"Alçak olan kimse düşmekten korkmaz."
-AristoNefes nefese kalmıştım. Kabus gördüğümün farkındaydım ama uyanamıyordum. Nedenini bilmeden harabeye dönmüş Atina sokaklarında koşmaktaydım. Tek başımaydım, sanki insanlar yenilgiyi kabullenip şehirden çekilmişti.
Sonunda saray meydanında durdum. Saray dahil her yer yanıyordu. Biraz geriye çekildiğimde hala şehri yerle bir etmeye devam eden Ares'le karşılaşmıştım."Buraya bak Shaila. Buraya bak."
Ares'in iğrenç yüzünü bir kenara bırakarak sesin geldiği yöne baktım. Altmışlı yaşlarda, zayıf, kara kuru bir kadın elinde asasıyla üzerime doğru yürüyordu. Elinde tuttuğu asa, ihtiyarın boyunu ikiye katlayacak kadar uzundu.
Sık sık aldığım nefesler arasında "Neler oluyor? Sen kimsin?" Diyebildim.
Kadın acı dolu gözlerle gülümsedi. "Neler olduğuna bizzat şahit oluyorsun. Sana ulaşmam günlerimi aldı."Çevreye bakındım. "Sorun ne diye sormam fazla mı saçma olur?" Yorgunluktan nihayet dizlerimin üstüne çökmüştüm.
Kadın yanıma yaklaştıktan sonra ellerini alnıma koydu."Afrodit rahat durmuyor. Diğer tanrıları da ayartmanın peşinde. Savaş iyice kızıştı. Atina orduları perişan. Zeus kızgın. Olimpos huzursuz. Tüm tanrılar şu an sizden haber bekliyor, hepsi sizi izliyor. "
Kendimi geriye doğru çekip "Bana bunları söylemek için gelmediğini düşünüyorum." Dedim. Biraz çıkışır gibi olmuştu ama bu durumu zaten tahmin edebiliyorduk.
Asasını yere vurdu. "Sizden daha önde olan birisi var. Yakında karşılaşacaksınız. Bu sefer mücadeleniz bir önceki kadar temiz olmayacak."Gittikçe ses tonunu yükseltiyordu. Saçlarını yolmaya başladı."Durdurun onu! Onu durdurmanız gerek!"
" Kim o?! " Arkasını dönüp kaçarcasına uzaklaştı. Peşinden koşarken bağırdım ama durmadı. "Onun kim olduğunu söyle bana! Sana diyorum kaçma!"
*****
İçimdeki huzursuzluğa engel olamayarak gözlerimi araladım. Marcus hala uyuyordu. Uyandırmaktan korkarak yavaşça başımı omzundan kaldırdım. Sanki hiç uyumamışım, bu süre zarfında sadece koşmuşum gibi dizlerim ağırıyordu. Gördüğüm kabus her saniye zihnimde netlik kazanmaya başlamıştı. Yeniden uyumak için sırtımı duvara dayadım ancak kafamın içinde sürekli tekrar eden kadın sesi buna izin vermiyordu.Marcus'la bir an önce konuşmalıydım. Hafifçe koluna dokunmamla gözlerini açması bir olmuştu. "Shaila durdurmamız gereken biri var. "
"Sende mi gördün? "
Donuk bir ifadeyle beni süzdü. "Yoksa sende mi gördün? "
Evet anlamında kafamı salladım. "Yaşlı bir kadın rüyama girdi. Sanırım kahindi. Ufak tefek, esmer bir şeydi."
" Delephie'nin kardeşi Alaphie. Sezgileri ve kehanetleri ablasından daha güçlüdür. Hatta Hera'nın yakınında çalışmışlığı olduğu hakkında atılan rivayetler arasında. " Uykusunu açabilmek için gözlerini kırpıştırdı.
Hafızamı zorlayıp daha önce Alaphie denen kadını görüp görmediğimi hatırlamaya çalıştım ama yanıt yoktu. " Annemin yakınında böyle biri olsa mutlaka görürdüm. Yüzü bana hiç tanıdık gelmedi. "
Boşver anlamında elini salladı."Her neyse Alaphie'nin ne olduğunu sonra tartışırız. Kimden bahsettiğine dair aklıma bir şeyler geliyor ama umarım yanılıyorumdur. "
Birden zihnimde şimşekler çaktı. "Diomedes?"
"Muhtemelen o. Son karşılaşmamızdan sonra çıldırmıştır. Hatta adım kadar eminim bu sefer hem seni hem beni öldürmek için elinden geleni ardına koymayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium'un Sırrı
FantasyHades öfkeden deliye dönmüş bir şekilde yer altındaki şatosunda volta atıyordu. ''Sen Zeus...Beni karşına almakla büyük hata ettin.Bunun bedelini ödeyeceksin.'' Öfkeden göz bebekleri saydamlaşmış ve Karanlıklar Lordu'nun sembolü olan mor renge bürün...