Karanlık. Gördüğüm, hissettiğim, korktuğum şey. Önce gözlerimin görme yetisini kaybettiğini sandım ama sonra kolumdaki saatimin karanlık çöktüğünde parıldayan kadranı bu düşüncemi içime su serperek yırtıp attı. Karanlıktı her yer. Nerede olduğumu bilmediğim için bir süre etrafımı inceledim. Fakat nafileydi. Hiçbir şey göremiyordum. Her yer zifiri karanlıktı.
Her nereye oturtulduysam oradan yavaşça ayağa kalktım ve bunu yaparken ağrıyan omzumun acısını hissedince biraz zorlandım. Bacaklarım, kollarım, başım... Her yerim ağrıyordu. Ellerimi boşluğa uzatarak yolumu aradım. İlerledim, ilerledim, ilerledim... Yavaşça ilerlemeye devam ederken en son ne yaşadığımı anımsama çalıştım. Evimizin balkonunda olduğumu hatırlıyordum. Hava alıyordum. Çok serindi, fazla esiyordu ve bazı uğursuz sesler geliyordu. Daha sonra ise bu uğursuz sesleri bastıran daha büyük bir ses duymuştum ve ben daha ne olduğunu bile anlayamadan biri beni sıkıca tutarak ağzımı kapatmıştı.
Sonrasını hatırlamıyordum.
Sonrası boşluktu.
Sessizce ve titreyerek yutkunarak, "Abi?" diye seslendim. Sesim öyle titrek, öyle korkak, öyle yardıma muhtaç çıkmıştı ki, buna ağlamak istemiştim. Ağlamıştım da. Gözyaşlarım birer birer yanaklarımdan süzülürken ilerlemeye devam ettim. "Abi!"
Abim yoktu.
Elim sert bir yere çarptığında iki elimi birden bu yerde gezdirdim. Bura bir duvar olmalıydı. Duvar olduğunu tahmin ettiğim yerin soluna doğru adımlarımı ilerlettim. Yavaş yavaş ilerlerken bir odada tutulduğumu düşünmeye başlamıştım. Soğuk, karanlık ve iğrenç kokan bir oda. Ellerim bu kez demir gibi bir şeye ulaştığında bunun da bir kapı olduğunu anladım ve üst üste birkaç defa vurdum.
"Hey!" dedim bağırarak. "Sesimi duyan yok mu?" Kuvvetli bir nefes alıp vermeye çalıştım. "Açın kapıyı!"
Çok korkuyordum. Öyle korkuyordum ki kalp atışımın hızını ve sesini hissedebiliyordum.
"Kapıyı açın!" diye bağırdım var gücümle. Daha sonra ise bacaklarımın ağrısına dayanamayarak kapının önüne çömeldim. Temmuz ayında olmamıza rağmen burası o kadar soğuktu ki sanki mevsimler değişmiş, kışa girmiştik. Titremeye başladım yine. Sebebi hem soğuktu hem de korku.
Kapının öte tarafında duyduğum bir ses kalbimi yerinden fırlatacakmışçasına attırırken hızla ayağa kalkıp geri çekildim. Geri geri adımlarken bir ara bir şeye çarpıp onu devirmiştim ama önemsemedim, daha da geri çekildim. Duyduğum ses daha da yakından gelirken bir kapı sesi duydum. Kapı büyük bir gürültüyle açıldı, ardından kapandı. Bu, bu odadaki kapı değildi. Adım sesleri arttı, arttı ve arttı.
Nefesimi tuttum.
Bulunduğum odanın kapısı üst üste çevrilen bir anahtarla yavaşça açılırken; uğursuz, rahatsız edici ve tıpkı korku filmlerini andıran bir gıcırdama kapladı odayı. Kapının açılmasıyla içeri loş bir ışık sızarken bir adım daha geri çekildim ve içeri giren adamı izledim.
"Neredesin?" Ne kadar süredir nefesimi tutuyordum bilmiyordum ama buna devam ettim. Adamın gölge gibi görünen bedenini izlerken dudaklarım titriyordu. "Eğer bir aptallık yapmaya kalkışırsan çok pişman ederim seni." Kapının sağ tarafına doğru ilerledi. "Uslu dur, ışığı açacağım."
Hareket edemeyecek kadar çok korkuyordum.
Sarı bir ışık odayı aydınlatınca gözlerimi isterik bir şekilde kıstım. Ellerimi yüzüme götürdüm ve nükseden baş ağrım sebebiyle yüzümü buruşturdum. Ellerim yüzümde ne kadardır öyle duruyordum bilmiyordum ama indirmeye niyetim yoktu. Bana doğru yaklaşan birkaç adım sesi duydum. Kalbim hızlandı, daha da hızlandı, yerinden fırlayacakmış gibi hızlandı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18)
Ficción GeneralÇok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız. O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaber...