2. Bölüm | Tehdit

1.8K 68 10
                                    

Planım gayet basitti. Riddle'a bir şey yapmayacaktım. Ve onu umursamayacaktım. Çünkü emindim ki istediği şey ona bulaşmamdı. Ama mben onun istediklerini yapmayacaktım. Sonra mı? Onu umursamadığıma iyice inandığında saldırıya geçecektim! İntikam ateşimi onun için alevlendirecektim!

*****************************************************************************

Süpürgemi alıp Quidditch sahasına doğru yola koyuldum. Orası beni sakinleştiren tek yerdi. Sahaya girdiğimde havada süpürgeleriyle uçan iki kişi vardı. Kim olduklarını göremiyordum. Umurumda da değildi. Süpürgemi kenara koydum ve eldivenlerimi giydim. Hava hala Noelden kalan soğukluğa sahipti. Tam süpürgeme uzanmıştım ki bana doğru gelen biri olduğunu gördüm. Tom Riddle... Derin nefesler alarak süpürgemi elime aldım. Ona bulaşmayacaktım. Ama bu onun için geçerli değildi.

"Lily değil mi? Oldukça büyümüşsün. Son görüşmemizden beri yani." Gülümseyerek "Sende. Ama beyin yaşın aynı kalmış gibi. Bu konuyu açtığına göre." Dedim ve süpürgeme atladım. Güldü ve o da peşimden süpürgesine bindi. Yükseldikçe diğer iki kişiyi daha iyi seçebilmiştim. Bunlar Gondor ve Kevin idi. Kevin havada süzülürken beni ve peşimden yavru ördek gibi gelen Tom'u görünce aniden durdu. Yüzü her zamanki gibi sakin hatlarını koruyordu. Ama gözlerindeki şaşkın bakışı fark etmek zor değildi. Gondor da yavaşça yanıma geldi. Başıyla selam verdikten sonra sıkkın ifadesi ile Tom'a döndü ve beni umursamadan "Bana Lily'e bulaşmayacağına dair söz vermiştin." dedi. Tom beni süzerken "Biliyorum." Dedi. Sonra süpürgesi ile uzaklaşmadan önce "Bulaşmayacağımda. Ben intikamımı alalı çok oldu." Dedi. Ellerimin titrediğini hissediyordum. Bir süre gözlerimi ondan ayırmadan sakinleşmeye çalıştım. Ama o kadar rahattı ki onu izledikçe sinirim daha da bozuluyordu.

Kevin aniden önüme geçti ve Gondor' bakarak "Lily de bir Arayıcı. Gryffindor'un kaptanı. Oldukça da iyidir. O oynamaya başladığından beri Gryffindor'u kimse yenemedi." Dedi. Gondor'un sıkkın ifadesi birden kayboldu. Şaşkınca "Gerçekten mi?" diye sordu. Başımı sallayarak onaylamakla yetindim. Hala öfkemi bastırmaya arkamda süpürgesi ile uçarak eğlenen Tom'u unutmaya çalışıyordum. Gülümsedi ve heyecanla "O zaman beraber takılabiliriz Potter. Arayıcı bir kız görmeyeli uzun zaman oldu. Bizim okuldaki kızlar oyunu sadece izlerdi. Ama oyunun zevki-" dedi. Sözünü kesitim ve "Oynamaktadır." Diye devam ettirdim. Gülümsedi ve başı ile onayladı. Sonra bakışlarımı fark etmiş olacak ki gözlerini devirdi ve "Boşver sen Tom'u. Bana sözü var. Sana bulaşmayacak ve de bana karışmayacak. Tom'un yapabildiği en iyi şey söz tutmaktır." Dedi. Bir şey demedim ve gökyüzüne baktım. Hava kararıyordu. Yemek saatine az kalmış olmalıydı. Gondor elini cebine attı ve bir Snitch çıkardı. Gülümseyerek "Bir şey denememe izin verir misin?" dedi. O sıkılgan çocuk arayıcı olduğumu duyunca gitmiş sempatik birine dönüşmüştü. "Tamam." Dedim ve beklemeye başladım. Snitch'i saldı ve "Yakala o zaman. En iyi performansını göster." Alayla güldüm ve gözümü kırpmadan takip ettiğim Snitch'i kovalamaya başladım. Kulelerin etrafında döndükten sonra yere doğru dalışa geçtim. Çakılmama çok az bir mesafe kala süpürgemin ucuna asıldım ve yukarı çıkmaya başladım. Gondor'un yanına gittiğimde Snitch elimdeydi. Snitch'i ona verdim ve tek kaşımı kaldırdım. Şaşkınca gülümsedi ve Snitch'i sıkı sıkı tutarak "Seni sevdim. Bu seferki maçlarda bana rakip çıktı. Sonunda eğlenceli olacak." Dedi. İstemsizce gülümsedim ve "Ben antreman yapacağım. Hoşçakalın." Dedim ve hızla yanlarından ayrıldım. Onlarda Tom'un yanına aşağı indiler ve gözden kayboldular.

Yarım saat antreman yaptıktan sonra yavaşça aşağı indim. Saçlarım enseme yapışmıştı. Tam sahadan çıkarken köşede durmuş beni izleyen Kevin'i gördüm. Yine ifadesiz bir yüzle bana bakıyordu. Sadece bir kere olsun gülümsediğini, kızdığını, üzüldüğünü, acı çektiğini, mutlu olduğunu görmek istiyordum. Küçücük bir mimik işareti yeterliydi. Yavaşça yanıma geldi ve karşımda durdu. Ay ışığı sağ tarafına yansıyor, sol tarafını karanlıkta bırakıyordu. Ellerini cebine soktu ve gökyüzüne bakarak "Riddle'ı kafana takma Luna. Sana bir şey yapmayacak." Dedi. Alayla gülümsedim ve "Evet. Yapmayacak. Yapamayacak çünkü ben ona yapacağım." Dedim. Hızla yüzünü bana çevirdi. Mavi gözlerinde garip bir ifade vardı ve parlıyorlardı. Bir süre gözlerime baktı ve boğuk bir sesle "Ona bulaşmaya kalkma. Buraya korunmasız geldiğini mi düşünüyorsun? Bu kadar aptal olamazsın!" diye bağırdı. Farkında olmadan bir adım geri gittim. Sırtım duvara yaslanmıştı. Elini duvara yasladı ve gözlerime bakmaya devam etti. "Bu kadar aptal değilsin, değil mi Luna? Ünlü büyük büyücü babanı bile küçücük bir çocukken öldürebilen birine karşı gelmeyeceksin değil mi?" Gözlerimi kıstım ve ona baktım. "Bu bir tehdit mi?" Gözlerini başka tarafa çevirdi ve bir süre öyle durdu. Sonra arkasını dönüp uzaklaşırken "Nasıl anlamak istiyorsan Luna." Dedi.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin