Normal Değiliz

115 6 0
                                    

Ertesi sabah kalktığımda Nick de hala yanımdaydı. Gözlerimi açar açmaz onun gözleriyle buluştum. İnsanın içini ısıtacak kahverengi gözleri vardı.
"Günaydın güzellik." Dudakları yüzüme doğru yaklaşıyordu. Kalbim güm güm atmaya başladı. Yanağımdan öptü. Rahatlamıştım.
"Günaydın Nicky." Dedim kısık sesle.
"Dün olanları hatırlıyorsun herhalde di mi?" Bu soru karşısında bir an tereddüte düştüm.
"Biz bir şey yapmadık di mi?" Nick büyük bir kahkaha attı.
"Çok komiksin. Tabi ki yaptık." Dedi gülerek. Kaşlarımı çattım.
"Of benimle uğraşmaya utanmıyor musun?" Yastıkla koluna vurdum.
"Uğraşmıyorum ki sevgilim." Dedi Nick. Omuzlarını yukarı kaldırıp indirdi. Başımı kaşıdım. Böyle bir şey olması imkansızdı.
"Ah hatırlıyorum! Geçici bir hafıza kaybı yaşadım galiba. Ama şimdi hatırlıyorum. Zaten bu çok garipti." Nick kaşlarını çattı.
"Birlikte olmamız fikri bu kadar mı garip?" Ses tonunda bir değişiklik vardı. Bunu çözemedim. Ama güldüm.
"Senin o yüzüğe karşı çıkma fikrin tuhaf. Cidden Nick,bekleyecek misin yani?"
"Niye sen ilk önüne gelenle birlikte olmak mı isterdin?"
"Neyim ben,sürtüğün teki mi?" Nick işaret parmağını bana doğru salladı.
"A-ah! Ne demek istediğimi biliyorsun." Argo sözcükleri kullanmamı sevmezdi.
"Ama öyle dedin resmen."
"Tamam öyle demek istememiştim. Özür dilerim. Ama cidden,sen ne düşünüyorsun?" Nick'le gelecekte olan seks hayatımız gibi şeyleri konuşmak bana tuhaf geliyordu çünkü bu biraz onu farklı biçimde düşünmeme neden oluyordu.
"Sen seks tarzı şeyleri kız arkadaşınla konuşmaya ne dersin?" Kollarımı göğsümde kavuşturdum. Sinirle elini saçına soktu.
"Her lafı ona getiriyorsun,artık onu kıskanmaya başladığını düşüneceğim." Tahmin edemediğin kadar fazla,diye düşündüm.
"Onu kıskanıyorsun." Dedi Nick gülerek.
"Ondan hoşlanmıyorum hepsi bu. Şimdi odadan çık hadi."
"Kovuyor musun beni?"
"Üstümü değiştireceğim çık artık." Nick ellerini yukarı kaldırıp gülerek odadan çıktı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu şekilde olmuyordu. Onla böyle yakınken böyle uzak durmak olmuyordu.
Yazın sonlarına doğru Nick hala o kızlaydı ve benim de gitme vaktim yaklaşıyordu. Gidince onunla daha fazla yakınlaşacağından korkuyordum. Otelin cafesinde otururken Joe yanıma geldi.
"Napıyorsun canım benim?" Kolunu omzuma attı. Güldüm.
"Nick'ten sonra adım şimdi seninle çıkacak." Dedim. Joe da güldü.
"Nick'le olsaydı keşke." Dedi. Kolunu omzumdan çektim.
"Joe bundan sıkıldım artık. Nick de ben de birbirimize ait değiliz."
"Onu sevdiğini biliyorum Olivia. Neden kabul etmek istemiyorsun?"
"Bunu ben bile bilmiyorum Joey. Boşver o kız arkadaşıyla mutlu." Joe sıkılmış bir şekilde gözlerini devirdi. Bundan hoşlanmıyordum.
"Benimle dalga geçiyor olmalısın." Dedi. Omuzlarımı indirip kaldırdım. O sırada Nick bize doğru geliyordu. Joe ne yaptığını anlamadığım bir halde bileğimi tuttu. Muzur bir şekilde sırıttı.
"Kalp atışların hızlandı." Dedi. Bileğimi çektim.
"Belki hep böylelerdi."
"O zaman da benden hoşlanıyorsun." Dedi kahkaha atarak. Nick karşımıza oturdu.
"Kim kimden hoşlanıyor?"
"Joe böyle olmaya devam ederse kimse ondan,belli ki." Dedim gülerek. Nick de hafifçe tebessüm etti.
"Şey nerede... Şey.." Dedim duraksayarak. Adını hatırlamayacak kadar önemsemiyordum.
"Kız arkadaşım? Biz ayrıldık." Joe bana gülerek bakarken ben de Nick'e şaşkınlıkla baktım.
"Gitmem gerek,yapacak işlerim var." Diyip yanımızdan fırladı Joe. Nick bana şaşırarak baktı. Güldü.
"İşler?" Ellerimi kaldırdım.
"Bana hiç sorma Nicky."
"Peki. Hadi bir yerlere gidelim." Duraksadım. Çantamı aldım.
"Bana biraz süre ver. Hazırlanmam gerek." Nick güldü.
"Büyüdükçe böyle olacağın hiç aklıma gelmezdi. Tamam ben burada bekliyorum hadi." Gülerek yukarı koştum. İndiğimde Nick dediği gibi bekliyordu.
"Hazırım." Dedim sırıtarak. Elimi tutarak ayağa kalktı.
"Beni katil mi yapmaya çalışıyorsun? O şortun boyu ne öyle?"
"Yine abim gibi davranıyorsun." Dedim mırıldanarak. Derin bir nefesi burnundan dışarı verdi.
"Senin iyiliğini düşünüyorum tamam mı? Bir gün ben yanında olmadığım zaman başına kötü bir şey gelmesini istemiyorum."
"Hani hep yanımda olacaktın?" At kuyruğu yaptığım saçımla oynuyordum. Utandığım zaman bunu da yapardım.
"Bunun imkansız bir şey olduğunu biliyorsun."
"Belki şey olsaydı..." Dedikten sonra bunu söyleyemeyeceğimi fark ettim.
"Ne olsaydı?"
"Hiç. Boşver." Arkamı dönüp odama giden yola doğru yürümeye başladım.
"Olivia nereye?" Nick arkamdan koşup elimi tuttu.
"Son günlerde bize neler oluyor?" Dedi bana bakıp.
"Bilmiyorum Nick. Belki biraz uzaklaşmalıyız." Nick kısık olan gözlerini iyice kıstı.
"Ne demek istiyorsun?"
"Sen ve ben hep çok yakınız Nick ve bence ne oluyorsa bundan oluyor. Bu her şeyi etkiliyor."
"Ne diyorsun yani böyle iç içeyken görüşmeyelim mi?"
"Kendi halimizde takılalım." Dedim başımı sallayarak. Nick birden elimi bıraktı. Hiçbir şey söylemeden tam ters tarafa gitti. Kalbini kırmış olabilirdim. Benimki de kırılmadı değildi. Ama en iyisi bu olacaktı. Sorun bizdik. Sorun böyle yakın olmamızdı. Böyle devam edersek birbirimizin hayatını daraltmaya başlayabilirdik. Ben onun kız arkadaşlarına karışacaktım,o benim erkek arkadaşlarıma ve giyimime. Sonra ne olacaktı? Ayrıca etrafımızdaki insanları bile görmezden geldiğimiz oluyordu. Bu normal değildi. Normal olmamın yolunu bulmalıydık. Ama sanırım bu o yol değildi.

InseparableHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin