Ruh Eşi

97 5 0
                                    

Kısa bir bölüm olacak ama heyecan yaşanmasını istedim. İyi okumalar canlar :)

Birkaç gün İtalya'da kaldıktan sonra tekrar LA'a döndüm. Matt havaalanında beni bekliyordu. Ona sarıldım. Sıkıca sarıldım. Buna ihtiyacım vardı. Sevgiyi hissetmek istiyordum.
"Bebeğim iyi misin? Sadece birkaç gün oldu ve sen bir yıl görüşmemişiz gibisin." Dedi o da bana sarılırken.
"Biliyorum. Sadece sana ihtiyacım vardı." Matt kaşlarını çattı. Ona ne diyebilirdim ki? Bütün bu olanlardan nasıl bahsedebilirdim?
"Ters bir şey mi var?"
"Hayır sadece... Boşver. Eve gidince konuşuruz." Bavulumu elimden alıp diğer eliyle de elimi tuttu ve havaalanından ayrıldık. Evleneceğimizin haberleri deli gibi yayılıyordu. Bir sürü mesaj,tweet,bildirim... Çılgıncaydı. Eve gidip eşofmanlarımı üstüme geçirdim. Kanepeye,Matt'in yanına oturdum.
"Ne hakkında konuşmak istiyorsun?" Ellerini tuttum.
"Matt,büyük bir düğün istemiyorum. Küçük bi şey olabilir mi? Aileden en yakınlar ve bir-iki arkadaş. Pek fazla kimsem yok ve olanlar da gelmemeye karar vermiş anlaşılan." Kaşlarını çatıp kim olduğunu anlamaya çalıştı. Derin bir nefes alıp kendimi sakin tutmaya çalışıyordum. Sanırım yine o haplara ihtiyacım olacaktı. En kısa zamanda psikologlarımı ziyaret etmeyi aklımın bir köşesine yazdım.
"Baban mı gelmiyor?" Dedi. Başımı iki yana salladım.
"Joe gelmeyeceğini söyledi. Nick zaten gelmez. Kevin da büyük ihtimal gelmeyecektir. Teyzemler belki."
"Joe'nun gelmemesine üzüldün. Öyle değil mi?"
"Matt o benim abim gibi yani zaten şu hayatta sınırlı sayıda tanıdığım var ve şu zamanlarda hepsi beni terk etmeye başladı. Ne yapacağım ben? Çok yalnız hissediyorum." Ellerimi gözlerime kapattım. Matt beni göğsüne yatırdı.
"Onlara ihtiyacın yok Olivia. Ben varım. Ben sana yeterim. Peki küçük bir tören. Kabul. Hem çok uğraşmamız da gerekmez ve yakında yapabiliriz."
"Evet öyle olur." Dedim ona sokularak. Sonra da dediği gibi oldu neredeyse bir ay kadar sonra evlenecektik. Düğünden bir gün önceyse de beklemediğim bir şey oldu. Evde otururken kapı çaldı ve kapıyı açtım. Şaşkınlık içerisindeydim onu beklemiyordum.
"Hey Olivia? İçeri gelebilir miyim?" Joe'ya evet anlamında başımı salladım. Gergindim. Ne konuşacağımı bilmiyordum. Ona karşı kırgındım ayrıca. Unutmamıştım ki. Arada gizlice ağlayıp duruyordum.
"Matt benimle konuştu. Kendini ne kadar kötü hissettiğini, kimsen olmadığını düşündüğünü..."
"Şey öyle zaten." Dedim lafını keserek.
"Kimsesiz değilsin Olivia,ben buradayım."
"Öyle mi? Çünkü bana düğünüme gelmeyeceğini söylediğini hatırlıyorum."
"Özür dilerim Olivia. Matt bana ne kadar üzüldüğünü söylediğinde ben de kendimi çok kötü hissettim. Şey bu senin seçimin, karışamam. Seni umursadığı belli. Ben de mutluluğunuza saygı duyacağım." Kolları açık duruyordu. Öne gelerek ona sarıldım. Başımı göğsüne yaslayıp ona iyice sokuldum. En azından o yanımdaydı. Buna şükretmek zorundaydım. Joe gittikten sonra Matt geldi. Ona sarıldım.
"Joe'yla konuştuğun için teşekkürler. Bunun benim için anlamı büyük. O eve gitmenin senin için zor olduğunu biliyorum."
"Sorun değil Olivia,yakında bir aile olacağız. Sen ve ben... Belki ileride de bebeğimiz. Senin için her şeyi yaparım canım. Cidden sorun değil." Zorla gülümsedim.
"Bebek ha?" Dedim. Sırıttı.
"Evet. Güzel olacak. Hey hadi artık uyuyalım. Yarın uykusuz olmak istemeyiz." Başımı sallayarak ben de onunla gittim ama benim için uyku zamanı değil düşünme zamanı oldu. Çok çok fazla Sabah Matt yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Bebeğim arabayı almaya ve işlerimi halletmeye gidiyorum. Seni kendi hazırlıklarınla baş başa bırakıyorum. Görüşürüz." Dedikten sonra gözlerim faltaşı gibi açıldı. Yataktan hızlıca kalkıp birkaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra evde neyim var neyim yoksa topladım. Sonra da bir açıklama yapmalıydım di mi? Masanın başına oturup mektup yazmaya başladım.
"Matt dün gece konuştuklarımızı düşündüm ve daha önce düşünmediğim için kendime kızdım ama ben bu istediklerini istemiyorum. Bak ben daha 21 yaşındayım,çok gencim. Ve senelerce ailesiz olan biri olarak bu aile kavramı beni korkutuyor,bunu istediğimden emin değilim. İleride mutsuz olacağımız bir evliliği sürdürmektense bunu şimdiden bitirmek daha mantıklı sanırım. Seni sevdim Matt ama sanırım olmadı. Bana ne kadar değer verdiğini ve benim için yaptıklarını unutamam. Sana uygun olan kız dışarıda bir yerde seni bekliyor. Lütfen onu bul. Özür dilerim. Seni üzmek istememiştim ama buna mecburum.
Hoşçakal Matt."
Evet onu üzmeyi cidden istememiştim ama elimden gelen bir şey yoktu. Daha fazla mutluymuş gibi devam etmek ikimize de yarar sağlamayacaktı. En iyisi burada bırakmaktı. Böylece o da kendi yoluna devam edip kendi ruh eşini bulabilirdi. Belki beni anlayışla karşılardı. Bilemiyorum. Ama ben ruh eşimi bulmuştum. Ve şimdi onun kapısını çalma zamanıydı.

InseparableHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin