26. Bölüm | Düşman

894 66 13
                                    

Öncelikle hikayeye gösterilmeyen ilgiden dolayı oldukça üzgünüm. Zaten beğenip yorum yapan az kişi vardı. Onlarda azaldı. Okuyucu sayısı ise aynı. Lütfen ben demekten sıkıldım. Yorumda beklemiyorum artık. En azından beğenin. Gerçekten yazasım gelmiyor işkenceye dönüşüyor hikayeyi yazmak. Neyse. Geciktiği için üzgünüm. İyi vakitler.

*****

*Hugo Fred Weasley*

   Aniden önümdeki masaya sertçe konan ellerle yerimde sıçradım. Lily tek kaşını kaldırmış ciddi bir ifade ile bana bakıyordu. "Sanırım konuşmamız gereken şeyler var." Yutkunup hafifçe dikleştim. "E-Evet." Kekelemesene aptal! O hızla arkasını dönüp dışarı çıkınca bende ayağa kalktım ve ortak salondan dışarı çıktım. Lily bir ayağını hızla yere vurup duruyordu. Kaçsam mı acaba? "Buraya gel Hugo. Kaçarsan seni haritadan bulurum." Of be.

  Ayaklarımı sürüyerek yanına gittim ve boğamı temizleyip duvardaki resme baktım. Naber yaşlı bunak? "Yoldaşlığa katıldın? Seni gerizekalı herif! Safkan olmayan üyeler öldürülüyor ve sen ap-" "Annemle babamı göğdün Lily!" Aniden bağırınca susup şaşkınca bana baktı. Bağırmamı beklemediği belliydi. "Onlağ o hale gelmişken sessizce otuğamazdım tamam mı? Üstelik Jason'ın yoldaşlıktan olduğunu öğğendikten sonğa. O katılabiliyoğsa ben neden katılamayayım? O kadağ zeki olmadığım için mi? İyi düello edemediğim için mi? Umuğumda değil! Benimde biğ şeyleğ başağabileceğimi göğün ağtık!" Dişlerimi ve yumruklarımı sertçe sıkıp ona baktım. Bundan nefret ediyordum. Beni hep zayıf görmelerinden. Evet onlar gibi özelliklerim yoktu. Ama kimse benim kadar iyi gizlenemezdi. Kimse benim kadar bağlantılar kuramazdı. Banada ihtiyaçları vardı!

  "Üzgünüm." Kaşlarımı çatıp yaşlarla dolmuş olan gözlerine baktım. Hayır yumuşama Hugo. "Her şey için. Çok üzgünüm." Ağzından çıkan hıçkırıklarla derin bir nefes verdim ve onu kendime çekip sıkıca sarıldım. "Bende üzgünüm Lily. Yanında olmalıydım." Hıçkırıkları artarken kollarımı ona daha sıkı sardım. Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın yanında durmam gerekirdi. Ama ben öfkeme yenilmiştim. Lily'nin saçlarını okşayıp alnına minik bir öpücük kondurdum. "Geçti... Lily Luna Potteğ. Yanındayım. Ağtık hep yanındayım."

  "WEASLEY! POTTER!" Koridorda hızla bize doğru koşan çocuğa baktım. Vücudum sesindeki tondan dolayı titrerken kalbimde bir ağrı oluştu. "Kardeşin... Kuzenin... O... Saldırı." Nefes nefese kaldığından konuşamıyordu ama ne demeye çalıştığı gayet netti. Bir iki adım geriye doğru sendeledim ve duvara yaslandım. Sanki herşey yavaşlamış gibiydi. Kulaklarım o kadar uğulduyordu ki denenleri anlayamıyordu. Nefes alış verişim kontrolsüzleşirken dizlerim titremeye başladı. Ağlama isteğimi isteğim bastırıp çığlık atarak yere oturmuş olan Lily'i ayağa kaldırdım. O ağlamaya devam ederken hızla koşmaya başladık. Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Sadece koşuyordum işte.

  Sonunda kalabalığın olduğu yere geldiğimizde önümdeki herkesi sertçe ittim ve dairenin ortasına geçtim. Gördüğüm şey ile nefesim kesilirken Profesör Tiger gelip beni tuttu. "Kurtulmuş." Rose yerde iyice beyazlamış olan teniyle yatarken ve yerde bir kan göleti varken buna inanmak biraz zordu. "Nasıl başardığını kimse bilmiyor. Uyandığında öğrenmeyi umuyoruz. Saldırganı görmüş olduğunu ümit edelim." Vücudum titremeye devam ederken başımı salladım ve üç profesörün tedavi ettiği kardeşime baktım.

  "Ko-Koğunmalı." Titrememi durduramıyordum. "Koğunmalı. Eğeğ... Saldığganı göğdüyse... Peşini bığakmazlağ." Profesör Tiger omzumu hafifçe sıktı. "Merak etme. Koruyacağız. Söz veriyorum." Başımı tekrar salladığım sırada dairenin öbür tarafındaki kızla gözgöze geldim. Mavi gözlerinden birşey anlaşılmıyordu. Hızla arkasını dönüp uzaklaşırken Demeter'ı şuan umursamamam gerektiğini kendime hatırlattım ve Lily'i çekip tek kolumla sardım. Artık onları koruyacaktım. Artık sadece onlar önemli olacaktı.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin