7. Bölüm | Lily!

1.2K 49 11
                                    

Hepimiz ortak salonda oturmuş ders çalışıyorduk. Ödevlerimi bitirmeden asla Jasonla bulaşamazdım. Bu yüzden hızlı bir şekilde hepsini bitirdim. "Buğa da nedediğini anlayan vağ mı acaba? Adenouğ da ne demek?" Hızla kitaplarımı toplayıp ayağa kalktım ve sinirli rolü yaparak "Of Hugo! O kadar çok konuşuyorsun ki ben ödev yapamıyorum!" diye bağırdım. Lily ani çıkışım yüzümden yerinde sıçradı ve garip garip bana baktı. Sonunda anlamış olacak ki Hugoya gülümsedi ve "Sen onu umursama Hugo. Bayan çok bilmiş işte. Ben sana yardım ederim." Dedi. Şimdi bu kız bunu Hugo çakmasın diye mi dedi yoksa orada bir ima mı var? Eğer öyle gece uyurken gösteririm ben ona imayı! Hugo bana bakmadan "Evet haklısın biğicik kuzenim. Sen.. Ayakta dikilen kızıl kokoğca! Kütüphaneye git. Ğahatsız etme bizi." Dedi. Arkamı döndüm girişteki tabloyu ittirip dışarı çıktım. Kitaplarımı geçerken kütüphaneye koydum. Hızla Jason ile buluşacağımız yere doğru koşmaya başladım. Kuzey binasının altındaki eski depoya kimse gelmezdi. Yavaşça gülümsedim ve orayı ilk buluşumuz aklıma geldi. Jason aşkını bana orada itiraf etmişti. İlk öpücüğümü orada vermiştim. Beraberlik yıl dönümümüzü orada kutlamıştık. Oranın anlamı benim için çok büyüktü.

Depo'nun oraya gelince kapıyı yavaşça açtım ve kafamı içeri uzattım. Jason oraya sakladığımız mumları yakmış ve yere oturmuş beni bekliyordu. Arkası kapıya dönük camdan dışarısını izliyordu. Yavaşça yanına oturdum. Bana baktı ve gülümsedi. Bana öyle hızlı sarıldı ki ne olduğunu anlayamadım bile. "Seni çok özledim." Güldüm. "Daha yemekte görüştük Jason. İki saat anca olmuştur." Geri çekildi ve gülümseyerek yüzümü inceledi. En sonunda mavi gözleri gözlerime kenetlendi ve elini yanağıma koyarak "İki saat... Sencede çok uzun değil mi? Ben bir dakika bile dayanamadım ve buraya geldim." Dedi. Şaşkınca ona baktım. Şaka mı yapıyor bu çocuk yoksa iyice delirdi mi? Ah! Ben dedim değil mi Hugo ile arkadaş olma diye? Delirtir işte böyle insanı! "İki saattir buradasın?" Gülümsemesi büyürken başı ile onayladı. "Deli misin?" Gülümseyerek bana yaklaştı. Ve beni öpmeden önce sıcak nefesi yüzümü yalarken "Hayır. Sadece bir meleğe aşığım." Diye fısıldadı. Sıcacık dudakları dudaklarıma değince gülümsedim. Tanrım! Ben bu çocuğu nasıl hak ettim?

***********************************************************************************

"Bay Weasley! O öğrenciye şişko şekerden yedirmeyi bırakın! Yoksa balon gibi uçmaya başlayacak!" Koridor yine tıklım tıklımdı. Herkes ortalıkta koşturuyordu. Jason ve Hugo ise George amcamın yardımıyla yaptıkları şişko şekerleri öğrencilere yediriyorlardı. Yavaşça yanlarına gittim. "Balon gibi şişer miyim? Ben çok zayıfım diye biraz kilo almak istedim! Niye uyarmıyorsunuz!" Hugo saçlarını karıştırdı ve "Kim dedi sana on beş tane ye diye! Löp löp yuttun hepsini!" diye bağırdı. Kız git gide şişiyordu. Jason hızla çantadan yeşil bir sıvı çıkarttı ve kiza verdi. "Bunu iç. Eski haline dönersin." Hala şişmekte olan kız şişeyi aldı ve hızla içti. Derin bir nefes verip sinirle elindeki kitapları Hugo'nun başına çarptı. Ben kahkalarla gülerken Hugo acıyla başını ovalıyordu. Aniden hepimiz sustuk. Çünkü koridorda bir ses yankılanmıştı. Tüyleri diken diken edecek kadar korkunç bir çığlık... Duyduğum ses ile elim ayağım boşalsa da hızla kalabalığı yararak koşmaya başladım. Önemli olan çığlığı atan kişi değildi. Çığlığı atarken kullandığı kelimeydi.

"Lily!"

*Tom Riddle*

Ana koridor öyle kalabalıktı ki gürültüye dayanamadım. Sağ taraftaki iksir sınıfına girdiğimde yalnız olmadığımı anlamam pek zor olmadı. Dudaklarımda oluşan gülümsemeye engel olamadım. Duvara yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ökse otunu çok koyuyorsun." Hızla kafasını kaldırıp bana baktı. Ne yani? Geldiğimi duymamış mıydı? "Şundan vazgeç." Çapraz gülümsememi takındım ve "Neyden?" diye sordum. Yeşil gözlerini devirdi ve "Aniden ortaya çıkmalarından... Vazgeç." Dedi. Gülümsedim. Vazgeçmeyeceğimi biliyordu. Onu böyle şaşkın suratla görmek hoşuma gidiyordu. Cevabımı anlamış olacak ki nefesini sıkıntıyla üfledi ve "Vazgeçmeyeceksin değil mi?" diye sordu. Dudaklarımı büzüm ve gözlerimi kısarak düşünüyormuş gibi yaptım. "Hayır. Vazgeçmeyeceğim." Bir şey demedi ve iksirine geri döndü. Ama birden bedeni kasıldı. Ne olduğunu anlamak için yavaşça ona yaklaştım. "Lily?" Gözleri benim sağ tarafıma odaklanmış ve korku içinde açılmıştı. Asamı çıkarıp sağıma döndüm. Ama orada hiçbir şey yoktu. Tekrar Lily'e baktığımda artık gözlerinden yaşlar akmaya başladığını fark ettim. Ama beni korkutan bu değildi. Gözlerinden akan yaşlar tuzlu su değil kandı. Korkuyla ona doğru yürüdüğümde bir den yere düştü. Kafasını çarpmasın diye hızla öne atıldım ve kafasını tuttum. Kucağımda çırpınıyor ve gözleri kayıyordu. Korkudan artık düşünemiyordum. Kulaklarından, burnundan, gözlerinden kanlar akıyor ve vücudu darbe almadığı halde yavaşça gözlerimin önünde kesiliyordu. İçimde çığ gibi büyüyen çığlığı daha fazla tutamadım ve Lily'nin başını tutup "Lily!" diye haykırdım.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin