Bunlar güzeldi evet sevdiklerimle uzun süreden sonra güzel bir doğumgünü geçirmiştim. Sürprizleri çok sevmezdim çünkü bazen bana kötü şeyler olacağını düşündürürlerdi ama Nick'le sürprizlere de alışıyordum. Ve bunlardan biri de mahkemede gerçekleşmişti.
Mahkemede bunu kanıtlamıştık. Evli olmadığımızı ve de hiç evlenmediğimizi. Rahatlamaya başlıyordum. Adliyenin kapısından çıktığımızda Matt'i gördük.
"Beni sırf onunla olmak için bıraktığına inanmıyorum. Sen mutlu olmayı haketmiyorsun! Sen aşağılık sürtüğün tekisin!" Nick'in elimi bırakmasını hissettiğim zaman içimden küfretmiştim çünkü şimdi olacakların olmaması için önceden çok dua etmiştim.
"Sen kim olduğunu sanıyorsun da sevgilime sürtük diyorsun!" Nick bir yumruk vurup onu duvara yapıştırdı. Matt onun yakalarına yapıştığında çığlık attım. Nick çok rahat bir şekilde durdu ve onun ellerini itti.
"Ondan özür dile." Dedi. Hırslandığında burun delikleri acayip derecede genişliyordu.
"Bunu yapmayacağım." Dedi Matt. Ağzından kan sızıyordu ve hala gülüyordu. Nick boğazına daha da yapıştı.
"Özür dile dedim!" Nick'in kolundan tutup çekmeye çalıştım.
"Nick bırak lütfen tamam."
"Onun zarar görmesinden mi korkuyorsun?" Dedi Matt yine pis bir şekilde sırıtarak.
"Hayır sen zarar göreceksin ama bu zerre kadar umrumda değil." Nick onun bacaklarının arasına diz attı.
"Özür dilerim! Git artık seni çatlak herif!"
"Ondan özür dile!"
"Özür dilerim Olivia." Dedi inleyerek. Nick bir yandam onu tutup bir yandan bana baktı.
"Kabul ediyor musun?"
"Evet birtanem lütfen gidelim." Dedim panikleyerek. Onu sinirle bıraktı ama tehditkar bir bakış atmayı da ihmal etmedi. Direkt ona sarıldım.
"Endişelenme. Bir şey yok. Tacın da güvende. Bak kimse bizim mutluluğumuzu ve huzurumuzu bozamaz. Tamam mı?" Başımı tutup alnımdan öptü.
"Tamam. Hadi eve gidelim. Hadi tatlım."
"Tamam korkma gidiyoruz şimdi."
"Korkmuyorum. Korktuğumu nereden çıkardın?"
"Nick lütfen, Nick hadi hadi gidelim!" Diye taklidimi yaptıktan sonra güldü.
"Haha çok komik. Yürü hadi."
Ama bir sıkıntıyı daha halletmiştik ve yine rahatlamaya başlıyorduk."Günaydın sevgilim." Nick yatakta gerinip kolunu bana sardı.
"Sabah mı oldu?" Dedim. Kulağıma eğildi. Burnunu boynuma sürtünce hafiften gıdıklanıyordum ve kıkırdadım.
"Evet,İtalya saatinde sabah oldu." Dedi. Nick'le neredeyse iki senedir birlikteydik. Hem yıldönümü tatili hem de babamı ziyarete gelmiştik. Nick babamla ilk kez tanışacaktı ve bunun için heyecanlıydı. Ama bunu kendisi istemişti zaten.
"Hadi artık kalkalım." Dedi Nick. Ama bir yandan usul usul boynumu öpüp benim içimde bu yataktan kalkmama isteği uyandırıyordu.
"Dostum seninle vakit geçirmeye bayılıyorum." Dedim. Kalkıp onun üstüne yattım ve göğsüne başımı koydum.
"Biliyorum. Sen onu bir de bana sor." Kollarıyla bana sıkıca sarıldı.
"Mutlu yıldönümleri Olivia." Deyip başımı öptü.
"Birlikte upuzun yıllara Nicky." Dedim ve ulaşabildiğim tek yer olan göğsünü öptüm.
"Göğsümü mü öptün?" Dedi Nick gülerek.
"Evet. Sadece oraya ulaşabilmiştim."
"Neden kalkıp başka bir yeri öpmeyi denemiyorsun? Normal bir yeri mesela?" Yüzümü buruşturdum.
"Eeh,normal şeyler bana göre değil."
"Normallik bizim işimiz değil."
"Evet,seni çılgın oğlan hadi kalk." Dedim.
"Üstünden kalkarsan.." Dedi gülerek. Kendimi hemen yanına bırakmaya çalışırken yataktan yere kapaklandım. Kalkıp hiçbir şey olmamış gibi ona baktım.
"Bu hiç yaşanmadı." Dedim.
"Aynen." Dedi gülerek. Ve o da yataktan kalktı. Hazırlandıktan sonra babamların evine gittik.
"Abla!" Lucas'la uzun süredir görüşemiyorduk ve artık anaokuluna gidiyordu.
"Hey tatlım. Beni özledin mi?" Kollarını boynuma sıkıca sardı.
"Çok!"
"Ben de seni çok özledim! Bak sana Nick'i de getirdim. Onu merak ediyordun ya." Nick yanıma eğilip Lucas'a elini uzattı.
"Merhaba Lucas. Ben Nick."
"Sen ablamın kocası mısın?" Nick bana bakarken yanaklarım hafifçe kızarmıştı.
"Henüz değil." Derken yüzünde o her zaman göremeyeceğim türden bir gülüş vardı. Emily ve babam da gülüyordu.
"Hey!" Diyip onlara da sarıldım.
"Imm baba,Emily; bu erkek arkadaşım Nick." Nick ikisinin de elini sıktı. Emily ve ben mutfağa gittiğimizde onlar da içeride oturuyordu.
"Ee bakalım aranıza nasıl gidiyor?" Dedi Emily.
"Her şey çok güzel. Birlikteyiz,mutluyuz. O davetlere,partilere,kırmızı halı olaylarına,ödüllere falan birlikte katılıyoruz. Onu çok seviyorum. Yani bunu tarif bile edemiyorum." Emily gülümsedi.
"Ah işte bu gerçek aşk." Dedi. Evet öyleydi. Nick'e gerçekten ve çok çok içten aşıktım.NICK
"Bay Culpo size bir şey sormam gerek. Bakın ben Olivia'yı çok seviyorum ve onu ömrümün sonuna kadar koruyacağıma da söz veriyorum. Onunla evlenip bu ilişkiyi bir adım daha öteye taşımak istiyorum ve her şeyi doğru bir şekilde yapmak istiyorum. Bu yüzden sizin izninizi istiyorum." İşte söylemiştim. Hayatımda hiç bu kadar gerildiğimi ve heyecanlandığımı hatırlamıyorum çünkü genelde rahat bir insanım. Sahneye çıkarken bile paniklemem ama bu tamamen farklıydı,kendimi diken üstünde hissediyordum.
"Onu sevdiğini biliyorum. O da senden çok hoşlanıyor. Birbirinizi doğduğunuz günden beri biliyorsunuz ve o günden beri onu hep koruduğunu biliyorum. Tabi bir süreliğine onu üzdün ama o zaman bile hep uzaktan onu kolladığını biliyordum. Kızımın hep mutlu olmasını istiyorum. O da seninle mutlu ve ben de tabi ki bunu onaylarım." İşte bu! Endişelenecek hiçbir şey kalmadı. Şimdi kalan şeyler: Olivia'yla yapmamız gereken o fotoğraf çekimi,yıldönümü kutlaması ve onun bana "Evet" demesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Inseparable
FanfictionÜç erkek kardeş ve bir kız... Jonas kardeşler ve Olivia kendilerini bildiklerinden beri arkadaşlardır. Olivia'nın hayatta kalan tek yakını olan annesi de ölünce Olivia, Jonas ailesinin yeni kız çocuğu olur. Genç kız ve küçük kardeş Nick'in arasında...