20.Bölüm | Katie Deswood

969 58 16
                                    

Aranızda haberi olmayan var mı bilmiyorum ama bir Scorose hikayemiz var. Elif bu hesapta paylaşıyor. Adı Zümrüt Yeşili. :) Gerçekten mükemmel bir hikaye. Ben Sonun Başlangıcı'ndan çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Anlatım, konuşmalar falan. Okumanızı öneririm. :)

*Lily Luna Potter*

Uyanalı bir saat oluyordu ve hala büyünün etkisinden kaynaklanan baş ağrısının acısını hissediyordum. O kadar berbat bir ağrıydı ki! Herneyse. Sonuç olarak ceza aldım. İtiraz etmedim çünkü haketmiştim. Bir anlık öfke ile Tom'a saldırmamalıydım. En azından henüz değil. Yavaşça ayağa kalktım ve bana bakmakta olan Hugo'ya gülümsemeye çalıştım. "Biraz yardım etsen fena olmaz." Kızaran yanaklarıyla hemen öne atıldı ve koluma girdi. Hala ara ara gözlerim kararıyordu ve bir yerdedüşüp kalmak istemiyordum.

"Lily... Rose ile neden kavga ettiniz?" Anında ifadesizlik maskemi yüzüme oturttum. Hugo'ya bildiğim herşeyi anlatsaydım bir daha Rose ile konuşmayacağından emindim. "Bu... İki kız arasındaki bir olay. Sorma olur mu?" Başını sallayıp beni onaylayınca tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Barıştırmaya da çalışma Hugo. Ciddiyim. Bu olaya hiçbir şekilde karışmaya kalkma." Küçükbir çocuk gibi dudağını bükünce tamda bunu düşündüğünü anlayıp başımı iki yana salladım. Biz yürümeye devam ederken karşıdan gelen kişiyle oflayıp başımı yere eğdim. Sinirimi ondan çıkarmıştım ve bu beni rahatsız ediyordu.

"Hey Potter. Eğer saldırmayacaksan seninle konuşmam gerek." Harika. Şimdiden bununla ilgili laf sokmaya başladı. "Şimdi olmaz Tom. Hala gözüm kararıyor. Hem... Bay Tiger'ın cezası yüzünden yarın beraber üç saat geçireceğiz. O zaman konuşursun." Bana bir bakışattıktan sonra gülerek kafasını salladı. "Pekala Potter. Yine sen kazandın." Tom sözümü dinleyip yanımızdan uzaklaşırken şaşırmadım değil.Yani... Hadi ama! O Tom Riddle. Ne zaman söz dinledi ki?

Portrenin önüne geldiğimizde gülümseyerek Şişman Kadın'nabaktım."Bugün nasılsınız?" Şişman Kadın saçlarına eliniattı ve gülümseyerek "Çok iyiyim. Sorduğun için teşekkürler. ... Parola?" dedi. "Albus Percival Wulfric Brian Dumbledore." Portre yavaşça açılırken Hugo söylenmeye başladı. "Şu şifğeyide ağtık değiştiğseler iyi olacak. Heğ sefeğinde isimleğden biğini unutuyoğum." Kıkırdayıp delikten içeri geçtim ve Gryffindor ortak salonun koltuklarına kendimi attım. Hugo da yere,ayaklarımın dibine, oturdu ve başını dizime yaslayıp gözlerini kapattı. Gülümseyerek küçükken yaptığımız gibi parmaklarımı yüzünde gezdirmeye başladım. "Ne zaman düzelecek? Yani... Hayatımız. Ben ağtık sakin biğ hayat istiyoğum." İç çekip Hugo'nunkumral saçlarıyla oynamaya başladım. "Bende Hugo. Ama ne yazık ki ailelerimizin üzerine yapışmış bir lanet gibi. Biz asla sakin bir hayat yaşayamıyoruz."

"Hey?" Başımı sağaçevirince bana bakmakta olan Rose ile karşılaştım. Yüzüme maskemi tekrar oturttumve ona boş gözlerle bakmaya başladım. Boğazını temizleyip üçlü koltuğun diğer ucuna oturdu ve bana baktı. "Lily ben... Ben çok üzgünüm. O lafları nasıl dediğimi bilemiyorum. Ben.Ben son günlerde çok gergindim. Her şey üstüme geliyordu ve-" "Bana yüklenmek kendine yüklenmekten kolay gerdi." Rose yaşlarla dolu gözleriyle derin bir nefes verdi ve yutkundu. "Evet." Hiçbir şey demeden önüme döndümve başını kaldırmış Rose'a bakan Hugo'nun saçlarıyla oynamaya devam ettim. "Bi-Bir şey demeyecek misin?" Bir süre sessizce oturduktan sonra eğilip Hugo'nun yanağını öptüm ve yavaşça ayağa kalktım. "Gergin olduğun konuları halledene kadar biraz tek kalsan iyi olur Rose. Başkalarını da kırmadan önce en azından bunu yap." Bir şey demesine izin vermeden merdivenlerden yukarı çıktım ve odaya girdim. Kıyafetlerimi çıkardıktan sonra yatağın içine girip gözlerimi kapattım. Akşam yemeğine kadar sadece huzurlu bir uyku istiyordum. Tüm istediğim şey sadece buydu.

***

Birinin beni dürtmesiyle yavaşça gözlerimi açtım ve Vanessa'ya baktım. Bizim odada kalan kızlardan biriydi. "Lily. Ka-Kalksan iyi olur. Biri daha..." Vanessa sesi titreyince konuşmayı kesmiş ve sertçe burnunu çekmişti. Ama devam etmesine gerek yoktu çünkü ne demeye çalıştığını ne yazık ki anlamıştım. Hızla yorganı üzerimden atıp yataktan indim ve pijamalarıma aldırmadan ortak salona indim. Sakin ol Lily. Onlardan biri olsaydı sana bir Profesör haber verirdi. Vanessa değil. Ayakta dikilen öğrencilerin arasında Hugo'yu bulunca gidip beline kollarımı doladım ve başımı göğsüne yasladım. "Kim?" Derin bir nefes aldı ve "Ğavenclaw'dan. Muggle doğumlu bir kız. Adı Katie Deswood'muş." dedi. Deswood? Yere çökmüş bağırarak ağlayan Gryffindorlu kız ile ismin nereden tanıdık geldiğini anlamıştım. "Kardeşi miymiş?" Hugo başını salladı. "Ablasıymış." Boğazım düğümlenirken gözlerimi hıçkırarak ağlayan kızdan ayıramıyordum.

"Çekilin. Çekilin." İçeriye Bay Tiger adının Cessie olduğunu yeni hatırladığım kızı ayağa kaldırdı. "Gel tatlım. Ailene haber verdik. Yakında burada olurlar.Revirde biraz dinlen ve uyku iksiri iç." O kızı yavaş adımlarla dışarı çıkarken Hugo'dan biraz uzaklaştım ve yüzüne baktım. "Katie... Yani. O da... McGonagall gibi mi bulundu?" Hugo anındakızaran gözleriylebaşını sallayıp beni onayladı. "En kötüsüde... Cesedi Cessie'nin bulmuş olması. Yani. Düşünmeden edemiyoğum.Ben seni yada Ğose'u o halde bulsam... Meğlin!" Aklıma yeni yeni geliyordu. Hızla etrafa bakındım. "Rose nerede?" Hugo saçlarını dağıtıp "Ölen öğğencinin Ğavenclaw'dan olduğunu duyağ duymaz koşağak çıktı. Büyük ihtimal ğeviğdediğ." dedi. Sesinden bundan hoşnut olmadığı anlaşılıyordu.

Merakla fısıldayarak "Saldırdıkları kişileri neye göre seçtiklerini hala anlayamadım. Hadi bize yapılan saldırılar farklıydı. Onları saymassak... McGonagall ve Katie. Bağlantı ne?" diye sordum.Hugo gözlerini kısarak yere baktı. "Biğ bağlantı kuğmak için eğken. Ama ben... McGonagall'ı planlayağak öldüğdükleğini sanmıyoğum. Bence asıl hedefleği başkasıydı ve McGonagall onlağı engelledi." Doğru olabilirdi. Derin bir nefes aldığım sırada Hugo tekrar konuşmaya başladı. "Benim asıl meğak ettiğim konu... Neden bu kadağ uzun süğe sonğa saldığdıklağı. Yani. McGonagall'ın ölümünden beği epey zaman geçti." "McGonagall'ı öldürmek planlarında yoksa... Planlarını değiştimeleri gerekmiş olmalı. Ya da etrafın biraz durulmasını beklemiş olabilirler. Bilmiyorum. Bilmiyorum! Sadece şu lanet olası saldırılar bitsin istiyorum artık! Hugo tekrar beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Birşey diyemiyordu çünkü diyecekbir şey yoktu. Bitmeyeceklerdi. Biliyorduk.

*Jason Finnigan*

Baş parmağımla elimi tutan Rose'un elini okşadım. "Artık gitmelisin. Bak bende iyim. Hem. ... Böyle bir saldırıdan sonra etrafta tek dolaşmamalısın." Tekrar burnunu çekti kızarmış gözlerini bana dikti. "Nasıl gitmemi bekliyorsun ki? Burada tek başınasın! Ya buraya gelseydi? Jason saldırdığı kişi sen olsaydın ne olurdu hiç düşündün mü?" Evet. Defalarca. "Ro-Rose. Lütfen. Öldüğünü söylediğin kız takımdandı. Çok yakın olmasa da arkadaşımdı. Yani demeye çalıştığım şey ... Yalnız kalmaya ihtiyacım var. Son zamanlarda lanetlenmişim gibi etrafımdaki insanlar ölürken biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.Lütfen. Aklımın birde sende kalmasına sebep olma." Bir süre daha endişeyle gözlerime baktıktan sonra yanaklarını silip ayağa kalktı ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Dikkatli ol. Lütfen." Hafifçe gülümsedim. "Dikkatli ol. Lütfen." O da hafifçe gülümsedikten sonra başıyla beni onayladı ve yavaş adımlarla revirden çıktı.

Rose revirden çıktığı an hıçkırarak ağlamaya başladım ve camdan görünen karanlık geceye baktım. O kadar şiddetli ağlıyordum ki başım ağrımaya başlamıştı bile.Bu acıya nasıl dayanılması gerektiğini bilmiyordum ben. Ayrıca herşeyinde farkındaydım. Hıçkırıklarım artarken nefesim kesilmeye başladı. Her şeyin eskisi gibi olmasını istemek çok mu zordu? Çok mu imkansızdı? "Baba özür dilerim! Özür dilerim! Seninle son konuşmam bir kavga olduğu için özür dilerim! Beni affet! BABA!" Revir kapısı açılıp yanıma koşarak bir Profesör gelmeye başlayınca umursamadan ağlamaya devam ettim. Beni şimdi uyutacaktı peki ya sonra? Uyandığımda bu acı yerli yerinde olacaktı işte. Profesör bana bir iksir içirdiğinde gözlerim çoktan ağırlaşmaya başlamıştı. Yutkundum ve yanağımdan süzülen yaş damlasıyla gözlerimi kapattım. Bu acı asla geçmeyecekti.

Evit. :) Bu da böyle bir bölümdü. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen yorumlarınız ve votelarınız devam etsin. :) Sizleri çok seviyorum çikolatalı kurbağalarım. :P

Resim: Katie Deswood

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin