'nun gittiği tarafa baktı ve bana geri döndü. "Minik fare... İnsanları gizlice dinlemenin kötü bir şey olduğunu öğrenemedin mi?"

  Tom'un dediklerini pek algılayamıyordum çünkü... Yine aynı şey olmuştu. Kendimi o gece de bulmuştum. Aynı gözler... Ağaç gövdesinde saklanmış annemin katilini izlerken gördüğüm gözler. Aynı koku... Nefes alış verişim zorlaşırken Tom'un yüzü bulanıklaşmaya başladı. Gözlerimi bir yerde sabit tutamıyordum. Uğultulu sesin adımı söylediğini algılasam da gözümün önünde sadece yeşil ışıklar patlıyordu. Kendimi daha fazla tutamayıp karanlığa teslim ederken vücudumun yerden havalandığını hissettim. Annem ve babam... Hatıralarımda yine bir kez daha ölmüşlerdi. Ve acı her zaman daha hissedilir bir hal alıyordu. Yıkıcı bir hal...

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin