8. Bölüm | Hogsmeade Gezisi

1.3K 48 4
                                    

Kevin elindeki pamuğu koluna bastırarak karşımda duruyordu. Suratıma bakmıyordu bile. Ah hadi ama! Ona saldıran ben değildim! Lily'den gözlerini ayırmadan yatağa yaklaştı ve onun elini tuttu. Yatağın yanındaki sandalyeye kendimi atıp gözlerimi ona diktim. Yatağa oturmuş Lily'nin saçlarını okşuyordu. Sinirle güldüm ve "Yeter artık." dedim. Gözlerini bana çevirdi ve "Ne yeter?" diye sordu. Hızla ayağa kalkıp onun üzerine eğildim. "Şu kızdan vazgeç artık! Anlamıyor musun? O bir Potter! Senin kaderin-" Hızla ayağa kalktı ve "Biliyorum! Benim kaderim bu lanet kanı taşımak! Kehanetimi biliyorum! İki de bir şundan bahsetmeyi bırak artık! Lily'i öldüremem! Ona aşığım!" diye bağırdı. Sonra birden yere çöktü ve ağlamaya başladı. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Hem ağlıyor hem de "Böyle olsun istemedim." diye tekrarlıyordu. Yanına gittim ve ne yapacağımı bilemez bir halde elimi omzuna koydum. Hızla bana sarılırken kendimi rahatsız hissettim. Bunu... O mu yapmıştı?

*Scorpius Malfoy*

Okulun arka tarafında iki kule arasında kalan gizli bahçede oturmuş dinleniyordum. Her zaman buraya kaçar ve sessizliğin o cezbedici havasına katılırdım. Sarmaşıklar tarafından gizlenmiş olan bu bahçe benim için muhteşem bir alandı. Üstelik son zamanlarda düşünmek için bu sessizliğe özlem duyuyordum. Dört yıllık en yakın arkadaşım Riddle ailesinin bir ferdi çıkmıştı. Kardeşi bu okula gelmiş ve benim yerimi kapmıştı. Küf beyinli kız kardeşim onun peşinde pervane olmuştu.

Derin bir nefes verip doğruldum. Gökyüzü turuncu rengine bürünmüştü. Artık içeri girmem gerekiyordu. Ayağa kalktım ve kitaplarımı alıp sarmaşıklara doğru yürüdüm. Fakat duyduğum sesler ile durmak zorunda kaldım. Kimler olduğunu anlamak için sarmaşıkların arasından dışarı baktım. Görebildiğim tek şey kızıl saçlardı. Anlamak o kadar da zor değildi. Bu okulda ki kızıl kafalı tek kız Rose Weasley'di. Ve ben Weasley ailesinden nefret ederdim.

"Ne yapacağım Jason? Hepsi benim yüzümden!" Jason mı? Jason Finnigan mı? "Şşşşşt... Senin bir suçun yok Rose. Daha fazla ağlama lütfen. Biliyorsun. Ağlamana dayanmıyorum." Öğğğğ! Vıcık vıcık aşk mı koktu burası? Bir dakika. İyi de bu Jason Hugo'nun yardakçısı değil miydi? Hah! Şimdi anlaşıldı nedeni. Bende bu salak Weasley ile ne yapıyor bu çocuk diyordum. Salak-2 ile sevgiliymiş. Acaba Hugo bunları biliyor mu? "Haydi artık içeri girelim. Hasta olacaksın." Rose burnunu çekti ve "Önden sen gir. Hugo görmesin şimdi. Bir de bu sorun çıkmasın başımıza. Uğraşamam." dedi. Vay küçük kızıl sıçan! Şimdi elime düştün işte. Jason'ın ayak sesleri yok olduğunda yavaşça sarmaşıkları çektim ve arkası bana dönük olan Rose'a yaklaştım. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Arkasından yavaşça beline sarıldım. Ellerini ellerimin üzerine koydu ve "Hala gitmedin mi?" dedi. Sonra omzunun üzerinden bana baktı ve çığlığı bastı. Artık daha fazla dayanamadım ve kahkahalarla gülmeye başladım. Rose karşımda sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekilde asası ile duruyordu. "Ne yapıyorsun sen sapık!?" Asasını doğrultmuş sinirle üzerime yürüyordu. Gülerek asamı çıkardım ve sersemlet ile asasını fırlattım. "Çok ayıp Rose. Üşümüşsündür diye sarılmıştım. Malum. Jason ile hasta olmandan korkuyoruz." Birden kasıldı ve "Se-se-sen... Gö-gördün mü?" diye kekeledi. Sırıttım ve "İşime yarayabilecek her bilgiyi. Mesela bunun Hugo'dan gizlendiğini." dedim. Sonra iğrenir bir şekilde yüzümü buruşturdum ve "Cidden. Her zaman böyle vıcık vıcık bir ilişkiniz mi var, yoksa bu bugüne ait bir şey miydi?" diye sordum. Suratı hala kıpkırmızıydı. Ama bu sefer sinirden olduğunu sanmıyordum.

"Lü... Şey... Lü.. Of. Lütf...Lütf..en kimseye söyleme." Yüzümü buruşturdum ve ona doğru eğilerek "Pardon. En başta ne dediğini duyamadım." dedim. Yalandı. Tabi ki duymuştum. Ama bunu Rose'a söyletmek çok büyük bir zevkti. Duyduğumu o da bildiği için sinirle saçlarını geri attı ve dişlerini sıkarak "Lütfen! Kimseye söyleme!" dedi. Sırıttım ve "Ah! Bilemiyorum. Hugo'nun bunu benden duyunca vereceği tepki çok daha eğlenceli olur gibime geliyor." dedim. Korkuyla titredi. Gerçekten Hugo'dan bu kadar korkuyor muydu? Ona hep bağıran çağıran bu kız aslında abisinden korkuyor muymuş yani? Haha! "Gerçekten! Hugo o kadar korkunç mu?" Gözlerini benden kaçırdı ve umursamıyormuş gibi cevap verdi. "Hugo saftır, dalgacıdır. Ama olay yalan söylemekse.. psikopattır. Ondan böylesine önemli bir şey sakladığımı öğrenirse deliye döner. Sonuçta kabul etmesem de o benim abim." Aslında düşününce... Hugo'nun yerine kendimi koyunca onu çok iyi anlayabilmiştim. Sonuçta bende bir abiydim. Ve Demeter benden böyle bir şey saklasaydı ben de delirirdim. İnanamıyordum ama Hugo Weasley'e samimi bir şekilde acımıştım.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin