51. Bölüm: "MERHABA"

3K 160 47
                                    

Okumaya geçmeden evvel minik bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Öncelikle tüm desteğinize ve o güzel kalbinize çok teşekkür ederim. Yalnız olmadığımı biliyordum, iyi ki varsınız.🤍
Bundan böyle bölüm günlerimiz Çarşamba ve Cumartesi günleri. Haftanın bu iki gününde beraber olalım istiyorum, umarım sizin için de uygundur. Sizi çok seviyor ve bölümü keyifle okumanızı diliyorum.

Elimdeki zarfı şifonyerin üzerine koydum ve bir kez daha Eymen'e seslendim. Çok geçmeden kapım tıklatıldığında, "Gir," dedim. Fakat kapıyı çalan kişi Eymen değil Aras'tı. Şifonyerin üzerine koyduğum zarfı saklamaya çalıştım.

"Eymen abim telefonla konuşuyor," dedi, Aras. "Ne oldu?"

"Bir şey yok," derken gülümsedim. Aras bu gergin tavrımı fark etti ve bir süre yüzüme baktı. "Önemli bir şey değil, hadi sen çık ben de hazırlanayım." Şifonyeri tam arkama aldığım ve oradan hiç kıpırdamadığım için Aras arkamda bir şeyi sakladığımı sezinleyerek bakışlarını o tarafa çekti. Fakat bununla ilgilenir gibi hali yoktu, üzerinde durmadı. Kafasını sallayarak odadan çıktı.

Bense sesli bir nefes vererek zarfı hızla çekmeceye attım. Elbette ki bunu Eymenle paylaşacaktım fakat Aras evdeyken olmazdı. Cihan yeniden bizimle oynamaya hazırlanıyordu. Hatta kendisi hazırdı, sadece bizi hazırlıyordu.

O gün Yağmur'un Cihan hakkında söylediği her cümle teker teker kafamdan geçerken Cihan'ın gerçekten o kazayı bilerek yapmadığını düşünemiyordum. İnanamıyordum. Yağmur'un sağlığına kavuşması için elinden geleni yapmış olmasına da. Çünkü benim aylarca yanında kaldığım Cihan o kadar cani, o kadar merhametsiz ve o kadar kötüydü ki, bu iyi adam rollerine uymuyordu. Fakat şöyle bir gerçek vardı: Yağmur neden bana yalan söyleyecekti ki? Açıkçası zaten Yağmur'un yalan söylediğini falan da düşünmüyordum. Her şeyi tüm gerçekliğiyle ve çıplaklığıyla anlattığına emindim. Onu tanımıyordum ama doğru söylediğini hissediyordum. Ayrıca o durumdaki bir kadının yalan söylemesini de mantıklı bulmuyordum.

Cihan yeniden hayatımıza dahil oluyorsa buna hazırlıklı olmamız gerekiyordu. Eymenle zarf meselesini konuştuktan hemen sonra polise gitmemiz gerektiğini de söyleyecektim. Cihan böyle elini kolunu sallaya sallaya çevremizde gezemezdi.

Yatağın üzerindeki kıyafetlerimi alırken, onun istediği anda evimin içine ulaşabilecek seviyede olması aklımdan çıkmayan korkutucu bir gerçekti.

Yeniden salona girdiğimde Eymen de deri ceketini giymiş, Arasla birlikte beni bekliyordu. Salona girer girmez, "Beni mi çağırdın?" diye sormuştu ama Aras yanımızda olduğu için onu geçiştirmiştim.

Evden çıkıp Eymen'in arabasına bindiğimizde, "Önce Aras'ı bırakalım," dedim. Eymen'in kafası bana çevrilirken bir şey olup olmadığını anlamaya çalışırcasına suratıma bakıyordu. Çünkü genelde önce beni bırakırlar sonra da Arasla birlikte özel ders merkezine giderlerdi.

"Hayır!" dedi Aras, yüksek bir sesle. "Önce sen."

"İşim var ablacığım," dedim, kafamı oturduğum koltuktan arkaya doğru uzatarak. Eymen'e döndüm. "Olur değil mi?"

Eymen, dikiz aynasından morali bozulan Aras'a baktıktan sonra bakışlarını yeniden yola çevirdi ve, "Aslında Aras'a sözüm vardı benim," diyerek bana kısaca baktı. "Biz her gün derse gitmeden önce dondurma yiyoruz da... Bugün de söz vermiştim. Ondan böyle hemen celallendi." Tekrar dikiz aynasına baktıktan sonra bakışlarını yeniden bana çevirerek kaş göz işareti yaptı. Ne oldu? diye sorar gibi.

AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin